Türkiye dahil Avrupa’daki kayak merkezlerinin farklı ısınma seviyelerinde nasıl etkileneceğini ve güvenilir kar tedarikinin ne kadar sürdürülebileceğini inceleyen ilk çalışma olma özelliği taşıyan araştırma, Nature Climate Change dergisinde yayımlandı.
Türkiye dahil Avrupa genelindeki 2 bin 234 kayak merkezini inceleyen çalışma, mevcut emisyon azaltma politikaları çerçevesinde bu yüzyılda küresel sıcaklık artışının sanayi öncesi döneme göre 3 dereceye ulaşması halinde söz konusu kayak merkezlerinin karşılaşacağı yüksek riskleri gösteriyor.
Dünyadaki kayak merkezlerinin yarısı Avrupa’da bulunuyor ve sıcaklık artışının öngörülen şekilde artması durumunda Avrupa’daki kayak merkezlerinin yüzde 91’inin çok az kar alma riski altında olacağı ve daha önce beş yılda bir karşılaşılan en kötü koşulların en az iki yılda bir ortaya çıkabileceği öngörülüyor.
Bu şartlarda, Türkiye’deki kayak merkezlerinin tamamının yüksek risk altında olacağı tahmin ediliyor.
Emisyonların ve sıcaklık artışının söz konusu seviyeye ulaşması halinde, kapsamlı kar yapma çalışmalarıyla bile Avrupa’daki kayak merkezlerinin yaklaşık yarısının bu koşullarla karşı karşıya kalması bekleniyor.
Yapay kar yapımı olmadan ve küresel sera gazı emisyonlarının sadece mevcut politikaların gösterdiği kadar azaltılması (sıcaklık artışının 3 dereceye ulaşması) durumunda, Türkiye’deki kayak merkezlerinin yüzde 100’ü, İsviçre Alpleri’ndeki kayak merkezlerinin yüzde 87’si, İskandivan Dağları’ndaki tesislerin yüzde 70’i, Fransız Alpleri’ndeki kayak merkezlerinin yüzde 93’ü, Avusturya Alpleri’ndeki kayak merkezlerinin yüzde 94’ü, Alman ve İtalyan Alpleri’ndeki kayak merkezlerinin tamamı ve Karpat Dağları’ndaki kayak merkezlerinin yüzde 91’i, kar tedariki açısından çok yüksek riskle karşı karşıya kalacak.
Emisyon kesintileri, riskleri keskin şekilde azaltabilir
Buna karşın, daha hızlı emisyon kesintilerinin sağlanması ve sıcaklık artışının 1,5 dereceyle sınırlandırılması durumunda, Avrupa’daki kayak merkezlerinin yüzde 32’si ve Türkiye’deki tesislerin ise yüzde 19’unun yüksek risklerle karşılaşma ihtimali bulunuyor.
Sıcaklık artışının 1,5 dereceyle sınırlandırılması durumunda İsviçre Alpleri’ndeki kayak merkezlerinin yüzde 5’i, İskandinav Dağları’ndaki merkezlerin yüzde 48’i, Fransız Alpleri’ndeki kayak merkezlerinin yüzde 4’ü, Avusturya Alpleri’ndeki kayak merkezlerinin yüzde 7’si, Alman Alpleri’ndeki kayak merkezlerinin yüzde 20’si, İtalyan Alpleri’ndeki tesislerin yüzde 69’u ve Karpat Dağlarındaki tesislerin yüzde 33’ünün güvenilir kar tedariki riski yaşayacağı öngörülüyor.
Bazı tesislerde birkaç on yıl içinde kritik derecede düşük kar arzı görülecek
Araştırmacılar, yapay kar oluşumunun bazı tesislerin açık kalmasını sağlayabileceğini ancak bunun su ve elektrik talebini artırarak karbon emisyonlarının daha fazla yükselmesine yol açabileceğini belirtiyor.
Fransa merkezli Meteo-France ve Fransa Bilimsel Araştırma Ulusal Merkezi araştırmacısı Samuel Morin, iklim değişikliğinin Avrupa’nın tüm dağlık bölgelerindeki kayak merkezlerindeki kar koşullarının son on yıllara göre bozulacağını ancak sonuçların dağlık bölgeler arasında ve içinde farklı olacağını dile getirdi.
Bu durumun Avrupa’da kayak turizminin hemen sona ermesi anlamına gelmediğini fakat tüm kayak merkezleri için giderek zorlaşan koşulların oluştuğunu kaydeden Morin, “Bazı tesisler, birkaç on yıl içinde şu anda bildiğimiz şekliyle faaliyet göstermek için kritik derecede düşük kar arzına ulaşacak. Emisyonların daha hızlı bir şekilde azaltılması, kayak turizmi için kar arzı riskini ve kar yapımına olan talebi ve ilgili dışsallıkları sınırlayacaktır” ifadelerini kullandı.
Fransa merkezli Ulusal Tarım, Gıda ve Çevre Araştırma Enstitüsü bilim insanı ve çalışmanın baş yazarı Hugues François ise kayak turizminin dağlık bölgelerde yaşayan insanlara geçim kaynağı sunduğunu kaydetti.
Emisyonların keskin şekilde azaltılması için kalkınma yollarının geliştirilmesi gerektiğini aktaran François, kayak turizminin bu bölgelerde uzun vadede ne ölçüde önemli bir rol oynayacağının açık bir soru olarak kalmaya devam ettiğini sözlerine ekledi.