Özdal, yazısında şu ifadeleri kullandı:
Bursa’da tarım ve hayvancılık denilince akla ilk gelen isimlerdendir Nuri Karaca.
Karaca, tarım ve hayvancılık sektöründe geldiğimiz noktayla ilgili bir ileti yolladı.
Önemli değerlendirmelerin olduğu iletiyi paylaşıyorum:
Son 1 yıl içerisinde gübreye gelen yüzde 400-500 oranlarındaki zamlar çiftçiyi kara kara düşündürürken, mazot ve elektrikteki fahiş fiyat artışları çiftçi ve besicinin bütün umutlarını bitirmiştir. Girdi fiyatlarındaki 1 yıllık fiyat artışları şöyledir:
Motorin:
2021 Şubat 6,66 TL
2022 Şubat 15,5 TL
Besi yemi
2021 Şubat 115 TL
2022 Şubat 219 TL
Tarımsal elektrik birim fiyat
2021 Şubat 0,63 TL
2022 Şubat 1,61 TL
Dünyanın hiçbir ülkesinde tarım ve hayvancılık bu maliyet artışları ile sürdürülebilir olamaz. Tüm ülkeler çok yüksek destek ve teşviklerle tarımın sürdürülebilir olmasına çalışmaktadır.
Köylerden şehir merkezlerine (bilhassa metropollere) akın, tüm hızıyla devam etmektedir. Bu durum istihdam ve üretim açısından çok tehlikeli bir durumdur.
Çiftçi tarlaya inmediği için son elektrik ve mazot zamları çok fark edilememiştir. Ekim sezonu başladığında, hele sulamalar başladığında çiftçi sahaya indiğine pişman olacaktır.
Çiftçi, vatanına, milletine, yasalara çok saygılı bir kesimdir. Bizler elektrik faturalarını ödemeyeceğiz demiyoruz, “ÖDEYEMECEĞİZ” diyoruz. Bu da tarlaların iyi işlenmemesi, çapa işlerinin yarım yamalak yapılması, gübre kullanımının çok düşmesi, en önemlisi de bütün dünya susuzluktan kırılırken, bizim suyumuz olmasına rağmen bitkilere yeterli sulama yapamamamıza yol açacak. Bu durum üretimin azalması değil, bitmesi anlamına gelir.
Ülkemizde yaşayan 85 milyon vatandaşımız, 15 milyon sığınmacı ve sezonluk olarak gidip gelen 50 milyon turist ne yiyip, içecektir? Durum vahimdir.
Hububatta 2022 yılı kayıp bir yıldır. (Mısır henüz ekilmediği için az da olsa bir umut vardır.)
Mart ayında tarımsal elektrik, mazot, gübre, yem ve tarımsal ilaç fiyatları makul bir düzeye getirilmezse, ülkemizin tarımsal ve hayvansal ürün ihtiyacı ithalatla karşılanamaz boyutlara ulaşacaktır.
Belirttiğimiz girdilerin makul fiyatlara inmesi öyle KDV – ÖTV indirimleri gibi geçici tedbirlerle mümkün değildir.
Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi kadar, bir destekleme miktarı ile (16,5 milyar TL) dev bir tarım ve hayvancılık ülkesi olan Türkiye’nin en önemli sektörü olan tarım için çok görülmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı’na tabii ki bütçe ayrılacaktır. Fakat bilhassa bu sene tarım ve hayvancılık sektörüne yapılacak büyük miktarda desteklemeler ile yaşamını sürdürebilecek, fakir fukara, garip gureba insanların yapacakları dualar, sevap açısından hiç de yabana atılacak hususlar değildir.
Tarım ve hayvancılık sırf devlet destekleri ile sürdürülemez. Türk tarımının bir politikası ve sistemi yoktur. Bu zor günleri atlattıktan sonra tüm sektör paydaşları, şapkayı önüne koyup, realist ve rasyonel bir tarım politikası ortaya koyup, acilen uygulamaya başlamalıdır.