Cumartesi akşamı saat 17.00 suları gazeteden çıktım Görükle’ye doğru yol alıyorum.

Korktuğum başıma gelmedi ve Yakın Çevre Yolu’nda Balıklı  Kavşağı’ndaki kısa süreli  sıkışma dışında gideceğim yere kesintisiz ulaştım.

Yaklaşık 45 km’lik yolu yarım saat bile sürmeden katettim.

Tabii ilerleyen dakikalarda trafiğin sıkıştığını duydum ancak geçen aylarda özellikle cumartesi günleri trafik sıkışıklığı öğle vaktinde başlıyordu.

Yani trafikte kısmi bir rahatlama olduğunu bizzat test ediyoruz her gün.

Test ediyoruz ama gözlemimiz subjektif olabilir.

O halde acaba Bursa trafiği geçmiş aylara göre gerçekten biraz da olsa rahatladı mı?

Bunu, Bursa’da ulaşımın en yetkili 2. ismi, BURULAŞ Genel Müdürü Kürşat Çapar’a sordum televizyon programımda.

Çapar, göreve başladığı dönemde bir toplu taşıma aracının 75 dakikada katettiği mesafeyi bugün 45 dakikada tamamladığını söyledi.

Bir diğer ifadeyle 50 dakikada gidilen bir yere artık 30 dakikada varılabiliyor.

Çapar’a, “Yani trafiği yüzde 40 rahatlattınız mı?” diye sordum.

“Trafikteki rötar süresini yaklaşık yüzde 40 düşürdük” yanıtını verdi.

Peki bu nasıl oldu?

3 maddede yapılanları anlattı Çapar:

-11 kavşakta küçük dokunuşlar.

-Ana arterlerde şerit genişletmeleri.

-Trafik polislerinin denetimlerini artırmaları ve yanlış parklanmalara izin vermemeleri.

Bu kadar kolay…

BURULAŞ Genel Müdürü Kürşat Çapar

 

 3 ay trafik aramış

 

BURULAŞ Genel Müdürü Kürşat Çapar, Bursa’ya İstanbul’dan  geldi.

Ancak kısa zamanda kente uyum sağladı.

Çapar bunu, ilk geldiği günlerde gece saat 3’lere varan mesaisine borçlu olduğunu söylüyor.

Son zamanlarda trafik artınca Bursa, İstanbul ile kıyaslanır oldu.

Çapar da göreve geldiği ilk günlerde, sürekli trafik sıkışıklığı şikayetiyle karşı karşıya kalmış.

Ancak Çapar, ilk 3 ay Bursa’da trafiğin nerede olduğunu aramış.

Çünkü geldiği yer olan İstanbul’da trafik sıkışıklığının tillahı var.

Tabii gün geçtikçe Bursa’ya alıştığı için sorunu da kabul etmiş Çapar.

İnsan psikolojisi işte…

 

Bozbey neden CHP logosunu kullanmıyor?

 

-İttifakın ruhuna uygun hareket etmek için.

-‘İktidarın uygulamalarını yanlı buluyorum ama CHP’ye de oy vermem‘ diyen muhafazakar seçmene mesaj vermek için.

-Belediye başkanlığının partiler üstü bir görev olduğunu hatırlatıp, apolitik seçmene göz kırpmak için.

-Hepsi.

Bozbey, propaganda sürecinde CHP logosunu kullanmıyor.

 

DSP umut kapısı oldu

 

“Gel ne olursan gel” sözünün Mevlana’ya ait olduğu söylenir.

Ancak kimi tarihçiler bu sözlerin Mevlana’yla ilgisi olmadığını savunur.

Mevlana’ya mı aittir, yoksa başkasına mı tartışmalı ama şu aralar DSP’lilerin yaklaşımını tarif etmek için daha iyi bir söz olamaz:

Gel ne olursan gel.

İster CHP’li, ister HDP’li veya AK Partili, MHP’li…

Partisinden aday yapılmayan belediye başkanı veya popüler belediye başkan adayları soluğu DSP’de almaya başladı.

DSP de, aday gösterilmeyenler için umut kapısı oldu adeta. 

Tüm bunların üzerine ÖDP Genel  Başkanı Alper Taş‘ın CHP’den  Beyoğlu adaylığı tüy dikti.

Cumhur İttifakı’nda da benzer şeyler yaşanıyor.

Yani bu kez siyasi partiler, seçim stratejilerini ‘rakip partilerin kazanmaması’ ve ‘biz kazanalım da adayımız kim olursa olsun” anlayışı üzerine inşa ediyorlar.

 

Bu seçimde de

 

Bu seçimde de benimle anket yapılmadı.

Bu seçimde de seçimi kazanmanın zor olduğunu söyleyen aday görmedim.

Bu seçimde de iktidarın 2 numaralı ismini ziyaret eden Doğu Perinçek sansasyon yaratmaya çalıştı.

Bu seçimde de Saadet Partililer her yerde aday çıkardılar.

Bu seçimde de AK Partililer ve MHP’liler, CHP’yi HDP ile işbirliği yapmakla suçladı.

Bu seçimde de YSK muhalefetin hedefinde.

 

Çevre katilleri

 

Dünyanın en iyi çalışan temizlik işleri birimini getirin, vatandaş çevreye duyarlı değilse nafile.

Geçenlerde gördüm ve fotoğrafladım.

Burası kentin göbeği…

Merinos’un yakınında Çarşamba’daki park.

Çevre düşmanı bir kişi yediği çekirdeğin kabuklarını çöp yerine oturduğu bankın önüne atmış.

Yazık…

 

Çekirdek kabuklarını yere atan bir kişinin yarattığı kirlilik