21-26 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilen Teknofest’te, özellikle pandemiyle mücadelede dijitalleşme ve yapay zeka sistemleriyle öne çıkan Sağlık Bakanlığı da “yapay zeka yarışması” ile öne çıktı. Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci, gelecekte sağlık teknolojilerinin savunma sanayii teknolojilerinin de önünde bir büyüklüğe sahip olacağını söyledi. Dr. Birinci, dünyanın en büyük dijital projelerinden biri olan HES uygulaması sayesinde 8 milyara yakın HES kodu sorgusunun yapıldığını ve riskli bir kişinin birden çok yerde engellenmesi de dahil, sistemin bu süreç içerisinde yaklaşık 6.5 milyonun üzerinde riskli kod tespit ederek pandemiyle mücadelede önemli bir yol kat edildiğini vurguladı.
Türkiye’nin ilk ve tek Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali TEKNOFEST, 6 günlük maratonun ardından 26 Eylül’de ihtişamlı bir kapanışla sona erdi. Dijital sağlık altyapısı ile özellikle Kovid-19 pandemisi döneminde pek çok uygulamayla dünyanın önüne geçen Sağlık Bakanlığı, “yapay zeka yarışması” ile TEKNOFEST’e damgasını vurdu. Türkiye’nin dünyadaki en iyi dijital sağlık alt yapısına sahip ülke olduğuna dikkat çeken Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci, açıklamalarda bulundu. Birinci, “Neden buradayız? Biz hekimlerimize, sağlık profesyonellerimize yardım etmek üzere tanı araçları geliştirmeye çalışıyoruz. Yapay zeka araçlarıyla ve dünyada ilk kez böyle bir yarışma kapsamında, verilerimizi bu konuda yazılım geliştiren start-up firmalara, gençlere açtık” dedi.
Yarışmada, yapay zeka ile inme tanısı koyabilecek projelerin yer aldığını belirten Birinci, “Çünkü bunlar çok acil müdahale edilmesi ve çok hızlı bir şekilde karar verilmesi gereken hastalıklar, Yapay zeka araçları ile hekimlerimize yardım etmek, hastaların hayatına kritik zamanlarda dokunabilmek istiyoruz. Mesela hastanın tomografisi bilgisayara yüklendiği gibi, hemen yapay zekayla okunacak ve bir radyoloğun yapacağı yorumları ön yorum olarak o yapacak ve sonra radyoloğun önüne düşürecek. İlgili hekimin önüne düşürecek. Çok hızlı bir şekilde onun belki yorgunlukla atlayabileceği lezyonları da yakalamasını sağlayacak ve vaktini kısaltacak, iş yükünü azaltacak” şeklinde konuştu.
Meme kanserine erken teşhis
Daha önce Kovid-19’u görüntülü işleyerek yapay zeka ile tanıyan sistemleri de geliştirdiklerine işaret eden Birinci, “Bu sistemler onun başka bir viral enfeksiyon mu yoksa bakteriyel enfeksiyon mu olduğunu anlayabiliyordu. Ayrıca mamografide de çok ciddi bir yapay zeka uygulamamız var ve bu sayede meme kanserine çok ciddi bir şekilde erkenden teşhis koyma ve kadınlarımızın hayatını kurtarma, onlara çok daha iyi bir tedavi sunma fırsatlarına sahip olduk. Yakın bir gelecekte inme için de benzer şeyleri yapıyor olacağız” dedi.
“Neyim Var?” projesi
Çok uzun süredir üzerinde çalıştıkları “Neyim Var?” projesinden de bahseden Dr. Birinci, yakın bir zamanda e-Nabız’a entegre olarak çalışacak bu sistem hakkında da şu bilgileri verdi: “Bu proje, siz daha doktora gitmeden önce size sorular sorarak hangi branşa gitmeniz gerektiğine karar veriyor. Ortalama hastalıklarınızı, sizin gibi şikayeti olanlara yüzde kaç oranında ne olduğunu söyleyebiliyor. Acil olarak doktora gitmeniz gerekirse de bu konuda uyarıyor. Daha sonra da kendi koyduğu teşhisi, hekimin koyduğu teşhisle sürekli öğrenerek değiştiren ve yapay zekayla isabet kabiliyetini arttıran ve daha doğru sonuçları vatandaşlara ulaştırabilen bir sistem. Ayrıca bu sayede gereksiz hastanın da hastaneye başvurusunu azaltan, aslında onun hastalık zannettiği ya da çok acil bir problem zannettiği semptomları da değerlendirerek normal rutin aile hekimine ya da en yakın hastanedeki ilgili branşa yönlendirilmesini sağlayabilecek bir uygulama.”
“Dünyanın en iyisiyiz”
TEKNOFEST’in daha çok savunma sanayi üzerine kurgusu olan ve daha sonra diğer teknolojileri kendi bünyesine katmış bir festival olduğuna işaret eden Bakan Yardımcısı Dr. Birinci, “Ama bugün baktığımızda, gelecekte sağlık teknolojilerinin, savunma sanayi teknolojilerinin de çok önünde bir büyüklüğe sahip olacağını görüyoruz. Nitekim pandemi sırasında da bunu hepimiz gördük. Dijitalleşmenin ne kadar kıymetli olduğunu, teknolojinin ne kadar kıymetli bir araç olduğunu, hayatımıza ne kadar pozitif yönde dokunduğunu görebiliyoruz artık. Biz dünyanın en iyi dijitalleşmiş Sağlık Bakanlığıyız. Bu alanda bizden daha iyi bir Sağlık Bakanlığı ve ülke yok. Sağlık alanında Türkiye’nin gerçekten çok öne geçeceğini, SİHA’lar, İHA’lar, savunma sanayi ürünlerinde olduğu gibi, bu konuda da dünyada konuşulacağını düşünüyorum. Sağlıkta yapay zeka yarışmasının bu anlamda çok iyi bir başlangıç olduğunu ve gençlerimizin de, Türkiye’nin de önünü açacağına inanıyorum” diye konuştu.
Sağlık Bakanlığı’nın tüm dijital sağlık uygulamalarının merkezinde aslında e-Nabız’ın yer aldığını da vurgulayan Dr. Birinci, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim kütüphane diyebileceğimiz, onlara (diğer uygulamalara) bütün servisleri veren bilgemiz, e-Nabız. Onun üzerine geliştirdiğimiz diğer platformlar söz konusu. Örneğin HES (Hayat Eve Sığar) uygulaması, dünyada bu alandaki en büyük projelerden biri. Şu anda 75 milyon insan bu uygulamayı indirmiş, 150 milyona yakın HES kodu alınmış, bütün sistem, her yeri dolaşırken biliyorsunuz ki HES kodu sorgusu alıyoruz. 8 milyara yakın HES kodu sorgusu yapılmış, şehir içi ulaşımda 5.2 milyon kez risk uyarısı vermiş, şehirler arası uçak seyahatlerinde 1.4 milyon kez risk uyarısı vermiş ve böylece riskli olanların bu araçlara, uçaklara binememesini sağlamış bir uygulama.
Bütün sistemleri HES ile entegre ettik, uçaklar vs., hepsi bu ilkeler çevresinde hareket ediyor. Bugün baktığımızda son 48 saat PCR test bilgileri, aşı bilgileri, hastalık bilgisinin kişinin uçaklarda, toplu etkinliklerde vb. dolaşması ile alakalı da milyonlarca sorgu yapılmış durumda. Bunların her birini tamamıyla Türk mühendisler, açık kaynak sistemleriyle hiçbir yabancı lisans kullanmadan geliştirdi. Bütün yetenek kendi içimizde, Türkiye’nin kendi insanları bunlar. Dışarıdan neredeyse hiç destek almadık.”
Kare kodu olmayan PCR testleri geçersiz
Başkasının HES kodu ile dolaşanlara dair Sağlık Bakanlığı’na da geri bildirimler geldiğine işaret eden Dr. Birinci, bunu önlemenin tek yolunun HES kodu sorgusu yapılan yerde kimlik kontrolü de yapılması olduğunu belitti ve önemli uyarılarda bulunarak sözlerini noktaladı: “Ben özellikle HES sistemini kullanan insanlardan şunu istiyorum. Evet orada kişinin zaten bir kısmı yıldızla kapatılmış bir şekilde ismi görünüyor. Ama mutlaka kimlik kontrolü de yapılmalı. Çünkü başkalarının HES koduyla gezenler olduğuna dair geri bildirimler alıyoruz. Kimlikten bağımsız bu yapılamaz. Bir de özellikle karekodla print edilmemiş PCR laboratuvar testlerini de kimse kesinlikle almasın.
PCR testi isteyen bütün kuruluşlar, PCR test sonuç kağıdı üzerindeki o kare kodları okutarak doğrulasınlar. Eğer yabancı bir vatandaşsa, Health Pass üzerinden de doğrulanabilir bu. Çünkü kare kodu olmayan hiçbir laboratuvar testi geçerli değil. Kare kodu okuttuğunuz zaman, o kişinin bilgisi hemen Sağlık Bakanlığı’ndan e-Nabız üzerinden doğrulanıyor. Bu kişi ve bu test doğrudur diye gerçekten o testin varlığını tespit ediyor sistem. Bu tarz geri bildirimler geliyor bize, çok rastladığımız bir şey değil ama var olduğu zaman tek tük soruşturma açıp incelediğimiz durumlar da oluyor. O nedenle üzerindeki Q kodu olmayan hiçbir laboratuvar testini kimse itibar almasın.”
DHA