Okul öncesi eğitimin önemini çok iyi bilen kurum yöneticileri, anaokulu eğitiminin koordinasyonunu 25 yıllık öğretmen Ebru Bilgütay’a emanet etmiş. 4-5-6 yaş gruplarındaki minik öğrencilerin geleceğe umutla bakabilmeleri için yoğun bir tempoda çalışan Anaokulu Müdürü Ebru Bilgütay ve çalışma arkadaşları; öğrencilerin yabancı dilden spor eğitimine, değerler eğitiminden teknoloji-bilişim çalışmalarına kadar her ihtiyaçları ile yakından ilgileniyorlar.

⇒ Röportaj: Murat Günay

► Sayın Ebru Bilgütay, okul öncesi yaş gruplarında bulunan öğrenciler için anaokulu çok değerli bir dönem. Siz TED Bursa Koleji’nde bu konuda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

TED Bursa Koleji olarak Bursa’da eğitim öğretime başladığımız 2001 yılından bu yana anaokulu benim için hep farklı yerde konumlanmıştır.  Asıl branşım İngilizce öğretmenliğidir. Bu yüzden  okulumuzun da yabancı dile verdiği önem nedeniyle eğitim programlarımızı yaparken K12 bütünlüğünü düşünerek çalışıyoruz. Yani 5 yaşında TED’li olan bir çocuğumuz burada 14 yıl boyunca okuyabiliyor. Bu süre boyunca TED felsefesini iyice özümseyen öğrencilerimiz geleceğe daha donanımlı biçimde hazırlanıyorlar. Bu öğrenci ile ilgili her ayrıntıyı arşivlediğimiz TED NET adlı bir kapalı sistemimiz var. Böylece öğrencimizin eğitim ile ilgili gelişimi uzun süreli biçimde izlenebiliyor. Mezun olduktan sonra da TED Mezunlar Derneği’miz var. Öğrencilerimiz bu derneğe üye olabiliyorlar. Böylece TED ailesi ile iletişimleri devam edebiliyor.

► Anaokulundaki kazanımlar nelerdir? Örnek verebilir misiniz?

Biz lise son sınıftan mezun olana dek izliyoruz öğrencilerimizi. En basitinden, IB (International Baccalaureate) Diploma programına lisede başlandığını biliyorsunuz. Ancak daha öncesinde “IB ilk yıllar programı olan PYP yaklaşımı ile öğrencilerimizi olabildiğince erken yaşlarda geleceğe hazırlamaya çalışıyoruz. Ne getiriyor bizlere bu programlar? IB Lise Diploma programında en bilinen çalışmalardan bazıları, “Sosyal Sorumluluk Projeleri”dir. İşte bu sosyal sorumluluk projelerine daha çok erken yaşta başlamalarını sağlıyoruz. Örneğin en yakın zamanda “WWF”e destek olarak çalışmalarımızı mail ortamında paylaştık. Anaokulu öğrencileri sanal olarak (her sınıf bazında), nesli tükenmek üzere olan bir hayvanı evlat edindiler ve onun sorumluluğunu üstlendiler. O hayvanla ilgili görsel sanatlar dersinde bir çalışma yaptılar ve ortaya çıkardıkları ürünleri ailelerine sattılar. Bu çalışmadan elde edilen gelirleri de yine sosyal sorumluluk projelerine aktardılar. Böylece öğrenciler; hem birlikte çalışmayı, hem dünyaya ve doğaya karşı sorumluluk hissetmeyi hem de kolektif çalışma sayesinde bir kazanç elde edebileceklerini öğreniyorlar. Bu sosyal sorumluluk projeleri anaokulu öğrencilerimizi bekleyen çalışmalardan sadece bir tanesidir.

► Bu okulda her öğrencinin, öğretmenin ve çalışanların birbirlerine karşı oldukça nazik davrandıklarını gözlemledim. Siz bu incelikli iletişim biçimini nasıl oluşturuyorsunuz?

TED eğitim felsefesi içinde bu sözünü ettiğiniz ‘nezaket’ durumu çok önemli bir noktadır. Her insan kendisine iyi ve kibarca davranılmasını ister. Ancak istemek yeterli değildir. Siz de iletişim içinde bulunduğunuz insanlara nezaketli davranırsanız aynı biçimde karşılık alırsınız. Bu tutum bizim okullarımızda doğal olarak oluşan bir tutumdur. Yani öğretmenler birbirlerine güleryüzlü ve nazik davranırlar. Bu güzel iletişim biçimini gören çocuklar önce öğretmenlerine aynı biçimde, daha sonra birbirlerine de aynı biçimde davranırlar. TED eğitim kurumlarında bulundukları süre boyunca nezaketsiz bir iletişime şahit olmazlar. İşte en azından bu donanımla hayatın içine giren öğrencilerimiz çevrelerini etkileyen ve saygı gören bireylere dönüşürler. Açıkçası sadece akademik müfredatın uygulanması bir bireyin doğru biçimde eğitilebilmesi için yeterli olmaz. Değerler eğitimi vererek öğrencilerimizin daha donanımlı olabilmesi için çaba harcarız. Nezaket öncelikle öğretilen ve sonrasında yaşam biçimi olarak benimsenecek bir değerdir.

► Sayın Ebru Bilgütay, TED Anaokulu’nda eğitim verdiğiniz öğrencilerin gelecekte nasıl bireylere dönüşeceklerini öngörüyorsunuz?

Akademik başarı ile birlikte sosyal başarıyı da hayatlarında öncelemeleri için çaba harcıyoruz. Örneğin her şeyden önce sağlıklı olabilmeleri için sporu hayatlarında mutlaka bulundurmalarını önemsiyoruz ve bu yönde tavsiyelerde bulunuyoruz. Tavsiyelerden sonra uygulamalara geçiyoruz. Bunun yanında ‘sanat’ ile ilgili yaklaşımlarında inceledikleri resim tablosunun hangi döneme ait olduğu konusunda bilgi sahibi olabilmesini istiyoruz. Aynı şekilde bir müzik enstrümanı ile yakından ilgilenmesini ve müzikal eserleri tanıyabilmesini çok istiyoruz. Bütün bu donanımlar, çocuklarımızın kendilerini daha doğru, daha anlaşılır biçimde ifade edebilmelerine olanak verecektir. Kendisini doğru cümleler ile anlatan bir kişi toplum içinde derhal fark edilir. TED’li olmanın ayrıcalığını fark ettiren çocuklarımız bizim gururumuzdur. İnsan Kaynakları uzmanları ile yaptığımız görüşmelerde şirket yöneticilerinin sadece akademik başarıya bakmadıklarını öğrendik. Yani bir yeni mezunun CV’sinin üst kısımları kadar alt kısımları da çok önemli artık. Biz TED Bursa Koleji öğretmenleri ve yönetimi olarak, sosyal yönlerini de geliştirmeyi akıl eden, gerçekten isteyerek kendi farklılaşmasını planlayan bireyler yetiştirmek istiyoruz.

ULUSLARARASI BAKALORYA (IB) PROGRAMI

TED Bursa Koleji’nde, lisede öğrencilere Uluslararası Bakalorya Organizasyonu (IB) çerçevesinde Diploma Programı (DP) uygulanıyor. IB Programı 16-19 yaş arası öğrencileri araştırıcı, sorgulayıcı bir öğrenme sistemiyle ve uluslararası geçerliliği olan diplomanın alınmasıyla tamamlanan, iki yıllık geniş kapsamlı ve yoğun çalışma gerektiren bir program. IB öğrencileri, düzenli ve sıkı çalışan, öğrenme motivasyonu yüksek, araştırmaktan korkmayan öğrencilerden seçiliyor. IB Programı diploması, akademik güvenilirliğin ve entelektüel düşüncenin simgesi durumunda. Bu programı tamamlamış olmak ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya gibi pek çok ülkenin üniversitelerine giriş şansını artırıyor.