Salgının seyri ile ilgili detaylı bilgi aktaran ve bir buçuk yıldır büyük mücadele ve fedakârlık gösterildiğini dile getiren İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz, en yüksek oranların geçen yıl aralık ayında yaşandığını, fakat son zamanlarda aşıyla birlikte bu oranların Bursa ilinde oldukça düşük seviyede ilerlediğini belirtti.
Bu süreçte Bursa Şehir Hastanesinin büyük rol alarak yoğunluğun büyük bir kısmını üstlendiğini ifade eden Yavuzyılmaz, “Fizikî mekânlar açısından, hem yoğun bakım, hem de acil servis açısından en uygun bu hastanemizdi. Normalleşmeyi halk farklı anlıyor. Vaka sayılarında artış mevcut. O zamanki kadar yoğun olmasa da, yine bir artış eğilimi bulunmakta. Çünkü serbestleşmeyi biz çok daha rahat algılıyoruz. Tamamen normale dönmek gibi algılıyoruz. Biz hep şunu söylüyoruz, normalleşme değil, yeni normalleşmeye alışmamız lazım. Yine maske ve mesafemize dikkat edip, aşı olmayı önemsememiz lazım. Bu iş bitmiş değil, vaka ve ölümlerimiz yine mevcut. Her akşam Sağlık Bakanımız sayıları belirtiyor. Her gün 250-300’e yakın vatandaşımızı Covid sebebiyle kaybediyoruz. Bu bizim için önemli bir rakam. Yine tabii bunun ilimize yansıması da belli bir oranda; okulların açılmasıyla birlikte, vakalarımızın yüzde 25’lik seviyesini yine öğrenci ve öğretmenler oluşturuyor. Burada da anaokulu en düşük seviyede, sırasıyla ilkokul, ortaokul ve en yüksek rakamları da lisede görüyoruz. Liseli gençlerin biraz daha tedbirlere dikkatinin daha az ve dağınık olduğunu görüyoruz. Tabii bu süreçte biz Bursa’mızda yüzde 85 hedef nüfusla birinci doz aşı sayısına ulaştık. Yüzde 67’lere yakın da ikinci doz aşılara ulaştık. Toplam bakacak olursak, 4 milyona yakın aşı yapılmış durumda. Nüfusumuz 3 milyon civarında. Hedef nüfusumuzu 2,5 milyon kabul edersek bu rakam oldukça iyi seviyede. Hiçbir vatandaşımızı randevusu olmadığı için, ya da aşı olmadığı için, ya da başka bir sebeple aşı olmak talebiyle başvurduğunda geri çevirmiyoruz. Bütün sağlık tesislerimiz, özellikle kamudaki hastanelerimiz, ilçe sağlık müdürlüklerimiz gece saat 24.00’e kadar, hafta sonu dâhil olmak üzere aşı yapıyor. Aşıyı çok önemsiyoruz, çünkü gördüğümüz sonuçlarda aşılıların gerek hasta olma riski açısından, gerekte eğer hastalığı yakalanırsa hastalığın seyri açısından çok daha olumlu sonuçları olduğunu biz hekim olarak müşahede ediyoruz. Bu yüzden bir an önce aşı olunmasını, eksik aşı olanların aşılarını tamamlamalarını çok önemsiyoruz. Bursa’mız diğer illere göre şu anda daha iyi bir durumda. Ama bu iyilik hali rehavete kapılmamıza sebep olmamalı’’ ifadelerini kullandı.
“Bir zararı olduğuna inansam hekim olarak 16 yaşındaki tek evladıma iki doz aşını yapmazdım”
Yeni normalleşme sürecinde ölümlerin gençlerde, hamile ve loğusa dönemindeki vatandaşlarda da yoğun görüldüğünü belirten Dr. Yavuzyılmaz, ‘’Birkaç gün önce Bursa’da, doğumuna vesile olduğumuz çocuğu annesine sadece fotoğrafıyla gösterebildik. Birbirleriyle buluşturamadan maalesef anneyi kaybettik. Bu çok üzücü bir hadise. Hem bir evlat annesini hiç göremeden büyüyecek, hem de daha hayatının baharında bir anne, çocuğunu kucağına alamadan hayatını kaybetti. Bunun vicdanî sorumluluğu var. O yüzden aşı konusunu üzerine basa basa vurguluyoruz. Oğlum 16 yaşında, aşı hakkı geldiği gün iki doz aşısını da yaptırdım. Ailemdeki aşı hakkı olan herkes, aşı olma hakkını kazandığı ilk gün aşısını yaptırmaya gayret etti. Bir zararı olduğuna inansam, eşim de hekim, ben de hekimim, böyle bir düşüncemiz olsa, herhalde tek evladımıza 16 yaşında iki aşı yaptırmazdık. O yüzden ben vatandaşlarımızın bu konudaki hassasiyetlerini bir üst seviyeye çekmelerini, eğer bu işi aşarsak birlikte omuz omuza aşacağımıza inanıyorum’’ dedi.
“Doğru ve sağlıklı bilgiyi sahibinden almak lazım. Kulaktan dolma bilgilerle yapmamak lazım”
Salgınla mücadelenin tek silahının aşı olduğunu belirten Dr. Yavuzyılmaz, aşı karşıtlarına örnekle cevap verdi. Konuyla ilgili konuşan Yılmazer, “Manava meyve almaya gittiğinizde, bana iyisinden meyve ver diyorsunuz. Ama sağlık konusunda, aşı konusunda, basında ve sosyal medyada alakasız kişilerin söylemlerini algılıyoruz. Bizim bütün sağlık tesislerimiz ve aşı merkezlerimizde hekim arkadaşlarımız var. Doğru ve sağlıklı bilgiyi sahibinden almak lazım. Kulaktan dolma bilgilerle yapmamak lazım. Biz çocukluk çağında 14 tane aşıyı sürekli yapan bir ülkeyiz. Aşıyla önlenebilir bir hastalıkla aşıdan geri durmak, aşı karşıtlığı yapmak gerçekten akıl kârı değil. Sonuçları ve bedeli çok ağır. On yıl sonra ne olacak? On yıl sonrasını hesaplamak için önce hayatta kalmak lazım. Covid hastalığına yakalandığımız zaman ne olacağını bilmiyorsak, on gün sonrasını hesaplayamadığımız bu hayatta, 10 yıl sonrasının hesabını yapmam akıl kârı olmaz. Ben ilk gün kendi aşımı yaptırdım” şeklinde konuştu.
“Bursa’da 4 milyon doz aşı yapılmış durumda”
Okulların açılmasıyla beraber gençlerdeki aşı oranlarının yükseldiğini belirten Dr. Yavuzyılmaz, “Gençlerde aşı olanların görülüp, örnek alınmasının da büyük etkisi var. Bursa’da 4 milyon doz aşı yaptık. Aşı yaptıranlarda hayatî bir tehlike olduğunu görmedik. Yani bunun önemli bir ölçüt olduğunu düşünüyorum. Elimizde şu anda bu hastalığa karşı aşıdan daha güçlü bir silah olmadığını söylemek istiyorum. Çünkü tedbirsiz ve dikkatsiz olduğumuzda bir kartopunun çığ felaketine dönüşmesi gibi bu vakaları hemen önümüzde görüyoruz. Covid açısından da, hummalı çalışmamız gerek. Birinci basamakta bulunan filyasyon, aşı ve önleme çalışmaları, gerekse hastanedeki aşı takip çalışmaları yoğun bir şekilde devam ediyor” diye konuştu.
Bursa Şehir Hastanesi Başhekimi Dr. Öğretim Üyesi Dursun Topal ise, “Yoğun olduğumuz dönemlerde, acile Covid hastalarıyla beraber 3 bin 500 başvuru olduğunu gördük. Yoğun bakım kapasitemizi o dönemde yüzde yüz arttırma şansımız oldu. Bu manada da 150 civarında Covid hastasını yoğun bakımda takip edebildik. Geriye dönüp baktığımızda ise 5 bin civarında Covid hastasına hizmet vermiş olduğumuz görünüyor. Covid yoğunluğuyla alakalı tabii aşı çalışmalarından sonra ciddi bir yoğunluk azalması mevcut. Ama tetikte olmamız muhakkak gerekiyor. Aşıyı çok önemsememiz gerekiyor. Çünkü yatırdığımız hastalarla birlikte özellikle yoğun bakımda yatan hastalarla alakalı önemli veriler görmekteyiz. Yoğun bakıma yatırdığımız hastaların yüzde doksanının aşısız olduğunu görüyoruz. Aşılı olanlarında çoğunluğunun tek doz olduğunu, azınlık olarak da 2 ve 3 doz aşı yaptıranlar olduğunu görüyoruz. Bu bizim aşıyı önemsememiz gerektiğini gösteriyor. Aşıyla alakalı az önceki veriden de yola çıkarsak, aşı olanlar hastalığı çok ufak ve önemsiz semptomlarla geçiriyor. Fakat önemli bir solunum sıkıntısı ya da akciğer rahatsızlığı bulunan hastalar daha zor atlatıyor. Dolayısıyla diğer gruba göre, hastanede kalış süreleri de önemli bir ölçüde düşük oluyor” dedi.
İHA