Erdoğan, Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC) tarafından Rockefeller Plaza’da düzenlenen akşam yemeğine eşi Emine Erdoğan ile katıldı.
Türk-Amerikan toplumunun mensuplarıyla beraber olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, “Aşkınız, sevdanız ve ahde vefanız için her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum.” ifadesini kullandı.
Erdoğan, Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesine 14 ve 28 Mayıs seçimlerindeki destekleri için teşekkür etti.
Türkiye Yüzyılı’nın inşasında bir dönüm noktasını teşkil eden seçimlerle milletin hem iradesine hem de geleceğine sahip çıktığını belirten Erdoğan, Amerika dahil yurt dışında yaşayan milyonlarca vatandaşın oy kullanarak sandıkları adeta bayram yerine çevirdiğini söyledi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
“Kimi zaman saatler süren yolculuklar yaparak, kimi zaman yağmurun, güneşin altında bekleyerek, kimi zaman bölücüler ve FETÖ’cülerin tacizlerine maruz kalarak, kimi zaman çeşitli ülkelerin engelleme girişimleriyle karşılaşarak, velhasıl iradelerine sahip çıkmak için pek çok fedakarlığı göğüsleyen tüm vatandaşlarıma şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum.
Oylarını almadığımız insanlarımıza da ulaşmaya, doğruları anlatmaya, onların da gönüllerini kazanmak için çalışmaya devam edeceğiz. Allah ömür, milletimiz de yetki verdikçe buralara her gelişimizde inşallah sizlerle muhabbetimizi sürdüreceğiz. Aramıza hiç kimsenin hiçbir çıkar hesabının girmesine müsaade etmeyeceğiz. Tıpkı bir duvarın tuğlaları misali birbirimize kenetleneceğiz.”
“Afet bölgesine ulaştırdığınız yardımlar, yaralarımızın sarılmasına katkıda bulundu”
Bu seneki toplantının, Türkiye’nin 6 Şubat’ta yaşadığı depremlerin acısının yüreklerde hissedildiği dönemde gerçekleştirildiğini dile getiren Erdoğan, büyüklüğü ve yol açtığı tahribat açısından “asrın felaketi” olarak nitelenen depremlerde, 50 binden fazla canın kaybedildiğini belirtti.
Erdoğan, Amerika’da ikamet eden bazı vatandaşların, yakınlarını bu depremde yitirdiğini söyleyerek, vefat edenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi.
Kelimelerin anlatmakta kifayetsiz kaldığı büyük bir afet yaşandığını, 11 ildeki 14 milyon insanın bu depremlerden doğrudan etkilendiğini ifade eden Erdoğan, depremin ilk anından itibaren devletin tüm imkanlarının afet bölgesi için seferber edilerek en kısa sürede yaraların sarıldığını söyledi.
Erdoğan, bugüne kadar 200 bin deprem konutunun inşa sürecinin bilfiil başladığını, gelecek aydan itibaren yapımı tamamlanan konutların hak sahiplerine peyderpey teslim edileceğini, amaçlarının ilk bir sene içerisinde 319 bin konutun inşasını bitirip depremzedeleri güvenli yuvalarına kavuşturmak olduğunu vurguladı.
Toplamda 650 bin konutun inşa edileceğini bildiren Erdoğan, altyapısı, üstyapısı, tarihi ve kültürel yapılarıyla depremzede şehirleri eskisinden daha güvenli şekilde ayağa kaldıracaklarını belirterek, “Dost kara günde belli olur.” sözündeki hikmetin bu süreçte bir kez daha görüldüğünü kaydetti.
Dünyanın hemen her ülkesinden insanların Türkiye için harekete geçtiğini, maddi ve manevi destekleriyle milletin yanında olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Aramızda binlerce kilometre olsa da Amerika’da kalpleri Türkiye için çarpan kardeşlerimizin desteğini yanımızda hissettik. Afet bölgesine ulaştırdığınız yardımlar, yaralarımızın sarılmasına katkıda bulundu. Bunun için de sizlere ayrıca teşekkür ediyorum. Amerikalı Müslüman kardeşlerimizin ve diğer inanç topluluklarının milletimizle sergilediği dayanışmayı şükranla karşılıyoruz. Amerikan Müslüman toplumuna da ayrıca teşekkürlerimi iletiyorum.” dedi.
“Sizin olmadığınız her yerde muhakkak bir başkası vardır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sizler burada bir yandan kimliğinizi muhafaza ederken diğer taraftan zengin kültürümüzü Amerikan halkına en iyi şekilde tanıtarak Türkiye ve Amerika arasında beşeri köprüler kuruyorsunuz. Bu köprülere yenilerini eklememiz, var olanları daha da güçlendirmemiz gerekiyor. İstiklal şairimiz Mehmet Akif ne diyor? ‘Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.’ Siyasette de sivil toplumda da sosyal hayatta da zafere giden yol birlikten, beraberlikten, vahdetten geçer. Sizler de sahip olduğumuz değerler etrafından birleşirseniz, üstesinden gelemeyeceğiniz engel yoktur.
Türk-Amerikan ilişkilerini zehirlemek için hareket eden bazı çıkar grupları var. Hakikatleri anlatarak, iyi örnek olarak, Türkiye’yi ve Türk milletini hakkıyla temsil ederek bunlara set çekeceğiz. Bu konuda resmi kurumlarımızla birlikte siz vatandaşlarıma da sorumluluklar düşüyor. Sivil topluma aktif katılımınız, ülkedeki karar alma mercilerindeki temsiliniz bu bakımdan çok önemli. Şunu hiçbir zaman unutmayın, hayat boşluk kabul etmez. Sizin olmadığınız her yerde muhakkak bir başkası vardır. Sizin bıraktığınız boşluklar, ülkemize ve milletimize husumet besleyenler tarafından doldurulacaktır. Siz kendi haklarınızı cesaretle savunmazsanız, bunu sizin adınıza bir başkası layıkıyla yapamayacaktır.
Sizlerden aranızdaki görüş ayrılıklarına takılmadan, Türkiye için tek saf ve tek yürek halinde gayret göstermenizi bekliyorum. Bu süreçte ülkemize müzahir diğer toplumlarla dayanışma içerisinde olmanız mücadelemize güç katacaktır. Özellikle İslam düşmanlığı, ırkçılık ve nefret suçlarına karşı saflarımızı çok geniş tutmalıyız. Bu hastalıklı akımların dünyanın birçok ülkesinde sosyal medyanın da etkisiyle giderek yayıldığını görüyoruz. Sık sık başörtüsünden, sakalından, kılık kıyafetinden dolayı nefret suçuna maruz kalan kardeşlerimizin haberini alıyoruz.”
“Kur’an-ı Kerim’e yönelik çirkin saldırılar hiçbir şekilde mazur görülemez”
Erdoğan, Türk-Amerikan toplumunun da yükselen ırkçı dalgadan olumsuz etkilendiğine dikkati çekerek, “İnsan hak ve hürriyetlerine saygı duyan hiçbir devlet bu furyaya sessiz kalmaz, kalmamalıdır. Bugün çoğunlukla Müslümanları hedef alan bu saldırıların yarın kökeni, dili, kültürü, inancı farklı gruplara yönelmesi kuvvetle muhtemeldir.” ifadelerini kullandı.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa’da yaşananların bunun en acı örnekleri olarak hafızalara kazındığını, 28 yıl önce Srebrenitsa’da bu nefret ikliminin soykırıma kadar varabileceğinin görüldüğünü belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“Cezasız kalan her suç failini azgınlaştırır. İslam düşmanlığının da önü alınmazsa failler daha da pervasız hale gelecektir. Türkiye olarak kar topu gibi büyüyen bu tehlike karşısında uyarılarımızı yapıyor, tepkimizi açıkça ortaya koyuyoruz. Konunun uluslararası toplumun gündeminde tutulması için çalışmalarımızı ciddiyetle yürütüyoruz. Danimarka, İsveç, Hollanda ve son olarak New York’ta kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e yönelik çirkin saldırılar hiçbir şekilde mazur görülemez. Dünya genelindeki 2 milyar Müslüman’ın kutsallarına saldırmanın fikir özgürlüğü kisvesiyle meşrulaştırılmasını asla kabul etmiyoruz. Bize göre bu eylemler, insanları kışkırtmayı amaçlayan provokasyonlardır. Bu saldırılara karşı Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ve Genel Kurul tarafından kutsal kitaplara yönelik her türlü şiddet eylemini uluslararası hukukun ihlali olarak değerlendirilen kararının kabul edilmesine, malumunuz, öncülük ettik. Bu doğrultudaki gayretlerimizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Sizleri de bu mücadeleye sahip çıktığınız için tebrik ediyorum.”
“Sahada ve masada güçlü, yapıcı, aktif ve dengeli dış politika izliyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’in 100. yılını “Türkiye Yüzyılı” ile taçlandırmak için canla başla çalıştıklarını, Türkiye’nin savunmada, diplomaside, ekonomide, turizmde büyük bir atılım içerisinde olduğunu bildirdi.
DEAŞ’tan FETÖ’süne, PKK’sına kadar terör örgütlerine nefes aldırmadıklarını dile getiren Erdoğan, sınırların içinde ve dışında terör örgütleriyle mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğini vurguladı.
Bir yandan milletin hakkını ve hukukunu savunurken diğer yandan küresel adaletsizlikleri ve eşitsizlikleri gidermek için çaba harcadıklarını belirten Erdoğan, “Bu amaçla sahada ve masada güçlü, yapıcı, aktif ve dengeli bir dış politika izliyoruz. Son yıllarda bölgesel ve küresel krizlerde üstlendiğimiz kritik rollerle arabuluculuk alanındaki dünya markası konumumuzu pekiştirdik. Rusya-Ukrayna Savaşı’ndaki tutumumuz tüm dünyanın takdirini topladı. Esir takasından Karadeniz girişimine birçok diplomatik başarıya imza attık. ‘Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz.’ inancıyla gayretlerimizi çok yönlü bir şekilde devam ettiriyoruz.” dedi.
“Biden ile dostluk ve işbirliğimizin güçlendirilmesinde mutabık kaldık”
Erdoğan, Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilerin günden güne geliştiğini bildirerek, şunları kaydetti:
“Başkan Biden ile dostluk ve işbirliğimizin güçlendirilmesi hususlarında mutabık kaldık. Sayın Biden ile kurulmasını kararlaştırdığımız stratejik mekanizma, ülkelerimiz arasındaki diyalogun derinleştirilmesine katkı sağlıyor. İkili ticaret hacmimiz geçen sene 32 milyar doları aşarak rekor bir düzeye ulaştı. Önümüzdeki dönemde işbirliğimizi ortak çıkarlar temelinde daha da ilerleteceğiz. Devletler arası ilişkilerde görüş ayrılıkları her zaman olabilir, bu normaldir. Ancak biz ortak paydaların daha fazla olduğunu, bu minvalde açılacak çok sayıda fırsat penceresinin olduğunu da biliyoruz. Birlik ve beraberlik içerisinde hareket ettiğimiz sürece her alanda daha çok müspet sonuçlar alacağımıza inanıyorum. Devlet olarak bize düşen, sizlere destek olmaktır. Büyükelçiliğimizin ve başkonsolosluklarımızın kapıları siz değerli vatandaşlarımıza her zaman açıktır. Başınız dara düştüğünde sığınacağınız, ihtiyacınız olduğunda kapısını çalacağınız, bayram günlerinin heyecanını paylaşacağınız, zor zamanlarında yardım isteyeceğiniz ilk adres, daima devletimizin buradaki birimleridir. Devletimizin tüm imkanlarıyla yanınızda olduğunu bilmenizi istiyorum.”