BUÜ Veteriner Fakültesi Gıda Hijyen ve Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Tayar, Tarım ve Orman Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürlüğü verilerine göre Türkiye’de, 14 milyon sığır, 32 milyon koyun varlığının olduğunu belirtti. Prof. Dr. Tayar, 4 günlük Kurban Bayramı’nda ise ülke genelinde, 1 milyona yakın büyükbaş ile 2 milyon 500 bin küçükbaşın kurban edileceğini söyledi.
‘KURBANLIKLAR HAYVAN PAZARLARINDAN TEMİN EDİLİRSE RİSK ORTADAN KALKAR’
Prof. Dr. Tayar, yaklaşan bayram öncesi, kurbanlık alımı, kesimi ve sonrasındaki süreç hakkında da bilgi verdi. Kurbanlıkların alınırken, veteriner kontrolünden geçirilip küpesine dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Tayar, hayvanların profesyonel kişilere, veteriner kontrolünde kestirilmesini önererek, “Yılda bir kere de olsa her eve kırmızı et girmesi, insan sağlığı açısından çok önemli. Kurban Bayramı’nın ilk aşaması, kurbanlık hayvanın temin edilmesidir. Bu üreticiden ve hayvan pazarlarından gerçekleşiyordu. Zaten artık hayvan pazarları ve üreticide bu sistem kuruldu. Pazara gelen hayvanların kesim öncesi muayeneleri yapılıyor. Artık, hayvan kesildiği zaman, herhangi bir sağlık riski taşımadığını anlayabiliyoruz. Pazarlardan alınacak hayvanlarda güvence var. Hayvanların kulak küpeleri üzerinden, doğum yeri ve hastalıkları gibi geçirdiği aşamaları öğrenme şansımız var. Kurbanlık hayvan, son dönemde internet üzerinde sadece kredi kartı numarası girerek de satın alınabiliyor. Tüketici, kurban temin ederken hayvan pazarlarından temin ederse, olası riskler tamamen ortadan kalkar. Hayvan herhangi sağlık riski taşımaz ve gebelik gibi kesime uygun olmama durumuyla karşılaşmayız” ifadelerini kullandı.
‘HAYVAN KESİM YERLERİNİN İYİ PLANLANMASI GEREKİYOR’
Kurbanlık hayvanın temin edilmesinden sonra, ikinci aşama olan kurbanlık kesim sürecinde yapılan yanlışları ve olması gereken işleyişi de anlatan Prof. Dr. Tayar, şunları söyledi:
“Kesilecek hayvanın kesim öncesi aç bırakılması, kesim kalitesi açısından önem taşıyor. Kurban edilecek hayvan, kesimden 12 saat önce yem verilme işleminin durdurulması gerekiyor. Kurban kesimleri, profesyonel kişiler tarafından yapılmalıdır. Marketten bıçak alan herkes, kasap olmaz. Arzu etmeyiz, ancak bayram sabahı bu tarz insanlar hastaneye taşınıyor olacaklar. Kurban kesen insanın bu konuda ehil olması önemlidir. Kurban kesim yerlerinin organize edilmesi çok önemli. Ülkemizde her yıl olduğu gibi 850 bin ile 1 milyon arası büyükbaş, 2-2,5 milyon arası da küçükbaş hayvan kesilir. Türkiye’de 4 günde kesilecek hayvanlara baktığımız zaman, 100’den fazla ülkenin mevcut hayvan varlığını 4 günde keseceğiz. Örneğin, Yunanistan’ın bütün sığır varlığını 4 günde kesmiş oluyoruz. Bu yüzden hayvan kesim yerlerinin iyi bir şekilde planlanmış olması gerekiyor. Hijyenik kesim yapacak, atıkların uzaklaştırılabileceği bir formatta tanımlanması gerekiyor.”
‘KURBANLIKLARIN İÇ ORGANLARI VE ATIKLARI GÖMÜLMELİ’
Uygun koşullarda kurbanlık hayvanın kesilmesinden sonra iç organ ve atıkların nasıl imha edileceğini de açıklayan Prof. Dr. Tayar, “Hayvanlardan insanlara geçen zoonoz hastalıkları diye bir problemimiz var. Özellikle son yıllarda ülkemizde arttığı görülen, ‘ekinokok’ adı verilen zoonoz parazitler var. İnsanlara bulaşır ve köpekler buna ara konakçılık yapar. Köpeğin bağırsağındaki parazit, bir şekilde ortama bulaşır ve insanlarda kistler oluşturur. Bunlar organlara göre akciğer, karaciğer ve beyin dokusuna yerleşerek, yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiler. O yüzden kurban kestikten sonra bu hastalıklı organların asla açıkta bırakılmaması ve başıboş köpeklere yedirilmemesi gerekiyor. İnsanların yemesine uygun olmayan yerlerin, derin çukurlara gömülmesi ve yakılması en doğru yöntemdir. Bu konuda kurban sahipleri ve belediyeye ciddi sorumluluklar düşüyor” dedi.
‘POŞETTE DURAN ETLERLE, EL BOMBASINI EVE GETİRİYORUZ’
Kurban kesiminden sonra insan sağlığını etkileyen yanlışları da sıralayan Prof. Dr. Tayar, şöyle konuştu:
“Kurbanı kestikten sonra da yaptığımız en büyük yanlışlardan birisi, hayvan daha sıcakken bu karkas etleri poşet ve kovalara koyarak eve getirmektir. Bu, sıcakta üreyen bakteriler için iyi bir fırsattır. Poşette duran etlerle, el bombasını eve getiriyoruz demek oluyor. Kurban kesildikten sonra bu etleri 1 gece serin bir yerde bekletmek gerekir. Kesilen hayvanın eti hemen parçalanmamalıdır. Hayvanın gövdeleri serin bir yerde asılarak, insan tüketimine hazır hale gelmelidir. Etler parçalandıktan sonra, hepimizi mutlu eden kısım olan dağıtım aşaması başlıyor. Her eve kırmızı et girecek ve bu durum et fiyatlarını düşürerek, gıda enflasyonunun aşağı inmesini sağlayacaktır. Yılda 1 defa et giren evler var ve o evler protein, D vitamini ve demirle tanışacak. Büyümek için gerekli olan protein ve mineraller eve girecek. Tüm bu aşamaların sonunda, sağlıklı bir hayvan temin ettik, sağlıklı koşullarda kestik, sağlıklı koşullarda soğuttuk ve parçaladık. Hem ibadetimizi yerine getirmiş olduk hem de paylaşımın güzelliğini yaşamış olduk. Biz kurbanı, et bayramı olarak algılarsak, manevi havadan uzaklaşmış oluruz. Kurbanda sağlığımızı kesmeyelim ve Kurban Bayramı’nı bir et bayramına dönüştürmeyelim.”