Yılmaz, yazısında şu ifadeleri kullandı:
Açıkça söylemek gerekirse… Ekonomide olan biteni anlayabilmek mümkün değil. Öyle şeyler yaşanıyor ki, sokaktaki vatandaş anlayamadığı gibi, akademisyen ya da ekonomist kimliğiyle ekranlarda yorum yapanlar da içinden bir türlü çıkamıyorlar.
Bir gün…
Açıklanan asgari ücretin rekor artışı ile sevinenler, ertesi gün bu artışın vergiler nedeniyle çok da fazla yansımayacağı endişesine kapılıyorlar.
Hatta…
Yaşamı kolaylaştırma adına umut olması gereken bu artışların kayıt dışı istihdama dönüşmesi riski nedeniyle yeni yeni kaygılar yaşanıyor.
Bir yandan da…
Kamu-özel sektör arasında çok ciddi ücret adaletsizlikleri ortaya çıkıyor. Atılan ya da atılacak adımlarla geçim sıkıntısını giderecek rahatlama beklenirken; aynı anda vasıfsız bir çalışanın öğretmen maaşının üstüne çıkması gibi toplumsal dengeyi olumsuz etkileyen sonuçlar gündeme geliyor.
En kötüsü…
Çarşıda, pazarda, markette sürekli yükselen fiyatlar yaşamlarını aile bütçesi hesabını denkleştirmeye çalışarak sürdürenler için resmen kâbusa dönüyor.
Çünkü…
Yükselen bu fiyatların bir daha geri dönmeyeceğinin, etiketlerin eski rakamlarının artık hayal olduğunun herkes farkında.
Nitekim…
Bu satırları yazmaya başladığımızda, karşımızdaki televizyon ekranının alt köşesinde Dolar 17 lira, Euro 19 lira sınırını zorluyordu. O artışlar sürdükçe etiketlerin düşmeyeceği ortada.
Dövizdeki cinnet hallerinin faiz indirimi ısrarıyla başlaması bir başka sorun.
Üstelik…
Daha fazla yatırım için faiz indirildiği söylenirken, o kredileri alanların sanayi yatırımı yapıp iş alanları açmak ve üretmek yerine dövize yatırım yaparak kurları yükselttiği yorumları da işlerin nasıl ters gittiğini açık açık anlatıyor.
Sözün kısası…
Ekonomi kontrolden çıkmış görünüyor, ama asıl tehlikeli olan şu: Vatandaşın umudu kayboldu, güveni de sarsıldı.
Siyaset için en kötü durum işte bu.
Olay Gazetesi Yazarı Ahmet Emin Yılmaz’ın yazısının tamamı için tıklayın…