Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (BUSİAD) Gıda ve Tarım Uzmanlık Grubu, tarım sektörüne pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini belirten raporunda, genç girişimcilerin tarıma daha fazla yönlendirilmesi için bu alanda eğitim almış gençlere, avantajlı tarımsal kredi imkânı sağlanması ve diplomaları teminat olarak kabul edilerek tarımsal üretimde kullanılabilecek tarım arazilerinin çok düşük bedelle veya bedelsiz olarak tahsis edilmesini önerdi.
“Tarım yoksa hayat yok” başlıklı BUSİAD Gıda ve Tarım Uzmanlık Grubu değerlendirmesi, sektörün durum değerlendirmesini yaptıktan sonra, tarımda ortak akılla oluşturulacak bir devlet politikasının olması, genç girişimcileri tarıma kazandıracak çalışmaların yapılması, sürdürülebilirlik, akılcı ve özendirici teşvik politikaları üzerine odaklanıyor.
Değerlendirmede, “Gıda güvenliği ve güvenirliği açısından kendi kendine yeterli bir ülke olabilmek için tarımın sorunları çözümlenmeli, tarımda sürdürülebilirlik için tarım eğitimi almış gençlerin tarımsal üretimde istihdamı özendirilmeli ve teşvik edilmelidir” denildi.
Tarım sektörüne pozitif ayrımcılığı sadece sektör açısından değil toplumsal açıdan da ‘olmazsa olmaz’ kabul eden değerlendirmede, Bursa özelinde tarımsal çeşitliliği ve karlılığı artırmak amacıyla Bursa Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, Üniversiteler, Bursa Ticaret Borsası, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Gıda Mühendisleri Odası Ziraat Mühendisleri Odası, Ziraat Odası, Kooperatifler, tarımsal üretimle ilgili özel sektör kuruluşları ve yerel yönetimlere de işbirliği çağrısı da yapılıyor.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sebep olduğu enerji maliyetindeki artış ve enflasyon nedeniyle tarımsal üretim ve gıdanın her ortamda en önemli sohbet konusu haline geldiğine işaret edilen değerlendirmede, Türkiye’nin, verimli topraklarıyla hem kendisini, hem de başkalarını besleme potansiyeline sahip olduğuna da vurgu yapılıyor.
TARIM VE GIDA POLİTİKALARI ORTAK AKILLA DÖNÜŞMELİ
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın gerekli düzenlemeleri ve teşvikleri yaparak tarımı tercih edilir hale getirmesi ve değerler sistemimizin tarımla uğraşmayı özendirecek bir hale yeniden kavuşturulması gerektiğine dikkat çekilen söz konusu değerlendirmenin, Üretimi ve Verimi Teşvik, Çiftçiliğe İtibar ve Gençlere Ufuk, Kooperatif ve Sermaye, Teknoloji ve İhracat ile Hukuksal Altyapı ve Veri, başlıklarında sunulan önerilerde, özetle şu ifadeler yer aldı:
“- Gıda güvenliği ve güvenirliği açısından kendi kendine yeterli bir ülke olabilmek için tarımın sorunları çözümlenmeli, tarımda sürdürülebilirlik için tarım eğitimi almış gençlerin tarımsal üretimde istihdamı özendirilmeli ve teşvik edilmelidir.
– Tarım ve gıda politikalarının günümüz koşullarına uygun dönüşümünün tüm paydaşlar tarafından ortak akılla yapılarak, tüm kesimler tarafından bilinir ve uygulanabilir yapıya ulaştırılmalıdır.
– Genç girişimcilerin tarım alanına daha fazla yönlendirilmesi için tarım konusunda eğitim almış gençlere, faizsiz ve geri ödemesi uzun vadeye yayılan tarımsal kredi imkânı sağlanmalı, diplomaları teminat olarak kabul edilerek tarımsal üretimde kullanılabilecek tarım arazileri, uygun ve uygulanabilir projeler çerçevesinde çok düşük bedelle veya bedelsiz olarak tahsis edilmeli, en önemlisi de tarımsal üretimden kazandıkları para ile mutlu olabilecekleri bir ulusal tarım politikası uygulanmalıdır.
– Tarımsal üretimi ve çiftçiliği cazip ve sürdürülebilir hale getirmek için yeterli teşvik politikası sağlanmalıdır. Tarımsal üretimde teşvikler, araziye veya hayvan sayısına göre değil, üretim miktar ve kalitesini artırmaya yönelik olmalıdır. Teşvikler hasat yılından önce açıklanmalı ve bazı teşvikler mümkünse önce verilmelidir.
– Tarımda sürdürülebilirlik için gençlerin bu alanda istihdamı önemlidir. Bu amaçla, kırsalda uygulamalı tarım okulları açılmalı, kentlerdeki okullarda öğrencileri bilinçlendirmek için tarımsal uygulamalar yapılmalıdır.
– Üretimden kullanıcıya kadar uzanan süreçte, kooperatifçilik yapılanması ülke çapında oluşturulmalı ve desteklenmelidir. İş insanlarımızın tarıma olan ilgileri artırılmalıdır.
– Sektörde üretimin ihtiyaç duyduğu Ar-Ge ve yenilik kapasitesi artırılmalı ve yeni teknolojilerin geliştirilmesine imkan sağlanmalıdır. Toplam ihracattaki işlenmiş gıda ürünlerinin ihracat içinde payı ve çeşitliliği artırılmalı ve yeni pazarlara girilmelidir.
– Tarım ve Gıda politikalarının günümüz koşullarına uygun dönüşümünün tüm paydaşlar tarafından ortak akılla yapılarak, tüm kesimler tarafından bilinir ve uygulanabilir yapıya ulaştırılmalıdır.
– Ülkede tarımsal üretim sektörünün paydaşlarının katılımı ile kısa, orta ve uzun vade tarımsal hedeflerin belirlendiği bir tarım politikası oluşturulmalı, ülkenin tarım politikası hükümetlerden çok devlet politikası olarak benimsenmeli ve kararlılıkla uygulanmalıdır.
– Bursa’nın tarımsal envanteri çıkarılmalı ve üretim potansiyeli sağlanmalıdır.
– Toprak koruma ve arazi kullanımı kanunu eksiksiz işletilmelidir.”
ORGANİK TARIM ÜRETİMİ YÜZDE 25’E ÇIKMALI
Bursa’nın sanayi şehri olmasının yanı sıra turizm ve tarım kenti olarak da varlığını sürdürmesi için BUSİAD’ın sektörlere yönelik başlattığı kapsamlı çalışmalardan ilki olan “Tarım yoksa hayat yok” başlıklı Rapor’da, Türkiye’nin, 2030 AB Yeşil Mutabakatı ve 2053 “karbon nötr” hedefi doğrultusunda tarımda sürdürülebilirliği sağlayabilmesi için ülkede organik tarım uygulamalarının desteklenmesi ve organik üretimin artırılması gerektiğinin de altı çizildi. Türkiye’nin yüzde 2 olan organik tarım üretiminin yüzde 25’lere çıkarılması için ülkemizde de en fazla mera alanına sahip olan Doğu Anadolu Bölgesi meraları organik tarım alanı olarak ilan edilmeli denildi.
Değerlendirmede, BUSİAD olarak Gıda ve Tarım Uzmanlık Grubunun sorunlar ve çözüm önerilerini gerekli platformlarda dile getirmeye devam edeceği, Bursa’da konunun muhatabı paydaşlarla ilişkilerin artırılacağı ve yaz aylarında kapsamlı bir rapor hazırlanacağı da dile getirildi. Değerlendirme, “Bursa, sanayinin yanı sıra turizm ve tarım kenti olarak da varlığını sürdürmelidir” ifadeleriyle sona erdi.