Yılmaz, yazısında şu ifadeleri kullandı:
Gerçi… Bu boyutta değildi, ama 1999’da Bursa’yı da sallayan, hatta yıkıma yol açan Körfez Depremi sonrası da kamuoyunun gündemiydi.
Şimdi de…
Kahramanmaraş merkezli depremlerde yer kırığı olarak ortaya çıkan fay hatlarını korkuyla izliyoruz. Bilim insanlarının tartışma ve önerileri de faylar üzerine yoğunlaştı.
Öyle olunca da, insanların psikolojileri etkilendi, korkuları arttı.
Nitekim…
Bursa’daki belediyelere, her gün en çok “evinin altından fay geçip geçmediğini” merak edenlerin başvuruları geliyor.
Bu ortamda…
Benzer tartışmanın yoğunlaştığı bir süreçte, rahmetli Semih Pala ile fay hatlarını konuştuğumuz 11 Mart 2013 tarihli yazımızı anımsadık.
Bugün yaşanan psikolojiyi de ilgilendirdiği için, bazı bölümleri aktarmakta yarar görüyoruz.
Nitekim…
Dönemin Bursa Kent Konseyi Başkanı olarak rahmetli Semih Pala, fay hatlarının nereden geçtiği kaygısına şöyle yaklaşmış:
Fay hattı, Atatürk Caddesi gibi belirgin bir hat değil ki. Ölçümün artı-eksileriyle birlikte örneğin Tophane’den Garaj’a kadar bir alanı içerebilir. Ama sanki bir çizgi gibi algılanıyor.
Ardından…
Kenti çok iyi tanıyan ve öneri üreten İnşaat Mühendisi olarak şunu vurgulamış:
Fay hatları yerin 15-20 kilometre kadar altında olan kırıklar. Yüzeye nereden çıkacakları hiç belli olmaz. Üstelik hep aynı yerden de çıkmazlar. Bursa’da bilinen en önemli yüzeye çıkmış kırık Tophane yamaçlarıdır.
Ekran başında haftalardır depremi ve fayların etkilerini izleyenlerin psikolojilerinin bozulması ve kaygı yaşamaları son derece doğal.
Zaten…
Bursa gibi önemli bir deprem kentinde daha da dikkatli olmak gerekiyor. Yapılması gerekeni yine 11 Mart 2013 tarihli yazıda rahmetli Pala söylemiş:
Depremden korunmanın iki yolu var. Birincisi zemini bileceksin, ikincisi binayı zemine göre yapacaksın.
Değişen bir şey yok, depremin yıkımından korunmanın yolu aynı.
Olay Gazetesi Yazarı Ahmet Emin Yılmaz’ın yazısının tamamı için tıklayın…