Av. Esra Aydın Ekici’nin, “Bir Konkordato Meselesi: Hayalinizdeki Ev, Borç Duvarına Çarparsa…” yazısı şöyle;
Hayaliniz bir ev sahibi olmaktı. Yıllarca çalıştınız, birikim yaptınız. Sonunda yeterli bir bütçeye ulaştınız ve “Artık zamanı geldi,” dediniz. Elinizdeki parayla ikinci el değil, sıfır bir ev almak istediniz. Üstelik “Temelden alırsam hem daha uygun fiyatlı olur hem de yeni bir evde otururum” diye düşündünüz. Araştırmanızı yaptınız, güvenilir bulduğunuz bir inşaat firmasıyla anlaştınız. Sözleşme imzalandı, ödeme yapıldı. Geriye sadece inşaatın tamamlanmasını beklemek kaldı.
Derken bir gün, firma hakkında beklenmedik bir haber aldınız: Konkordato ilan edilmiş. Peki, şimdi ne olacak?

Konkordato nedir?
Konkordato, borçlarını ödemekte zorlanan bir şirketin iflas etmemek için mahkeme gözetiminde alacaklılarıyla anlaşmaya çalışmasıdır. Bu hukuki süreçte şirket, borçlarını nasıl ödeyeceğini bir proje ile mahkemeye sunar. Mahkeme bu projeyi uygun bulursa şirkete “geçici mühlet” ve ardından “kesin mühlet” verir. Sürecin sonunda konkordato ya onaylanır (tasdik edilir) ya da reddedilir. Bu sürede şirket, faaliyetlerine konkordato komiseri gözetiminde devam eder.
Temelden daire alanların durumu ne oluyor?
Temelden ev almak için imzalanan sözleşme “Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi” olmalıdır ve noterde yapılması gerekir. Ancak sözleşme adi yazılı olsa bile alacak hakkı doğacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken kritik nokta, alacağın konkordato mühletinden önce mi yoksa sonra mı doğduğudur.
Örneğin; inşaat firmasının projeye göre yüzde 50’lik kısmı tamamlandığında hak kazanacağı bir daireyi siz yüzde 30 seviyesindeyken sözleşmeyle almış olun. Firma daha sonra konkordato talebinde bulunursa ve inşaat yüzde 50’ye mühlet süresinde ulaşırsa, sizin alacağınız mühlet içinde doğmuş kabul edilir. Bu durumda sözleşme geçersiz (hükümsüz) sayılabilir.
“Peki, ödediğim para ne olacak?”
Yasaya göre, konkordato ilan eden borçlu şirket isterse borcunu “aynen ifa” (yani daireyi yapıp teslim etme) yöntemiyle ödeyebilir. Ancak bu inisiyatif yalnızca şirkete aittir. Alacaklıların, “Benim borcumu aynen ifa et” deme hakkı yoktur. Eğer şirket, konkordato projesinde borçlarını aynen ifa ile değil, belli bir oranda para ödeyerek tasfiye edeceğini belirtirse ve bu plan mahkemece onaylanırsa, sizin daire talebiniz ortadan kalkacaktır. Bu durumda tek şansınız, alacaklı listesine kaydolmak ve dava sürecini yakından takip etmektir.
Ne yapmalı?
Böyle bir durumla karşılaşan kişilerin vakit kaybetmeden konkordato komiserine başvurarak alacaklarını kaydettirmesi, sürece müdahil olması ve varsa diğer alacaklılarla birlikte hareket etmesi büyük önem taşır. Elinizdeki sözleşmeler, ödeme belgeleri ve iletişim kayıtları bu süreçte hukuki delil niteliği taşır.
Sonuç yerine:
Temelden daire almanın barındırdığı riskleri göz ardı etmemek gerekir. Konkordato sürecinde, alacağınızın doğduğu zaman kritik önem taşır. Yine de konkordato, şirketin iflasına kıyasla daha umut verici bir çözümdür. Ancak bu umudun hukuken hayata geçebilmesi için alacaklıların süreci aktif şekilde takip etmesi gerekir.
İş başa geldikten sonra, adliye koridorlarında, mahkeme kalemlerinde, şirketin boş şantiyelerinde ve kapalı ofislerinin önünde çözüm arayıp; zamanını, emeğini ve en acısı da umudunu yitirme noktasındaki insanlara seslenmiş olalım;
Konut alırken sadece paranızı değil, hayallerinizi de teslim ettiğinizi unutmayın. Ülkemizde çoğu insan için bir ev sadece dört duvar değil, bir ömrün emeğidir. Bu nedenle alacağınız evin temeli atılmadan önce evi aldığınız şirket ile güven ilişkisinin inşaatını bitirin. Sözleşme imzalarken sadece fiyatı, örnek evin güzelliğini, genişliğini değil, hukuki güvenceleri de dikkate alın.
Sağlıcakla Kalın…