Bursa Organize Sanayi Bölgesi (Bursa OSB), Uludağ Üniversitesi, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, Bursa Organize Sanayi Bölgesi Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (BOSİAD) ve Egok Yapı Analiz Teknolojileri işbirliği ile Bursa’da deprem gerçeği ve Bursa’da sanayinin durumu hakkında bilgilendirici bir sempozyum gerçekleştirildi.
Bursa OSB Hizmet Binası çok amaçlı toplantı salonunda düzenlenen ‘Bursa’nın Deprem Riskleri ve Sanayi Yapılarının Deprem Performansları’ konulu sempozyumda 17 sanayi bölgesi bulunan ve aktif fay hatlarının geçtiği Bursa’da ciddi önlemler alınması gerektiği vurgulandı.
“SANAYİ BÖLGELERİ DOĞRU YAPILANMALI”…
Sempozyumun moderatörlüğünü yapan Uludağ Üniversitesi Rektör Yardımcısı, İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün, yakın zamandaki depremlerin genelde gece saatlerinde gerçekleştiğini hatırlatarak, “Durum böyle olunca sanayi alanlarında can kayıpları yaşanmıyor gibi bir algı oluşuyor ancak Bursa’da 24 saat vardiya ile çalışan sanayi kuruluşları var. Bursa’da olası bir depremde sanayi bölgelerinde de can kayıpları gündeme gelebilir. Sanayi bölgelerindeki maddi kayıpların büyüğü aslında binalarda değil oradaki makinelerde, alet edevatlarda meydan geliyor. Aynı zamanda yaşanabilecek iş gücü kaybı kayıpları daha büyük boyutlara çıkarıyor. O yüzden sanayi yapılanmaları biraz daha ön planda olmalı. Aynı zamanda sanayi bölgelerinde bulunan bir takım kimyasalların yayılması ya da yaşanabilecek yangınlar çok daha büyük zarara neden olabilir. Sanayi bölgelerindeki doğru yapılanmalar can ve mal kayıplarını azaltmada etkili olacaktır” dedi.
“BU BÖLGEDE KAYIPLAR ÇOK DAHA BÜYÜK OLUR”…
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er ise, ‘Aktif Fay Hatları ve Bursa için Riskler’ konulu sunumunda olası tehlikeleri ve alınması gereken önlemleri sıraladı. Bursa’da 17 tane sanayi bölgesi bulunduğunu ve aktif fay hatlarının geçmesi dolayısıyla ciddi önlemler alınması gerektiğine dikkat çeken Er, “Şu anda ülkemizin kaynaklarının büyük bir kısmı deprem bölgesine destek için kullanılıyor. 4 milyar dolardan bahsediliyor. Bu durum depreme hazırlığın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor. Bu harcamaların küçük bir kısmını kentsel dönüşüme ve gerekli önlemlere ayırsaydık bu paranın büyük bir kısmı cebimize kalabilirdi. Türkiye’de 3 ay içerisinde gerçekleşen deprem sayısı 30 bini geçti. Bu depremlerin yarattığı stres bizi de etkileyebilir. İstanbul’da, Bursa’da, Marmara ve Ege bölgelerinde yaşanabilecek depremlerin kayıpları çok daha büyük olacaktır” diye konuştu.
“İÇİNDEN FAY HATTI GEÇEN SANAYİ BÖLGELERİ VAR”…
Güney Marmara’yı etkileyebilecek üç fat hattının bulunduğunu ifade eden Er, “Bursa bir sanayi kenti. Bir bölgenin depremden etkilenmesi için öncelikle 6 büyüklüğünde bir etki yaratabilecek bir fay hattının olması gerekiyor. Bu Bursa’da var. İkinci olarak bu fay hattının bizim yerleşim bölgemize ya da sanayi alanımıza yakın olması lazım ve bu da şehrimizde mevcut bir gerçek. Ne yazık ki Bursa’da içinden fay hattı geçen sanayi bölgelerimizin olduğunu da biliyoruz. Dördüncüsü bizim binalarımızın eski olması lazım. 2004 yılından önce yapılan binaların çoğu hazır beton değildi. Beşincisi binaların statik hesaplarının uygun olmamasıydı. Bursa sadece bina kaybetmez, Türkiye sanayisini kaybeder. Türkiye milyarlarca dolar zarara uğrar. Bu yüzden iyi zemin, iyi bina çok önemli ve bundan sonraki tüm önlemler bu gerçekler göz önünde bulundurularak alınmalı” ifaderini kullandı.
“ZEMİN SIVILAŞMASI DİKKATE ALINMIYOR”
Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Tacettin Türker ise, ‘Endüstriyel Yapılardaki Genel Riskler’ konulu sunumunda, depremlerde yaşanan yıkımlara binaların durumundan çok zeminlerin zayıf ya da problemli olmalarının neden olduğunu anlattı. Türker, “Binaların en doğru şekilde inşa edilebilmesinin yolu zemin hakkındaki bilgilerin doğru elde edilebilmesidir. Burada binaların sağlamlığı açısından zemin sıvılaşmasına çok dikkat edilmeli. Binalarımız ne kadar sağlam olursa olsun, ne kadar iyi bir yapı olursa olsun zemin sıvılaşmasına dikkat edilmediyse yapımızın olası depremlerde yıkılma yüksektir. Sadece Bursa’da değil Türkiye genelindeki sanayi yapılarının zemin etütleri yapılmamış. Zemin sıvılaşması konusu sanayi bölgelerinde çok fazla dikkate alınmıyor. Bu nedenle sıvılaşma koşullarının Bursa’daki sanayi yapılarını ne kadar etkileyeceğinden şu an için emin değiliz ama sanayi bölgelerimizin neredeyse tamamımı alüvyon zemin üzerine kurulu. Bu nedenle sıvılaşma, sanayi yapılarımızın birçoğunu ilgilendiriyor” şeklinde konuştu.