GÖLDE 6 SAAT
Tekneyle saatler süren dolanma devam ederken, yoğun dumandan etkilenen grup, arkadaşlarının tavsiyesi üzerine koltuklardaki süngerleri kesip, ıslattıktan sonra ağız ve burunlarını kapatıp dumandan korunmaya çalıştı. Yaklaşık 6 saat sonra sabahın ilk saatlerinde grup, tekneyle restorana döndü. Karaya indiklerinde birbirlerine sarılıp ağlayan gruptakiler, yangının restoranın yanına kadar geldiğini ancak iş yerlerine hasar vermediğini görünce sevindi.
“TEKNEYİ BEKLEMEK İÇİN UYUMADIM”
Yangının kendilerine doğru geleceğini düşünmediklerini söyleyen Hatice Enhoş, yaşadıklarını “O gece burada yangın yoktu ama rüzgardan dolayı tekneyi beklemek için uyumadım. Bir anda karşıdan siyah duman yükseldi” diye anlattı.
“GÖLÜN DÖRT BİR TARAFI YANMAYA BAŞLADI”
Enhoş “Eşimi uyandırdım ve çocuklarımızı çağırdık hemen. 2,5 yaşında torunum ve yaşlı annemi gitmeleri için arabaya bindirdik ama araç, alevler nedeniyle gidemediği için geri döndüler. Onlar da burada kalmak zorunda kaldı. Alevler üzerimize doğru gelince bota binerek tekneye gittik ve açıldık. Tekneye binip açılınca gölün dört bir tarafı yanmaya başladı” dedi.
“BÖYLE YANGIN HAYATIMDA GÖRMEDİM”
Yardım için birçok yeri aradıklarını ama dönüş alamadıklarını söyleyen Enhoş, “Böyle bir yangın hayatımda görmedim. Gitmeyi düşündüğümüz yerlerde de yangın başlayınca bu mevkide dolanmaya başladık. Herkesin elinde birer telefon ile 112’yi aradık. Gölün üstündeki dumandan alevler dahi gözükmüyordu” dedi.
“FIRTINA VARDI”
Hatice Enhoş “İnsanı zehirleyecek cinsten duman ve neredeyse 80 kilometre süratle esen fırtına vardı. Allah’tan teknemizin gündüzden deposu doluymuş ve yedekte de 50 litre yakıt varmış. O an mazotun bittiği yere kadar gideceğiz dedik. Herkesi aradık ama bize ulaşan olmadı” diye konuştu.
“YA DUMANDAN YA ATEŞTEN ÖLECEĞİZ”
Kurtarılmak için sosyal medyadan mesaj yazıp, yayın yaptığını belirten Enhoş, “’Beni kurtarmayın; 2,5 yaşında bebeğimiz var, onu kurtarın. Ya dumandan ya ateşten öleceğiz’ dedim. Gölde tur attık sürekli. Mevkimizi soruyorlardı ama bilmiyorduk çünkü sadece caminin minaresini görüyordum” diye konuştu.
“MİNDERLERİ KESİP SÜNGERLERİ KULLANDIK”
Enhoş “Bir arkadaşımız ‘Bottaki can yeleklerini kesin. İçerisindeki süngerleri ıslatıp ağzınızı ıslatın’ dedi ama o fayda olmayınca minderleri kesip süngerlerini bu şekilde kullandık” dedi.
‘GÖLDEKİ KÜLLÜ SUYU İÇTİK’
İskeleye çıkınca çok sevindiklerini söyleyen Enhoş, “Dumandan boğazlarımız kuruduğu için gölün içerisindeki küllü, kömürlü sudan içtik. Kabus gibi bir geceydi. Herkes ‘imdat’ dedi ama imdada yetişen olmadı” dedi.
Hatice Enhoş “Sabah yine her yer dumanlıydı. Gidelim restorana bir bakalım, dedik. Biraz yaklaşınca restoranın yanmadığını fark ettim. Çok sevindim. Gölden çıktığımızda elemanım bana ‘Sana sarılmak istiyorum’ dedi. İkimiz sarıldık 15 dakika kadar birlikte bağırarak ağladık. İskelede hepimiz üst üste yattık” diye konuştu.