İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ziyadin Çakır, Büyükçekmece ve Kumburgaz açıklarından Adalar’a kadar gelen ve kırılmayan fayda 7’nin üzerindeki büyüklükte deprem olasılığı artarken, zaman ilerledikçe büyüklüğün değişmediğini kaydetti.
“Deprem Haftası” dolayısıyla Marmara Denizi’ndeki fayda beklenen depreme ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Çakır, 1999’daki İzmit ve Düzce depremlerini doktora konusu olarak çalıştığını anlattı.
Çakır, GPS ve radar verileriyle fay üzerindeki hareketin etkilerinin araştırıldığını, kendisinin de yer aldığı ve 2 yıldır devam eden başka bir projeyle de Marmara’nın deniz tabanında çeşitli ölçümlerin yapıldığını, çalışmanın bir yıl sonra tamamlanacağını kaydetti.
Kuzey Anadolu Fayı’nın devamı olan en aktif kolunun Büyükçekmece açıklarındaki orta bölüm denilen kısım olduğunu belirten Çakır, şöyle devam etti:
“Bu kısmın deniz tabanına jeodezik bir ağ kurduk. Akustik ağlar birbirine sinyal gönderiyor. Fayda bir kayma olup olmadığı araştırılıyor. Fayın orada kilitli olduğunu tespit ettik. Yani, üzerindeki sürtünmeden ve kayaların ağırlığının oluşturduğu yüksek miktardaki basınçtan dolayı fayda bir hareket olmuyor. Küçük küçük depremler aslında sürtünmenin giderilmesinden kaynaklanıyor. 1912’de Şarköy tarafındaki depremde Saros Körfezi’nden Marmara Denizi’ne kadar olan karasal bölümün kırılarak Ereğli açıklarına geldiğini düşünüyoruz. Marmara’nın ortasında kırılmayan bölüm var. Yani Büyükçekmece, Kumburgaz açıklarından Adalar’a kadar kırılmayan bir bölüm var. 70 kilometre civarında uzunlukta, 10 kilometre derinlikte bir bölüm. Orta segment denilen boğaz açıklarına kadar olan bir kısım bu. Bu fayın tamamı kırıldığında 7’lik bir deprem çok rahatlıkla üretebilecek büyüklükte. Yine 1894’teki depremde kırıldığı düşünülen Çınarcık çukuruna doğru devam eden kısım var. Ya ikisi birden kırılacak ya da tek tek. İkisi birden kırılınca da etkisi büyük olacak. Ama 7’lik bir depremin iki katı olmayacak. Bu depremin büyüklüğü 7,1-7,2 olur. Fayın uzunluğu arttıkça depremin büyüklüğü de artacaktır. Özellikle Adalar’dan geçen fay kıyıya daha yakın. Bunun etkisi daha büyük olacaktır.”
Çakır, Anadolu Yakası’ndaki zeminin sağlam olduğunu, deniz doldurulan yerlerin ise tehlike arz ettiğini belirterek, Avrupa kısmında da kıyı boyunca Avcılar, Küçükçekmece, Yeşilköy, Ataköy, Zeytinburnu, Haliç’in kenarlarının risk oluşturduğunu söyledi.
“En son 1766’da kırıldı”
Prof. Dr. Ziyadin Çakır, 7 büyüklüğündeki bir deprem için zeminde en az 4 metrelik bir yer değiştirme gerektiğini belirterek, “4,5 metre yer değiştirme için 150 yıl gerekiyor. Kuzey Anadolu Fayı’nda büyük depremler ortalama 200-250 yılda bir yaşanıyor. Denizin içinden geçen kırılmayan bölümün, en son 1766’da kırıldığı düşünülüyor. Deprem vaktini doldurmuş. Her an olabilir.” dedi.
Çakır, “Depremin burada olacağını biliyoruz. Zaman geçtikçe olasılık artıyor. Büyüklüğü çok artmıyor. Yılda 2,5 santimetre kayma oluyor. 10 yılda 25 santimetrelik bir kayma yapar. Bu da büyük bir şey getirmiyor. Bu bir yıl sonra çok daha büyük bir deprem olacağı anlamına gelmiyor. Ama zaman geçti ve daralıyor.” şeklinde konuştu.
Bilimin, depremin ne zaman olacağını henüz belirleyemediğini vurgulayan Çakır, depremin zamanına ilişkin açıklamaların doğru olmadığını, 20 yıldır Marmara Denizinin altını Fransızlar, Almanlar ve İtalyanların katıldığı projelerle araştırdıklarını, depremin olacağı zamana ilişkin bir bilgiye ulaşamadıklarını anlattı.
Yalova açıklarındaki kayma
Çakır, radar ve GPS verileriyle, 1999’daki depremde fayın Marmara’da Gölcük, Karamürsel ve Hersek Burnu’ndan Yalova açıklarına kadar kırıldığını belirlediklerini söyleyerek, yakın zamanda gündeme gelen ve sessiz deprem olarak ifade edilen Yalova açıklarındaki kaymanın 1999’daki kırılan fayın ucunda yaşandığını anlattı.
Fayın bu kısmında 2 ay süren bir hareket yaşandığını, bunun da “6’lık bir deprem oldu” şeklinde ifade edildiğini belirten Çakır, “Bu deprem dalgaları üretmiyor. Deprem yok ama kayma var. Depremdeki kayma kısa zamanda ve sarsıntılı oluyor. Yavaş yavaş oluşan kaymanın miktarını topladığımızda 6 büyüklüğünde depreme denk geliyor. Yani fayın yarım metrelik kısmı kırılır. Bu kayma 2 ayda olursa sarsıntı oluşmaz ama toplamda açığa çıkan enerji 6 büyüklüğüne denk geliyor.” şeklinde konuştu.
Bu kaymanın, normal bir şey olduğunu belirten Çakır, şöyle konuştu:
“Faylar boyunca bu tür yavaş kaymalar meydana gelir. Sadece Yalova açıklarındaki bölge değil, İzmit’te de, Karabük bölgesinde de Kuzey Anadolu Fayı boyunca bu tür hareketler gözlenebiliyor. Sessiz deprem Kuzey Anadolu Fayı’nın bir çok yerinde oluyor. 2 yıl önce ABD’li ve Fransız araştırmacılarla birlikte bir makale yayınladık. Bizim bu fay hattındaki İsmetpaşa segmenti olarak tanımladığımız, Karabük’e bağlı olan bir bölümde 1 aylık bir kayma (sessiz deprem) yaşandı. Bunun büyüklüğü de 5,9 civarında. Yine yaptığımız bir çalışma da yayınlanmak üzere. İzmit’te de bunu gördük. Orada da bir ay civarında süren bir kayma görüldü.”
“Marmara’nın içindeki fay kayıyor”
Prof. Dr. Çakır, Marmara Denizi’nin içinden geçen fayın bir kısmının da yavaş bir şekilde kırıldığını vurgulayarak, “Deniz içinde, Japonların gözlediği batı kısmında, Tekirdağ’a daha yakın olan, Kumburgaz’ın batısındaki kısımda yavaş yavaş kayma var. Bu kısımdaki kayma 1912’den beri devam ediyor. Güneyde de Yalova açıklarında oldu bu yavaş kırılma. Bu tür kırılmalar kısmen de olsa enerjiyi boşaltıyor. Ama bunun miktarı, üzerine gelen yükten azsa orada enerji birikiyor.” dedi.
Son yıllarda büyük depremlerden önce fay üzerinde bir hareket göründüğünü dile getiren Çakır, Yalova açıklarındaki bu kaymanın ne zaman büyük bir depreme neden olacağı ya da sonlanacağının belirlenemeyeceğini, kaymanın öncü ya da artçı bir depremin göstergesi olmadığını sözlerine ekledi.