Avrupa Tabiat Mirası Vakfı tarafından “Avrupa Leylek Köyü” ilan edilen Eskikarağaç’taki leylekler çocuklara sahiplendirildi.

Bursa’ya 38 kilometre mesafede, Uluabat Gölü kenarında bulunan Karacabey’e bağlı Eskikarağaç köyündeki 6 leylek yuvası ailelerin soy isimleri ile adlandırılırken, leylekler ise çocuklara sahiplendirildi. Köydeki çocuklar kendi sorumluluklarındaki leyleklere veya yuvalarına bir zarar gelmesi halinde durumu hemen köy muhtarına bildiriyor.

Karacabey Belediyesi’nin hayata geçirdiği bu uygulamaya çocuklar da sevinçle yaklaştı. 

“Her yıl Avrupa ülkelerinden organizasyonlar oluyor” 

İHA’ya konuşan Karacabey Belediye Başkanı Ali Özkan, Eskikarağaç’ın Uluslar arası Leylek ağına üye bir köy olduğunu hatırlatarak, her yıl çeşitli Avrupa ülkelerinden organizasyonlar olduğunu ve belediye olarak burasının canlanması ve harekete geçmesi için tanıtıma öncelik verdiklerini söyledi. 

Arap turistler ilgi gösteriyor 

Mahallenin Uluabat Gölü’nün kıyısında yer aldığını belirten Başkan Özkan, “Yaşayan göllerin en önemlilerinden bir tanesi Uluabat. Önemli bir sulak alan. Buraya gelen vatandaşların yeme, içme, kahvaltı, çay gibi ihtiyaçlarını karşılayacak bir tesise ihtiyaç vardı. Karacabey Belediyesi olarak bunu yaptık, hizmete sunduk. Fotoğraf sanatı ile uğraşanlar Uluabat Gölü’nün gün batımı manzarasının tam aradıkları bir manzara olduğunu söylüyorlar ve özellikle gün batımını fotoğraflamak için köyümüze akın ediyorlar. Ciddi bir hareketlilik oluştu” dedi. 

Özkan, köye yurt dışından özellikle Arap turistlerin ilgi gösterdiğini de ifade etti. 

“Her leylek yuvasından çocukların bir tanesini sorumlu” 

Köydeki leyleklerin çocuklara zimmetlendiğini ifade eden Başkan Ali Özkan, her leylek yuvasından çocukların bir tanesinin sorumlu olduğunu dile getirdi. 

Çocuklar da kendilerine zimmetlenen leylekleri gün boyu takip ettiklerini ve bir sıkıntı olduğunda muhtara bilgi verdiklerini ifade ettiler. Balya ipi yutan bir leyleğe çocukların dikkati sayesinde müdahale edildiği de bildirildi. 
Fotoğraf sanatçısı Alper Tüydeş de, yuvaları ailelere kaydederken çocukların isimlerini yazdıklarını, ailenin soy ismini de leylek yuvasına verildiğini belirterek, bu sayede çocuklarda aidiyet duygusunun oluştuğunu ifade etti.