Bu öyle bir yatırım ki Bursa’yı parmakla gösterilecek bir dünya kenti haline getirmenin yolunu açıyor.

Bursa büyük bir imparatorluğa başkentlik yapmanın ötesinde tarih boyunca üretim ve ticaretin merkezi olmuş çok önemli bir kent. Ve Bursa bugün yüzyıllardır ayakta olan pek çok mimari eseriyle tarihsel zenginliğini cömertçe sergiliyor.

Burada cömert sözünün üstünde biraz durmak gerekiyor.

Bursa tarihsel mirasını sunma konusunda o kadar cömert ki; çoğu zaman bu mirasın sonsuz olduğunu, tükenmez olduğunu, yıkılmaz olduğunu düşündürüyor. Ve bu düşünce de bizi sahip olduğumuz değerli mirasa karşı biraz hoyrat davranmaya yöneltiyor.

Tarihin bin bir derinliğini yüzyıllar önceden günümüze taşıyan tarihi eserler Bursa’nın Hanlar Bölgesi diye bilinen eski kent merkezinde yoğunlaşıyor. Bu eserlerin bugün de kullanılıyor olması onların hem değerini arttırıyor hem de ayakta kalmasını sağlıyor. Ama onları kullanırken tıpkı ailemizin en yaşlı bireyine saygı ve ihtimam gösterir gibi davranmamız gerekirken maalesef hoyratlıklar yapabiliyoruz.

Her bir tarihi eser aslında çok değerli bir mücevher. Ama biz onları parlatmak yerine ışıltılarını, parıltılarını söndürmeye çalışıyoruz. Ve bir turizm kenti olan Bursa elindeki bu çok değerli mücevherleri istediği gibi değerlendiremiyor.

Yurt dışında, özellikle de gelişmiş ülkelerde eski kent dokularının nasıl korunduğunu ve o kente gelen turistler tarafından bu değerlerin nasıl hayranlıkla izlendiğini oralara gitmeyenler bile artık çok iyi biliyor. Birkaç yüz yıllık tarihi olan her şehir bir bölgesini ‘eski kent’ diye mutlaka turizme açıyor. Bu turistik bölgeler de çok rağbet görüyor.

Peki biz ne yapıyoruz? Veya ne yapmışız? Yukarıda da söylediğimiz gibi elimizdeki benzersiz mücevheri parlatıp ortaya çıkarmak yerine bir kenara bırakıp tozlanıp gösterişini yitirmesine seyirci kalmışız.

Bursa’daki Hanlar Bölgesi işte aynı bu emsalsiz mücevher gibi. Değerinden hiç bir şey kaybetmemiş ama toza toprağa bulanmış olarak, bir köşede, bir gün bir elin kendisini parlatmasını bekliyor.

Gelelim haberimize..

Başlığımız şöyle: “7 asırlık Hanlar Bölgesi’nin siluetine tarihi dokunuş”

Güzel haber değil mi?

Hanlar Bölgesi’ne el atılması, buradaki sonradan yapılmış eklentilerin temizlenmesi, yüzyılları günümüze taşıyan mimari eserlerin ortaya çıkarılması kenardaki tozlu mücevheri parlatmak anlamına geliyor.

Bu öyle güzel bir iş olacak ki; mücevherimizin yaydığı parıltı her yerden görülecek. Turizm kenti Bursa çok güçlü bir çekim merkezine kavuşmuş olacak.

Projeyi Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş açıklıyor. Özetle diyor ki; “Yapacağımız çalışmayla Tarihi Hanlar Bölgesi’ni eski ihtişamına kavuşturacağız.”

Bursa’ya yapılacak en büyük iyilik onun sahip olduğu zenginlikleri, güzellikleri ortaya çıkarmak. Bu sadece bugünün değil yarınların da düsturu olmalı. Bu sadece bugünkü belediye başkanının değil gelecekteki tüm kent yöneticilerinin de önceliği olmalı.

Çünkü dünya üstünde sadece bir tane Ulu Cami var. Sadece bir tane Koza Han bulunuyor. Pirinç Han, İpek Han, Bakırcılar Çarşısı yüz yıllar önce sadece birer tane yapıldılar.

Ve bu projeyle hepsi birer birer tüm güzellikleriyle, ihtişamlarıyla ortaya çıkarıldığında Bursa’ya bambaşka bir değer kazandıracaklar.

olay.com.tr