Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “fethi kabir” kararı doğrultusunda, İstanbul Adli Tıp Kurumu ekibi, savcı ve olay yeri inceleme uzmanları, sabah saatlerinde Garipoğlu’nun Karacaahmet Mezarlığı’ndaki mezarına geldi.
Mezarlıkta Münevver Karabulut’un ailesinin avukatı Rezan Epözdemir ve Garipoğlu ailesinin avukatı Orhan Şahin hazır bulundu. Karabulut ve Garipoğlu ailesi ise mezarlığa gelmedi.
Polis ekipleri, mezar çevresini bariyerlerle çevirdi ve yoğun güvenlik önlemi aldı. Mezarın bulunduğu ada girişinde iki ayrı kontrol noktası kurulurken, girişlerde kimlik kontrolü yapıldı.
Belediye görevlilerinin Garipoğlu’nun mezarını kazdığı sırada polis ekipleri mezarın başında bulunanlara görüntü alınmaması için uyarıda bulundu.
Mezarın kazılmasının ardından Garipoğlu’nun çıkarılan cesedi tabuta yerleştirildi. Ayrıca, tüm bu işlemler görüntü ve fotoğraf çekilerek kayıt altına alındı.
Garipoğlu’nun mezardan alınan cenazesi, nakil aracına bindirilirken, görevliler tarafından yapılan işlemler için tutanak tutuldu. Cenaze incelenmek üzere nakil aracığıyla Adli Tıp Kurumu’na götürüldü.
Yaklaşık bir saat süren “fethi kabir” işlemlerinin tamamlanmasının ardından ekipler mezarlıktan ayrıldı.
Cem Garipoğlu’nu cesedi, daha sonra Adli Tıp Kurumu’na getirildi.
Adli Tıp Kurumu’nda Cem Garipoğlu’ndan alınacak örnekler, ailesinden alınacak örneklerle karşılaştırılarak rapor hazırlanacak. İncelemelerin ardından Garipoğlu’nun cenazesi, geri getirilerek mezara defnedilecek.
“Kemikler, kafatası var, kefen yok”
Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, “fethi kabir” işleminin tamamlanmasının ardından gazetecilere, Cem Garipoğlu’nun cesedi olduğu iddia edilen kemiklere ve kafatasına ulaşıldığını söyledi.
Mezarın iki parça halinde olduğunu aktaran Epözdemir, “Üst kısım boş, alt kısımda ceset bütünlük arz etmiyor. Kemikler, kafatası var, kefen yok. Steril bir bez yok. Dağınık bir şekilde toprak üstünde sadece kemikler ve kafatasını görebildik.” dedi.
Bir gazetecinin “Kefensiz bir şekilde mi defnedilmiş?” sorusu üzerine Epözdemir, “Onu bilemiyorum. O konuda bir şey söylemeyeyim. An itibarıyla tutanağa da geçti. Kefen ve bezin olmadığını hem adli tıp uzmanı 3 arkadaşımız yazdılar hem de biz tutanağa geçirdik. Başsavcılık da keza onu yazmış oldu.” şeklinde konuştu.
Garipoğlu ailesinin herhangi bir ferdinin teşhis için orada bulunmadığını aktaran Epözdemir, avukatları Orhan Şahin’in huzurunda bu işlemlerin yapıldığını, cesedin bütünlük arz etmediği için de kimlik teşhisinin yapılmasının olanaksız olduğunu söyledi.
Epözdemir, müvekkillerinin de psikolojik olarak yeni bir travma yaşamamak için gelmemeyi uygun bulduklarını dile getirdi.
“Garipoğlu ailesi ne kadar hızlı DNA örneklerini verirse rapor o kadar hızlı çıkacak”
Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesine götürülen parçaların tek tek inceleneceğini kaydeden Epözdemir, “Özellikle varsa dişler incelenecek. Fakat bizim orada da bir itirazımız oldu. Biz bu incelemenin adli tıp tekniği bakımından Garipoğlu ailesindeki erkek bireylerin Y-STR DNA’larıyla, güncel biyolojik verileriyle, DNA örneklemeleriyle yapılmasını istiyoruz. Onu özellikle talep ettik.” dedi.
Epözdemir, geçmiş yıllarda yapılan DNA incelemeleri ve oradaki biyolojik verilerle bunun yapılmasını sakıncalı bulduklarını kaydederek, “Gerçekten amacımız adaletin tecellisi, maddi gerçeğin ortaya çıkmasıysa yeniden bu DNA örneklerinin aileden alınması gerektiğini düşünüyoruz.” diye konuştu.
Kimliklendirme yapılabilmesi ve raporun tanzim edilebilmesi için Garipoğlu ailesinin bireylerinin DNA örneklerinin bekleneceğini kaydeden Epözdemir, “Daha sonra kimliklendirme işlemi yapılacak. Kimya ihtisas dairesi, biyoloji ihtisas dairesi, morg ihtisas dairesi raporlarını eş zamanlı tanzim edecek. Bu ceset tekrardan Garipoğlu ailesinin avukatına teslim edecek. Çünkü avukatı, ailenin gelip teslim alamayacağını söyledi.” ifadelerini kullandı.
Epözdemir, Garipoğlu ailesi Adli Tıp Kurumu’na ne kadar hızlı DNA örneklerini verirse raporun o kadar hızlı çıkacağını, 4-5 gün ya da bir hafta içerisinde raporun tanzim edileceğini düşündüğünü söyledi.
Olayın geçmişi
Bahçeşehir’de bir villada öldürülen Münevver Karabulut’un parçalanmış cesedi, 3 Mart 2009’da Etiler’de bir çöp konteynerinde bulunmuştu.
Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 18 Kasım 2011’de Münevver Karabulut’u öldürdüğü gerekçesiyle Cem Garipoğlu’nu 24 yıl hapis cezasına çarptırmıştı. Garipoğlu, 10 Ekim 2014’te kaldığı Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde intihar etmişti.
Yapılan otopsinin ardından Garipoğlu toprağa verilirken, aileden alınan DNA örnekleri de bu kişiyle uyuşmuştu.
Daha sonra Karabulut’un babası Süreyya Karabulut, Garipoğlu’nun mezarının açılması için Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na talepte bulunmuştu.
Talebi kabul eden savcılık, “fethi kabir” işlemlerinin yapılması için Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına talimat yazısı göndermişti.