Erdoğan konuşmasında Ermenistan’a mesaj göndererek “Kardeşimizin topraklarının yüzde 20’sini işgal altında tutanların, öz yurduna dönmekten alı koyanların bizden sınırlarımızı açmamızı beklemeleri boşunadır, beyhudedir.
Bu meselede öncelikle adım atması gereken işgalcilerdir” dedi.
Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları:
“Onlar fedakarlıkları ve cesaretleriyle geride nesilden nesile gururla anlatılacak şanlı bir destan bırakarak Türkiye ve Azerbaycan’ın ebedi kardeşliğinin nişanesi oldular. 1132 şehit mezarıyla Azerbaycan Türkiye’den sonra en fazla şehitliğimizin ve şehit mezarımızın bulunduğu ülkedir. Burada koyun koyuna yatan şehitlerimiz aynı zamanda ülkelerimiz arasındaki kader ortaklığının da timsalidir.
Türkiye ve Azerbaycan geçmişi bir, kültürü bir, dili bir, dini bir, iki kardeş ülkedir.
Bizler Bahtiyar Vahapzade’nin o güzel ifadesiyle, “Bir ananın iki oğlu, bir amalın iki kolu, o da ulu, bu da ulu. Azerbaycan-Türkiye. “
Biz bugün burada sadece Kafkas İslam ordusu ve Azerbaycanlı kardeşlerimizin destansı mücadelesiyle 100’üncü yıl dönümünü kutlamıyoruz. Bizler aziz şehitlerimizin bize emanet olarak, kemik kardeşliğimizi de idrak ediyoruz. Burada bir gerçeğin altını hemen çizmekte fayda görüyorum.
15 Eylül 1918 yılında şu an üzerinde bulunduğumuz topraklarda yaşanan asla sıradan bir hadise değildir. Bir asır önce burada verilen mücadele bizim kardeşliğimizin, dostluğumuzun birlik ve beraberliğimizin de sembolüdür. Geçmişi bilmeden bir asır önce Nuri Paşa ve Askerlerinin ta binlerce kilometre öteden Bakü’ye koşmalarının sebebini anlamadan, şu dayanışma tablosunun manasını da kavrayamayız.
Bundan bir asır önce zulüm öyle boyutlara ulaşmıştır ki, Nuri Paşa Azerbaycanlı çocuklar hep bir ağızdan mutluluklarını şöyle dile getirmişlerdir. “Genceli’nin civanları Bakü diye can verir”
‘BU BÜYÜK ZAFERİ ÖNEMSİZ GÖSTERMEYE ÇALIŞAN BAZI ÇEVRELER…’
Bugün 15 Eylül 1918 tarihinde kazanılan bu büyük zaferi küçük, önemsiz göstermeye çalışan bazı çevreler olduğunu biliyoruz. Buna teşebbüs edenler o dönemde aldıkları ağır yenilginin utancını hala unutamayanlardır. Osmanlı’nın imzalının imzaladığı Mondros Ateşkes anlaşması maalesef bu çevrelere fırsat vermiş ve Kafkas İslam Ordusu’nun bu topraklardan çekilmesine yol açmıştır. Bundan daha acısı, aynı çevreler Azerbaycan halk cumhuriyetinin yok olması için her türlü gayreti sarf etmişlerdir.
Bağımsızlığının ilanından 22 ay sonra bunda başarılı da olmuşlardır. Kafkas İslam Ordusu’nun ve Azerbaycan Ordusu’nun burada gerçekleştirdikleri harekatlar, o dönemde Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü sağlayarak bugünkü bağımsızlığının temelini atmıştır. Azerbaycan’ı ilk tanıyan devletin Türkiye Cumhuriyeti’nin tanıması asla tesadüf değil, kemik kardeşliğimizin tabii sonucudur.
Bugün Türkiye Azerbaycan’ın sadece siyasi ve askeri değil, ticari, ekonomik ve kültürel her alanda en önemli ortağı konumundadır. Türkiye’de eğitim almış Azerbaycanlıların sayısı 125 binin üzerindedir. Halen 15 binden fazla Azerbaycanlı öğrenci eğitim görüyor.
Müştereken hayata geçirdiğimiz projeler tüm bölgeye damgasını vuruyor. Türkiye Azerbaycan’daki en büyük yatırımcılardan biridir. İnşallah Azerbaycan da çok yakında Türkiye’de aynı konuma gelecektir. Yaptıklarımızı hiçbir zaman yeterli görmedik, görmeyeceğiz.
Bize düşen binlerce şehidimizin kanıyla yoğrulan bu dostluğu, her alanda işbirliğimizi derinleştirmektir. Azerbaycan’ın sevinci bizim sevincimiz, gururu bizim gururumuz. Derdi sıkıntısı da bizim problemimizdir. Azerbaycan ağlarsa biz ağlarız. Azerbaycan sevinirse biz seviniriz.
BOŞUNADIR, BEYHUDEDİR…
Yıllardır vatan hasretiyle hayatlarını sürdüren bir milyondan fazla kardeşimizin artık gözyaşları dinsin istiyoruz. Kardeşimizin topraklarının yüzde 20’sini işgal altında tutanların, öz yurduna dönmekten alı koyanların bizden sınırlarımızı açmamızı beklemeleri boşunadır, beyhudedir.
Bu meselede öncelikle adım atması gereken işgalcilerdir. Bir milyon kardeşimizin yüreğini memleket özlemiyle yakanlardır. Elbette biz bütün komşularımızla iyi ilişkiler kurmayı istiyoruz. Ancak Yukarı Karabağ sorununun çözülmesi, Ermenistan ile ilişkilerimizin düzelmesinin olmazsa olmaz şartıdır. Bu böyle bilinmelidir.
Bundan sadece 25 sene önce Hocalı’da yaşananların hesabını vermeyenlerin, katilleri kahraman ilan edenlerin bize verebilecekleri hiçbir tarih dersi yoktur.”