Bursa’daki bu kararda olan ürünlere oldu! Köylüler dertli mi dertli…

Olay Gazetesi Yazarı İhsan Aydın, Dudaklı Mahallesi’nden Hasan Esen ve geçmişte Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin başkanlığını yapan Raşit Başak’ın Gölbaşı’na yaşanan olayla ilgili sözlerini köşesinde paylaştı.

Bursa’daki bu kararda olan ürünlere oldu! Köylüler dertli mi dertli…

Aydın, yazısında şu ifadeleri kullandı:

Devlet büyük bir insanlık düşmanıyla, enflasyonla mücadele ediyor. Enflasyon canavarı ülkenin kaynaklarını yiyip tüketiyor. Paramız her geçen gün pul olup, eriyor. Gıda enflasyonu almış başını gitmiş. Üç harfliler ise raftaki etiketleri değiştirmekte çok mahirler. Ekonomi yönetimi enflasyonu düşürebilmek için çabalıyor.

Devlet bu illetle mücadele ederken, Bursa’da, Kestel ilçemize bağlı Dudaklı Mahallesi’nde üreticinin yaşadıkları ise çok düşündürücü.

Dün Dudaklı Mahallesi’nde Hasan Esen ve buranın geçmişte Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin başkanlığını da yapan Raşit Başak ziyaretimize geldiler.

Dertli mi dertliler.

Üreticilerin, Gölbaşı Göleti’nin koruma havzasına diktikleri marul, ıspanak, fasülye, maydanoz ve dereotu gibi ürünler Jandarma gözetiminde iş makinaları ile DSİ ekipleri tarafından tahrip edilmiş.

DSİ, Gölbaşı göletinin rezervuar alanlarını, sonbaharda su kotunun düştüğü dönemlerde kooperatif üyelerince ekilip dikilmesi için 2009’da kiralamış. Kimi köylüler de burada o tarihten bu yana üretim yapıyorlar. Ancak, tahsisi tek taraflı feshetme yetkisi olan DSİ, 5 Mayıs’a kadar üreticilere süre tanıyıp, ürününü almayanların arazilerine iş makinalarını sokmuş.

Dudaklılı çiftçilerden Esen ve Başak çok üzgündüler.

Kestel Kaymakamı’nın, kendilerini, ‘yasadışı üretim’ yapmakla suçlamasına çok içerlemişler.

“Biz terörist değiliz. Marul, maydanoz, dere otu, ıspanak yasadışı ürün değildir, bilakis, halkın yediği üründür. Biz uyuşturucu ekmiyoruz” dediler.

Kaymakam Bey’in, bundan devlete ait alanlarda izinsiz üretimi kastettiğini düşünüyoruz ama üreticilerimiz yine de buna çok alınmışlar.

Dudaklı sakinlerinden Esen ve Başak, “Cumhurbaşkanımız boş arazilerini ekilmesini teşvik ediyor. Anayasa’nın 44. maddesinde, devlet, su kenarlarındaki arazileri üretim için çiftçilikle uğraşanlara verir diyor. Buraları biz işgal etmedik, ekip dikmemiz için verildi ama şimdi geri alınıyor. Aşağıdaki köyler şikayet etmişler. Kullandığımız arazilerden çıkartıyorlar. Bizim gölet ile alakamız yok. Su da buraya kadar asla şişmiyor. Aynı bölgedeki başka bir çiftlik için ise mahkeme kararına rağmen işlem yapılmıyor. Burayı kimin ya da kimlerin koruduğunu biz de merak ediyoruz” diyorlar.

Bunlar üreticilerin iddiası.

Devlet, elbette gölet havzalarını ve kendi mülklerini koruyup kollayacak ama, onun temsilcileri vatandaşının yetişmiş ürününü almasına bile müsaade etmeyecek kadar da acımasız olmamalı.

Devletin jandarmasının bile ürünlerin tahrip edilmesine gözyaşı döktüğü bir ortamda, bunların toplanmasına müsade edilmeyerek iş makinalarının ekili alanlara sürülmesini doğru bulmayanlardanız.

Bari, çiftçinin alın teri ve emeğiyle, masraf ederek yetiştirdiği ürünlerini sezonda toplamalarına müsaade etseydiniz Kaymakam Bey.

Elinizde bugün yarın, gölün dolup taşacağına, afet meydana geleceğine dair meteorolojik bir veri mi vardı?

Sonra, hepimiz pazarda bir adet marul niye 30-40 lira diye ağlarız.

Olay Gazetesi Yazarı İhsan Aydın’ın yazısının tamamı için tıklayın…

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X