Kalaycı, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, yenilenebilir ve temiz enerji sektörünün uzun yıllardır merakla beklediği Elektrik Piyasasında Depolama Faaliyetleri Yönetmeliği’nin 9 Mayıs 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini anımsattı.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından hazırlanan yönetmeliğe göre Türkiye’de elektrik depolama tesislerinin, “üretime bütünleşik, tüketime bütünleşik, müstakil ve şebeke işletmecisi tarafından” olmak üzere 4 farklı tipte kurulabilmesinin önünün açıldığını dile getiren Kalaycı, “Enerji depolama, başta rüzgar ve güneş enerjisi olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarından daha sürdürülebilir ve verimli şekilde enerji üretilmesinin yolunu açması bakımından kritik önem taşıyor.” dedi.
Kalaycı, güneş ve rüzgar enerjisi santrallerinin ürettikleri enerjiyi depolayarak, gece karanlığında ya da rüzgar hızının çok düşük olduğu hava şartlarında şebekeye enerji sağlayabileceğini ifade ederek, “Düzenleme, sektörün beklentileri paralelinde gerçekleşti. Enerji üretim tesisine entegre yapılacak Bütünleşik Elektrik Depolama Üniteleri, tüm lisanslı üretim tesislerini kapsıyor. Aynı ölçüm noktasında ve lisans kurulu gücünü aşmayacak şekilde depolama ünitesi kurulabilecek. Yenilenebilir enerji sektörünün uzun yıllardır beklediği enerji depolama yönetmeliğiyle GES’ler gece karanlığında, RES’ler rüzgar yokken enerji sağlayabilecek.” diye konuştu.
Depolama tesisleri ile birlikte ‘güneş santralleri geceleri, rüzgar santralleri rüzgarsız havada sisteme enerji tedarik edemez’ iddiasının kökünden çürüyeceğini savunan Kalaycı, depolanan enerjinin Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) tarifesinden satılacak olmasının da oldukça önemli olduğunu vurguladı.
“Yerli üretici değer zincirinde yer almalı”
Kalaycı, depolama tesislerinin bilgi, teknoloji ve sermaye yoğun yatırımlar olduğunu, bu tesislerde kullanılacak ekipmanların mümkün olduğunca daha fazla yerli üretilmesini sağlayıcı düzenlemeler yapılması gerektiğini aktardı.
Dünyada bu alanda yetkinliğini kanıtlamış firmaların hem Türkiye’ye yatırım yapmaları hem de yapacakları üretimde yerli ara malı kullanmaları yönünde teşvik edilmesi gerektiğine dikkat çeken Kalaycı, “Ülkemiz bu yatırımlarda cazibe merkezi olursa, yan sanayide faaliyet gösteren KOBİ’lerimiz değer zincirinde daha etkin yer alabilirler. Nasıl ki güneş ve rüzgar enerjisinde Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) yarışmalarında belirli oranda yerli üretim zorunlu tutuluyorsa, depolama tesislerinin yatırımında da bu yönde bir zorlama getirilebilir. Sermaye kaynağı ne olursa olsun Türkiye’de üretim yapan her firma yerlidir. Ve bu yerli firmalarımızın depolama tesislerinin üretimindeki değer zincirinde daha etkin yer almalarının önü açılmalıdır.” ifadelerini kullandı.
“Şebekede stabilite sağlanacak”
ENSİA Yönetim Kurulu Üyesi ve KONTEK Enerji İcra Kurulu Başkanı Tolga Murat Özdemir ise üretim tesisinde depolanıp şebekeye verilen enerjinin, yıllık üretim miktarını geçmemek şartıyla üretim tesisine verilen teşvik veya alım garantisi kapsamında değerlendirileceğine dikkati çekti.
Bu durumun YEKDEM’den yararlanmakta olan lisanslı RES ve GES’lere, lisans güçlerini aştıkları durumlarda üretim fazlası depolayacakları enerjiyi, yararlandıkları YEKDEM tarifesinden satabilme hakkını verdiğini belirten Özdemir, “Bu durum aynı zamanda şebekeyi daha stabil hale getirici etki yapacak. RES ve GES gibi değişken üretim rejimlerine sahip yenilenebilir enerji kaynaklarının şebekeye olan yükünü azaltacak ve dolayısıyla sektörün önü açılacak.” değerlendirmesinde bulundu.