Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, vergi rejimi, çalışma yaşamı ve eğitim gibi konularda değişimlere başlamak için geç kalındığını vurgulayarak, bu işlerin yap-boz taktiğiyle olmayacağını söyledi.
Özilhan, JW Marriott Otel’de düzenlenen ‘TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı’ndaki konuşmasında Türkiye’de siyasi ve ekonomik konuların gündemin hep en ön sıralarında yer aldığını ifade etti.
TÜSİAD’ın en yakından takip ettiği konuların başında Sanayi 4.0’ın geldiğine işaret eden Özilhan, ‘’Bilim ve teknolojideki ilerlemeler pek yakın bir gelecekte insan toplumlarının yaşamlarında önemli değişimlere yol açacak. Nanoteknoloji, yapay zeka, nesnelerin interneti, genetik, dijital iletişim, robotik, malzeme bilimi, biyoteknoloji, blok zincir, 3D baskı, özerk taşıtlar… Peki biz neleri tartışıyoruz? Osmanlı 18. yüzyıldaki ilk sanayi devrimini yakalayamamış olmanın bedelini çok ağır ödemişti. Şimdi biz dünyadaki son teknolojik devrimin neresindeyiz?” diye konuştu.
EN ÖNEMLİ SORUN EĞİTİM OLACAK
Türkiye’de en sorunlu alanın eğitim olduğunu dile getiren Özilhan, üniversite sayısının 77’den 185’e çıktığını ancak kalitenin tutturulamadığını belirtti. Bu sene ilk yerleştirmede 370 bin kontenjanın boş kaldığına dikkat çeken Özilhan, ‘’Dünya standartlarında öğretim üyeleri olmadan, bilimsel özgürlük ve nitelikli eğitim sağlanmadan üniversite sayısının artırılması yetmiyor. Bilgisayarlardan, nesnelerin internetinden, artırılmış gerçeklikten, robotlardan, yapay zekadan bahsettiğimiz bir ortamda, eğitim reformunun merkezinde ‘ezber’ yerine, ‘öğrenmeye açık olma’ ilkesi yer almalı. Bunu başaramazsak Türkiye’nin en önemli ekonomik problemi ne faiz oranları olacaktır ne de cari açık, en önemli ekonomik sorunumuz eğitim olacaktır” dedi.
3 ALANDA RİSKLER YÜKSEK
Ekonominin işleyişi, insan ömrü, şehir yaşamı, ulaştırma gibi alanlarda köklü değişimlerin söz konusu olduğunu kaydeden Özilhan, buna ayak uydurmak için iş ve çalışma yaşamı, vergi rejimi, sosyal güvenlik sistemi, finansal sistem, sağlık sistemi, eğitim sistemi gibi toplumsal yaşamın tüm alanlarında çok köklü değişiklikler yapılması gerektiğini söyledi.
Tuncay Özilhan, şöyle devam etti: ‘’Bu değişimlere başlamak için geç kaldık. Bütüncül bir perspektifle yaklaşılması gereken bu süreçte dünyadaki en iyi uygulamalardan ilham almak gerekir. Bu işler ‘yap-boz’ taktiği ile olmaz. Bu süreci yönetemezsek, bizi kaotik bir gelecek bekleyecek. Şimdi günümüze dönelim. Çünkü bugünler, ülkemiz için epey çalkantılı. Bugün ekonomi, iç politika ve dış politika her zamankinden daha fazla iç içe geçmiş durumda. Her üç alanda da riskler yüksek. Riskleri yönetebilmek için 3 noktaya dikkat etmek gerekecek, dogmayla değil bilgiyle hareket etmek, değişen koşullara uyum kabiliyetini ve esnekliği artırırken devlet geleneklerini ve kurumsal düzeni korumayı ihmal etmemek, bütün bu süreci objektif kurallar içinde yürütmek ve kuralları herkese eşit uygulamak.”
YENİ BİR VİZYONA İHTİYAÇ VAR
Ekonomide geçen senenin son çeyreğinden bu yana yüksek seyreden büyüme hızı ile ihracatta yüz güldüren haberler geldiğini anlatan Özilhan, bir yandan da paranın değer kaybından yüksek enflasyona, kamu harcamalarındaki artış ve bozulan bütçe dengesinden artan cari açığa, düşen sermaye girişlerinden artan vergilere, bozulan güvenden makine teçhizat yatırımlarının gerilemesine, özel sektörün açık pozisyonundan kredi mevduat oranlarındaki yükselişe kadar bir dizi alanda endişelendiren gelişmeler yaşandığını ifade etti. Zamanında önlem alınmazsa bu sorunların üst üste birikeceğini dile getiren Tuncay Özilhan, ekonomide yüksek teknolojili üretimi merkeze koyan yeni bir vizyona ihtiyaç olduğuna vurgu yaptı. Özilhan, ‘’Kur, faiz ve enflasyon sarmalına tekrar yakalanmamız lazım” diye konuştu.
YARATICI VE GİRİŞİMCİ NESİLLER İSTİYORUZ
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik de, dünyanın son derece şaşırtıcı gelişmelerin yaşandığı ilginç bir süreçten geçtiğini belirtti. Türkiye’de enflasyonun yüzde 13, hatta gıda ve enerji hariç enflasyonun bile yüzde 12 olmasının kabul edilir olmadığının altını çizen Bilecik, enflasyonla mücadelenin temelinde mali disiplin ve sıkı para politikası bulunduğunu söyledi. Refah ve büyüme yaratma kurumu olmayan Merkez Bankasının temel görevinin fiyat istikrarını sağlamak olduğuna işaret eden Bilecik, fiyat istikrarından uzaklaştıran her politikanın ekonomiye uzun vadede zarar vereceğinin altını çizdi.
Ekonomi literatüründe ‘yüksek enflasyon ve yüksek büyüme’ ikilisinin yer almadığını kaydeden Bilecik, bu tür büyümenin sürdürülebilir olmadığına dikkat çekti. Erol Bilecik, şöyle devam etti: ‘’Bizim hayalini kurduğumuz çok güçlü bir Türkiye var. Kutuplaşmak, ayrışmak değil, birlikte çalışmak, yaşamak istiyoruz. Yenilenerek, güçlenerek, rekabet gücünü artırarak büyümek istiyoruz. Küresel dönüşüme ayak uyduracak, yaratıcı, yeniliklere açık, özgür, girişimci nesiller istiyoruz.”
KARAMSARLIĞI AŞACAĞIZ
Türkiye’nin yeni bir ekonomik kalkınma öyküsüne ihtiyacı olduğunu dile getiren Bilecik, ülkenin, Türk özel sektörünün, ülkeye bu ivmeyi kazandıracak kabiliyet, enerji, hırs ve beceriye fazlasıyla sahip olduğunu anlattı. Erol Bilecik, Türkiye’nin rekabet gücünü ve refahını artıracak reformist ekonomi politikalarına, çağdaş eğitim anlayışına, dünyayla bütünleşmenin önemini kavrayan dış politikaya, evrensel kurallara bağlı işleyen yargı sistemine ve yolsuzlukla mücadele endeksinde yükselen bir ülke olmaya ihtiyacının bulunduğunu kaydetti. Bunları gerçekleştiren ve başarılarını etkili bir iletişim metoduyla dünyaya anlatabilen Türkiye’nin kısa sürede gıpta edilecek, örnek ülke haline geleceğine değinen Bilecik, ‘’Yaşadığımız günlerin yarattığı karamsarlıkları aşacağız, umudumuzu asla yitirmeden yolumuza devam edeceğiz” dedi.
YOL HARİTASINI BİRLİKTE YAPACAĞIZ
Başbakan Binali Yıldırım da, konuşmasında 2018’de de büyümenin aynen devam edeceğini belirtti. Yıldırım, şunları kaydetti: ‘’İki haneli duruma gelen enflasyonun aşağı doğru seyri devam edecek. Gerekli tedbirleri alıyoruz, etkilerini gösterecek. Özellikle 2018’de yol haritamızı hazırlıyoruz. Türkiye’nin kalkınmasına kamu 1 katkı sağlıyorsa, özel sektör 8 katkı sağlıyor. Sizleri dikkate almadan, meseleye dahil etmeden yapılması söz konusu edilemez. Yol haritasını birlikte yapacağız. Bir kere reformları yapmaya devam edeceğiz. Vergi reformunu yapacağız. Yatırım ortamının iyileştirilmesi için iddialı bir eylem planını hayata geçireceğiz. Hedefimiz önümüzde 3 yıl içerisinde ilk 20 ülke arasına sokmak.”