Danıştay ‘bekara tüp bebek’ başvurusunu reddetti

Danıştay 15. Dairesi, Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneğinin, tüp bebek yönetmeliğindeki, yalnızca evli olanların tüp bebek yaptırabileceğine ilişkin ibarelerinin yürütmesinin durdurulması istemini reddetti.

Danıştay ‘bekara tüp bebek’ başvurusunu reddetti

Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği, Sağlık Bakanlığının Üremeye Yardımcı Tedavi Uygulamaları ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Hakkında Yönetmeliği’nin, yalnızca evli olanların tüp bebek yaptırabileceğine ilişkin ibareleri ile tüp bebek merkezi mesul müdürünün mesai saatleri dışında mesleğini yapamayacağına ilişkin maddesinin iptali istemiyle Danıştay’da dava açtı.

Dava dilekçesinde, yönetmelikteki “evli” ve “koca” ibarelerinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istendi.

Dilekçede, bireylerin çocuk sahibi olmak için üremeye yardımcı tedavi yöntemlerine ulaşma haklarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) tarafından güvence altına alındığı hatırlatılarak, bu hakkın Sözleşmenin 8. maddesi çerçevesinde, “özel yaşam ve aile yaşamına saygı” kapsamında değerlendirildiği vurgulandı.

Bu nedenle bu hakka yönelik sınırlamaların mutlaka kanunla yapılması gerektiği savunulan dilekçede, tamamen yasa konusu olan temel hak ve özgürlüklerin düzenlenmesi gibi bir alanın yönetmelikle düzenlenemeyeceği kaydedildi.

AİHS’in “özel hayatın ve aile hayatının korunması” başlığını taşıyan 8. maddesi ile herkesin özel hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğunun düzenlendiği belirtilen dilekçede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) içtihatlarında da evlilik dışı ailenin özel ve aile hayatlarının korunması konusunda devletin her türlü düzenlemeyi yapması gerektiğinin hükme bağlandığı aktarıldı.

“Çocuk sahibi olmak istiyorlar”

Dilekçede, “Türkiye’de hiçbir nikah ilişkisi olmaksızın yaşanan evlilik dışı birlikteliklerin yanı sıra kanuna uygun olmamakla ülkemizin bir gerçeği olan dini nikah neticesinde de kişiler çocuk sahibi olmakta veya olmak istemektedirler” denildi.

Dini nikahın yaygınlığı ve resmi nikahı teşvik etmek amacıyla Türk Ceza Kanununun 230/5. maddesi ile aralarında evlenme olmaksızın, evlenmenin dinsel törenini yaptıranların cezalandırılacağı öngörüldükten sonra bunun ardından medeni nikah yapıldığında mevcut kamu davasının ve hükmedilen cezanın bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılacağının düzenlendiği hatırlatıldı.

Dilekçede, Türk Ceza Kanunu’nun bu maddeye ilişkin gerekçesinde, “Medeni nikah yapılması durumunda kamu davası ve hükmedilen cezanın bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılacağı hükme bağlanarak, resmi nikahın yapılmasını teşvik edici bir hüküm getirilmiştir. Halen, insanların fiilen ve uzun süreler, nikahsız yaşadıkları ve bunun suç oluşturmadığı düşünülecek olursa böyle bir hükmün yerinde olduğu kabul edilmelidir” denildiği aktarıldı.

Gerek uluslararası sözleşmeler, gerek AİHM kararları, gerek Anayasa, Türk Medeni Kanunu, Nüfus Hizmetleri Kanunu ve Türk Ceza Kanunu bağlamında tanınan imkanların bir yönetmelikle kaldırılmasının hukuka aykırı olduğu savunuldu.

Yürütmenin durdurulması istemi reddedildi

Davaya bakan Danıştay 15. Dairesi, yönetmeliğin, sağlık kuruluşunun mesul müdürünün mesai saatleri dışında tabiplik mesleği yapamayacaklarına ilişkin maddesinin yürütmesini durdurdu.

Yönetmeliğin, yalnızca evli olanların tüp bebek yaptırabileceğine ilişkin ibarelerinin yürütmesinin durdurulması istemini ise “yürütmenin durdurulmasına karar verilebilmesi için gereken koşulların bu aşamada gerçekleşmediği” gerekçesiyle reddetti.

Danıştay 15. Dairesi, yönetmeliğin ilgili hükümlerinin iptal istemini daha sonra esastan karara bağlayacak.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X