Özdal, yazısında şu örnekleri verdi:
Mecbur kalmadıkça zincir marketlerde alışveriş yapmam, evimin karşısındaki büfeden ihtiyaçlarımı gideririm.
Uzun zamandır Tadım’ın 40 gramlık kabak çekirdeğinin bağımlısıyım.
Eldivenden, merdivene her şeye zam gelirken, Tadım’ın kuruyemişlerine tek kuruş zam gelmedi.
Bu durum dikkatimi çektiği için büfe sahibine neden zam gelmediğini sordum.
“Ağabey zam mı gelsin istiyorsunuz?” dedi büfeci.
Hayır, öyle bir isteğim yok ama merak da etmiyor değildim, her şey en az yüzde 50 zamlanırken aylardır Tadım kuruyemişlerine zam gelmemesinin nedenini.
Büfeci, Tadım’ın elinde yüksek miktarda stok olduğu için ürünlerine zam yapmadığını, stok eridikten sonra fiyat artışına gideceklerini söyledi.
Tadım, bu zam furyasında fiyat artışına gitseydi, kimsenin dikkatini çekmeyecekti.
Aksine zam yapmadığı için ben de dahil insanların dikkatini çekiyor.
Ancak fırsatçılık yapıp, daha fazla kar etmek yerine, zam yapmayıp, insanların gönüllerine girmeyi tercih etmişler.
Tadım sahiplerinin dürüstlüğü, piyasadaki tüm fırsatçılara örnek olsun.
***
Bir örnek uygulama da Kestel Belediyesi’nden…
Kestel Belediyesi, 1 liradan satılan 400 gram ekmeğe hammade fiyatları artmasına rağmen zam yapmıyor.
Yani Türkiye’nin en ucuz ekmeğini satıyorlar.
Tabii ilçedeki fırıncıları mağdur etmemek için 1 liralık ekmeği sınırlı sayıda üretiyorlar.
Sosyal belediyecilik tam da böyle bir şey.
Vatandaşı, kapitalizmin vicdanına mahkum etmemek…
Olay Gazetesi Yazarı Mustafa Özdal’ın yazısının tamamı için tıklayın…