Engin Özpınar
Engin Özpınar

Dünya bu filmi Irak’ta görmüştü

2003’te, aynen bugün Suriye’ye yapıldığı gibi Irak’a müdahalede bulunulmuş sonra da ülke işgal edilmişti.

Başrolde, bugün olduğu gibi yine ABD ve İngiltere vardı.

Ve yine bugün olduğu gibi gerekçe de kimyasal silahtı.

ABD ve İngiltere dünyayı Saddam’ın elindeki kimyasal silahlardan korumak için Irak’ı işgal etmeyi ve Saddam’ı devirmeyi kendilerine verilmiş bir görev saymışlardı.

Bu görev onlara gökten mi inmişti, yerden mi verilmişti? Orası belli değildi.

***

Dönemin İngiltere Başbakanı Tony Blair, işgalden 6 ay önce dünya kamuoyunu ikna edebilmek için propaganda çalışması yapmaya başlamış ve bir de dosya hazırlamıştı.

Blair’in savunduğu görüşe göre Saddam’ın kitle imha silahları vardı ve bunları üretmeye de devam ediyordu.

Ne var ki, İngiliz istihbaratı aynı görüşte değildi. Hem Dış İstihbarat Servisi Ml6, hem de Ortak İstihbarat Komitesi, Blair’in iddialarına açıkça “şerh” düşürdüler. Bu da iddiaların altının boş olduğunun İngiliz istihbaratı tarafından doğrulandığını gösteriyordu.

Blair, istihbaratın bu notunu dosyaya koydurmamıştı.

***

Benzer bir durum Washington’da da yaşandı.

O dönemde BBC’de yayınlanan Panaroma programında, “İngiliz Başbakanlık konutu Downing Street ve Beyaz Saray’ın kullandığı başlıca istihbarat, uydurmaya, hüsnü kuruntulara ve yalanlara dayalıydı” deniyordu. Programda bu durum, “İstihbarat fiyaskosu” olarak nitelendirilmişti.

Dönemin İngiltere Genelkurmay Başkanı Mike Jackson’ın değerlendirmesi şöyleydi: “İstihbarat anlamında altın değerinde bilgilerin hiç de altın olmadıkları görüldü. Altın gibi gözüküyordu ama altın değildi.”

Parlamentoda istihbarat konusunda hükümete yönelik soruşturma açıldığında da Blair’in yalan söylediği anlaşıldı ama ona yalancı diyemediler, yerine “kendi kendini yanlış yana yönlendirdi” ifadesini kullandılar.

***

Öte yandan “uyduruk istihbarat” için Iraklı casuslara ihtiyaç vardı.

Washington ve Londra’nın “dünyayı kandıracak” casus bulmaları fazla uzun sürmedi. En ünlüsü “falsolu top” kod adıyla ünlenen Iraklı sığınmacı Rafid Ahmed Alvan el Cenabi’ydi. BBC, onun için “Cenabi’nin uydurmaları yakın tarihin en tartışmalı savaşlarından birinin meşru gösterilmesinde yaşamsal önemde bir rol oynadı” diyordu.

Bir casus daha bulunmuştu, eski bir Iraklı istihbarat subayıydı. Binbaşıydı ve adı Muhammed Harith’di. Ama yalancılığı inandırıcı değildi. Pek işe yaramamıştı. CIA ve Ml6, Harith’in yalanlarını gerçeğe benzetebilmek için epey uğraş verdi.

Amerikalı ve İngiliz istihbaratçılar sonuçta Irak’ta kitle imha silahları bulunmadığına kanaat getirdiler.

Ancak bu sonucu ne Beyaz Saray ne de Downing Street kabullendi.

İşte o zaman “istihbarat yalanları” devreye sokuldu.

Bugün de aynı şeyleri Suriye’de gerçekleştirerek Esad yönetimini devirmek istiyorlar. Ama artık herkes, her şeyi biliyor.

Ne ABD’nin, ne İngiltere’nin, ne İsrail’in, ne de Suudi Arabistan’ın gizlisi saklısı kaldı.

***

Öte yandan Almanya durumu idare etmeye çabalıyor.

Nedeni kendi istihbaratının elindeki bilgiler olabilir.

CIA ve Ml6’nın kullandığı Iraklı casusları o zamanlar BND de sorgulamıştı.

Demek oluyor ki, ABD ve İngiltere’nin 2003’te neler yaptıklarını ve şimdi de Suriye’de neler yapabileceklerini, dolayısıyla filmin sonunu en iyi Berlin biliyor.

(Kaynak: BBC/Irak’ın işgalinde istihbarat yalanları)

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X