Taha TÜTÜNCÜ / Barış AYTAÇ

Mudanya’nın Trilye Mahallesi’nde sahil şeridinde yıllardır hizmet veren çay bahçeleri teker teker yıkıldı. Yıkımlarla birlikte birçok esnaf işsiz kalırken, “kaçak” gerekçesiyle ruhsatlı ve projeli işletmelerin bile ortadan kaldırılması bölgedeki turisti kaçırdı.

Dolgu alanındaki restoran ve kafeler yetkideki belirsizlik sebebiyle Büyükşehir Belediyesi tarafından mühürlenmişti. Yapılan toplantılarda çözüme varılamayınca 20 Haziran’da yıkıma başlandı. Yıkılan Gamze Kafe’nin işletmecisi Kübra Emin yaşadıklarını anlattı.

“RUHSATI VEREN BELEDİYEYDİ İPTAL EDEN DE”

Yaklaşık 45 yıldır faaliyet gösteren ve son yıllarda Kübra Emin tarafından işletilen Gamze Kafe, belediye tarafından “kaçak yapı” olduğu gerekçesiyle yıkıldı. Oysa kafenin projeli, ruhsatlı ve izinli olduğunu söyleyen Emin, “Tüm evraklarımız tamdı. Planlı ve izinli bir işletmeydik. Ama bir sabah yıkımla karşılaştık. Ruhsatı veren de belediyeydi, iptal eden de” sözleriyle yaşadığı şaşkınlığı ifade etti.

“TEK GEÇİM KAYNAĞIM ELİMDEN ALINDI”

Yıkım öncesinde kendilerine herhangi bir alternatif sunulmadığını belirten Kübra Emin, “Bize ne süre verildi ne de yeni bir yer gösterildi. Şu an işsizim, tek geçim kaynağım elimden alındı. Yargıya başvurduk ama henüz sonuç yok. Hukuk ve siyaset arasında kaldığımızı hissediyoruz” dedi.

“ZARAR GÖRENLERİN YANINDA OLUNMASINI İSTİYORUZ”

Yıkımların yalnızca Gamze Kafe ile sınırlı kalmadığını vurgulayan Emin, Trilye sahilindeki birçok çay bahçesinin aynı kaderi paylaştığını ifade ederek, “Bizden sonra diğer esnaf arkadaşlarımız da aynı şekilde mağdur olacak gibi görünüyor. Bu plansız ve muğlak uygulamanın bir an önce son bulmasını, en azından zarar gören vatandaşların yanında olunmasını istiyoruz” çağrısında bulundu.

“BİZ DEVLETE KARŞI GELMİYORUZ”

Kübra Emin, yaşananların sadece kişisel bir sorun değil, toplumsal bir mağduriyet olduğunu ifade ederek yetkililere seslendi: “Biz devlete karşı gelmiyoruz. Tek derdimiz hakkımızın korunması. Canımız yandı ama kalanların canı yanmasın. Esnafa sahip çıkılsın, yıkım değil çözüm önceliklendirilsin.”