Yılmaz, yazısında şu ifadeleri kullandı:
İkisi de… Depremler oluştuktan çok sonra izlerini araştıran ve paleosismolog olarak tanımlanan bilim adamları.
Biri…
Açıklama ve paylaşımlarını dikkatle izlediğimiz, depremler ve etkileri üzerine yaklaşımları farklı ve görüşleri gerçekleşen Dr. Ramazan Demirtaş.
Ölmeseydi…
İznik’e gelmesi beklenen Papa’nın ziyaret planında olan su altındaki bazilikayı şöyle tanımlıyor:
“İznik Gölü kıyısının 20 metre açığında, deprem üretme potansiyeli çok yüksek sismik boşluk olan İznik-Mekece segmentinde 960 yıl önce, 1065 depreminde gölün 2 metre derinliğine gömülmüş anıtsal yapı kalıntısı.”
Diğeri…
Deprem araştırmalarıyla bilinen Eskişehir’deki Osmangazi Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Volkan Karabacak.
O da…
- yaşını kutlayan Jeoloji Bülteni için kaleme aldığı “Bursa İli Yerleşim Alanlarının Deprem Tehlikesi” başlıklı yazıda tespitlerini paylaşıyor.
Araştırmasının…
Bursa ve çevresinde diri fay incelemeleriyle ortaya çıkan analizi konu aldığını söyleyen Volkan Hoca kritik noktaya işaret ediyor:
“Ulubat Fayı’nın doğu segmentine yönelik paleosismolojik analizler, yaklaşık 1855 yıldır sismik olarak suskun dönem geçirdiğini ortaya koydu.”
Kaygısı şu:
“Bu durum, Bursa İli Nilüfer bölgesinde gelecekte meydana gelebilecek büyük bir depremin potansiyeline işaret ediyor.”
Ardından…
Bursa Fayı’nın son 12 bin yılda en az 6 yüzey kırığı ürettiğini, bu depremlerin yaklaşık 2000 yıllık periyotlarla tekrarlandığını vurguluyor.
İkinci kritik nokta şu:
“İnegöl Fayı’nda yürütülen hendek çalışmaları, son 12 bin yılda en az 5 yüzey kırığı meydana geldiğini ve son büyük depremin yaklaşık 2500 yıldan öncesinde gerçekleştiğini gösteriyor.”
Şunu da ekliyor:
“Veriler, Bursa ve İnegöl faylarının eş zamanlı ya da kısa aralıklarla kırılarak birbirini tetikleme potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor.”
Olay Gazetesi Yazarı Ahmet Emin Yılmaz’ın yazısının tamamı için tıklayın…