MELİSA ÖZTÜRER ÖZKAN
Son günlerde gündemden düşmeyen ve tepkilere yol açan konuların başında sokak hayvanlarının akıbeti geliyor. Bilindiği üzere geçtiğimiz günlerde AK Parti, hayvanlara ötanazi yolunu açan 17 maddelik yasa teklifini meclise sunmuştu.
17 maddelik teklifle belediyelere; kuduz, bulaşıcı hastalık veya tedavi edilemeyen hastalığı bulunan ya da sahiplenilmesi yasak olan hayvanlara ötanazi yapma, yetkisi veriliyor. Bu kararın sahipsiz hayvan popülasyonunun kamu güvenliği açısından tehdit oluşturması halinde sağlıklı hayvanlara da ötanazi yapılmasının yolunu açması hayvanseverler ve Veteriner Hekimler tarafından pek çok tepkiyi de beraberinde getirdi.
Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Veteriner Hekim Melike Baysal, Olay.com.tr’ye yaptığı özel açıklamasında kararı değerlendirdi. Yasa teklifini, hayvanların geleceği ile ilgili ucu açık bir bilinmezliğe sürüklediği gerekçesiyle doğru bulmadığını belirten Baysal, ötanazi işlemine hekimlerin zorlandığını ve en etkin popülasyon kontrol yönteminin etkin ve doğru yöntemlerle yapılan kısırlaştırma olduğunu belirtti.
Daha önceden Milletvekilleri aracılığıyla görüşlerini ilettiklerini belirten Baysal, ”Bir süre önce Hayvanları Koruma Kanunu’na ilişkin yasa değişiklik tasarısı hazırlığını, teklifin meclise geleceğini basından öğrenmiştik. Görüşümüze başvurulmadığını söylemiş, bu konuda yanlış bir karar verilmesinin önüne geçebilmek için görüşme taleplerimizi milletvekilleri aracılığıyla, sosyal medya aracılığı ile ilettik. Bahadır Yenişehirlioğlu, Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Prof.Dr.Murat Arslan’ı arayarak görüş istedi bir süre sonra, görüşlerimizi ilettik. Ben Bursa’da katıldığı bir etkinlikte de yüz yüze görüşme fırsatı buldum ve önerilerimizi ilettim.” dedi.
”Hayvanların akıbetiyle ilgili ucu açık noktalar var”
Yeni sunulan teklifin suistimallere sebep olabileceğini vurgulayan Baysal, ”Teklif incelendiğinde, yapılacak uygulamalarda hiçbir sınır getirilmediği ve yorum farkına bağlı olarak suistimal edilebileceği, belediyelere 2028 yılına kadar hayvan bakımevi kurma zorunluluğu getirirken bu süreçte toplanan hayvanların ne olacağına ilişkin açık noktalar bulunduğu, “kuduz şüphesi”, “saldırgan hayvan” gibi geniş anlam taşıyan ifadelerin bilime ve kanun yapma tekniğine de aykırı olduğu, bu haliyle kanunlaşırsa sorunun çözümüne hiçbir katı sağlamayacağı gibi ekosistemin zarar göreceği, yeni toplum sağlığı sorunlarına neden olacağı ilk görebildiklerimiz. Ve uyarılarımızın, önerilerimizin dikkate alınmadığını da gördük” şeklinde konuştu.
”Doğru kısırlaştırma en etkili yöntem”
Veteriner Hekimler Odası Başkanı Melike Baysal, popülasyon kontrolünün en iyi yönteminin kısırlaştırma olduğunun altını çizerek şunları söyledi: “Sayın Abdullah Güler Türkiye’de 20 yılda 2 milyon 500 bin civarında kısırlaştırma yapıldığını ve kısırlaştırmanın popülasyon kontrolünde etkili olmadığını belirtti açıklamasında. Yasa tasarına baktığımızda ise Türkiye’de 105 bin hayvan kapasiteli 355 barınak olduğunu görüyoruz. Bu durumda kısırlaştırmanın etkili olmadığından bahsedemeyiz. Çünkü bu rakamlara Türkiye’de etkin bir kısırlaştırma yapılmamış olduğunu görülüyor. Şöyle ki 20 yılda 2 milyon 506 bin kısırlaştırma yapıldıysa yılda 125 bin kısırlaştırma yapılmıştır. 355 barınak ve 256 çalışma iş günü olduğunu düşünürsek günde ortalama 2 köpek kısırlaştırılmış oluyor. Oysa Türkiye’de 1389 belediye var, belde belediyeleri hariç 1003 belediyede günde 10 kısırlaştırma yapılsa yılda 2 milyon beş yün bin kısırlaştırma yapılır. Sonuç olarak, kısırlaştırma en etkili popülasyon kontrol yöntemidir ancak etkin ve doğru yöntemlerle uygulanması gerekir. Türkiye’deki gibi değil. Bizler taşın altına elimizi koymaya hazırız ancak önce belediyelerin fiziksel koşulları buna uygun hale getirilmeli, kısırlaştırma yapılmak istenmelidir.”
”Belediyelere büyük iş düşüyor”
Yeni sürecin belediyelerle birlikte yürütülecek iyi bir iş birliğinden geçtiğini de söyleyen Baysal, ”Belediye bütçelerine destek de arttırılmalıdır. Şu an 2023 bütçesi devam etmektedir ve sadece 200 TL’dir. 2024 için bütçe bile belirlenmemiştir. Üstelik de bu bütçe yıllarca belediyelerin genel bütçesine aktarıldı, kısırlaştırma ile ilgili birimlere değil. Bir çok belediye veteriner hekim ve hayvan sağlığı yardımcı personeli istihdam etmiyor. Veteriner İşleri Müdürlüğü kurmuyor, veteriner hekim istihdam edenler Zabıta Müdürlüğü, Park Bahçeler Müdürlüğü, Mezarlıklar Müdürlüğü gibi ilgisiz birimlere bağlanmış, Veteriner Hekimler, Veteriner Hekim olmayan amirlerle süreci yürütmeye çalışmıştır. Bu alanlar genelde eğitimsiz personelle doldurulmuş, hatta sürgün yeri olarak kullanılmış. Mobbing, hatta taciz yaşanan alanlar haline gelmiştir” dedi.
”Ötanaziyi ve hekimlerin buna zorlanmasını kabul etmiyoruz”
Tartışmaların çıkış sebebi ‘ötanazi’ uygulamasını kabul etmediklerini dile getiren Baysal son olarak, ”Veteriner hekimler olarak yasa tasarısında ifade edilen ötanaziyi ve veteriner hekimlerin buna zorlanmasını kabul etmiyoruz. Hipokrat’tan günümüze evrensel hekimliğin en önemli değerlerinden biri “önce zarar verme”, ilkesidir. “Yararlı olma” ilkesi ise hayvanların sağlık ve refahına verilecek zararın engellenmesi ve iyiliğin artırılması halidir. Ülkemiz veteriner hekimleri veteriner fakültelerinden insanlara, hayvanlara ve içinde yaşadığı doğaya duyarlı, toplumsal refah için çaba harcayan, meslek ahlakına sahip kişiler olarak yemin ederek mezun olurlar. Tasarıda bahsedilen ötanazi işlemi, hayvanların tıbbi yöntemler yoluyla, hızlı, ağrısız ve acısız bir şekilde yaşamının sonlandırılması anlamına gelmektedir. Ötanazi, ölümle karşı karşıya kalınması halinde, acının ve ağrının kalıcı olduğu veya hafifletilemediği durumlarda tıbbi gerekçeler ile uygulanan bir yöntemdir. Veteriner hekimler aldıkları eğitim ve ettikleri meslek yemini gereği tedavi ile ötanaziyi mümkün olduğu kadar geciktirmek, hayvan refahını sağlamak için çaba harcarlar. Bir türün popülasyon kontrolü için bir hayvanı öldürmek katliamdan başka bir şey değildir” şeklinde konuştu.