Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kanal 7’de yayınlanan “İskele Sancak Özel” programında soruları yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Sakarya’da patileri kesilen yavru köpeğin ölümü ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, “Bu olayda da bunlara bizim mesafeli veyahut da bir müsamaha göstermek mümkün değil. Yani bizim için bu noktada bir insan ölümü neyse buna da böyle bakıyoruz” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Hayvanları Koruma Kanunu’nu AK Parti olarak 2004’te çıkarttıklarını anımsatarak, hayvan haklarıyla ilgili yeni yaptırımları ve düzenlemeleri içeren hükümet tasarısını da seçimden sonra süratle yürürlüğe sokacaklarını bildirdi.
Yeni düzenlemeyle kanunun yasak fiillere ilişkin idari para cezalarında önemli oranda bir artışa gidileceğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Sahipli veya sahipsiz hayvanlara acımasız ve zalimce muamelelerde bulunmak veya eziyet etmek ve hayvanları birbirine zarar verecek şekilde dövüştürmek fiilen suç haline geliyor. Sahipli hayvanlar bakımından sahibinin şikayeti üzerine, sahipsiz hayvanlar bakımından ise Orman ve Su İşleri Bakanlığının yazılı başvurusu üzerine soruşturma ve kovuşturma yapılabiliyor. Böyle bir süreci başlatmış olacağız. Dolayısıyla biz bu işleri sahipsiz bırakmayacağız.”
“Sandıkta özgürlük mücadelesini ver”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suruç’ta yaşananlar ve AK Parti Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın kardeşinin hayatını kaybetmesi anımsatılarak, olayı “AK Partililerin kışkırttığı” iddialarına yönelik soruya karşılık, seçim kampanyalarında bütün teşkilatlara “evleri, esnafı dolaşın, ziyaret edin” denildiğini söyledi.
“Ben siyasi hayatımda iki yerde tacize uğramışımdır. Birisi Suruç’tur, birisi Hopa’dır” ifadesini kullanan Erdoğan, Suruç’ta mitinge gittiği sırada terör örgütünce otobüslerine yumurta atıldığını, Hopa’da DHKP-C üyelerinin benzer bir şeyi yaptığını ve korumalarından birisinin ağır yaralandığını söyledi.
Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın ailece teröre karşı mücadele veren yürekli bir aile olduğunu belirten Erdoğan, Yıldız’ın olayı esnafı dolaşırken yanlarına yaklaşanların, “Siz bizim HDP’li olduğumuzu bilmiyor musunuz? Buraya nasıl gelirsiniz?” demesiyle başladığını söylediğini anlattı.
“PKK’nın alışılagelmiş yaklaşımı”
Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bu yaklaşım artık PKK’nın alışılagelmiş yaklaşımı. Hele hele bunlar Şanlıurfa’da böyle bir şeyi hiç hazmediyorlar. Çünkü Şanlıurfa’nın bir farklılığı var. Onlara göre bir özelliği var. Biz başka bir şey söylüyoruz, özgürlük mücadelesi kendi ülkende, kendi kardeşlerine karşı böyle verilmez.
Ama bu PKK kendilerine göre özgürlük mücadelesini ya dağlara kaçırarak verir veya mağaralara sokmak suretiyle verir. Veyahutta bizim mimarlarımızı, mühendislerimizi, öğretmenlerimizi bilinmeyen birçok yere kaçırarak verir. Bu mudur özgürlük mücadelesi? Eğer samimiyseniz, dürüstseniz öyle Hans’ı, George’yi bilmem neyi arkana almak suretiyle gelip de özgürlük mücadelesi verme. Özgürlük mücadelesinin tek yeri var. Sandık. Sandıkta özgürlük mücadelesini ver.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz yanımıza ne Hans’ı alıyoruz, ne George’u alıyoruz. Bizim yanımızda sadece milletimiz var. Biz, milletimizle beraber yürüyoruz. Bunun için de başka bir şeyi bizim aramamıza gerek yok. Silah şu, bu filan falan yok. Bizim silahımız oyumuzdur. Bizim silahımız imanımızdır, fikrimizdir, düşüncemizdir. Biz, bu işi 40 yıldır böyle yaptık, böyle yapıyoruz ama siz arkadaş hala bu yola gelmediniz. İşte siz, 7 Haziran en önemli neticeydi.” sözlerine yer verdi.
“Milletimin gerekli cevabı vereceğine inanıyorum”
“CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin, Selahattin Demirtaş’a destek söylemlerinin” hatırlatılması üzerine Erdoğan, şu görüşlerini paylaştı:
“Tabii, yalnız o değil ki. Diğerlerinin yok mu? Diğerleri de aynı destek söylemlerini yapıyor. ‘Bir cumhurbaşkanı adayı nasıl olur da cezaevinde kalır?’ diyor. Hale bak. Şimdi bu cezaevinde kalan zatın çok daha farklı suçları olabilirdi. Ne olacak? Bunlar, bunun gerekçesi mi olacak? Ki bunlar bu işin geçmişini çok da iyi bilirler. Çok da farklı bir şekilde bunu yaşadılar. Önü açıldı mı bu işin? Yok. Şimdi burada ne oluyor da size bu terörist örgütlerin arkasında olduğu böyle bir kişi için ‘Bunun önü açılsın’ gayreti içerisine giriyorsunuz? Ben özellikle de halkıma, milletime şunu hatırlatmak istiyorum, biz, eğer terörle mücadeleyi hakkıyla, dört dörtlük yapacaksak, ben, bu kişilere veya örgütlere karşı 24 Haziran’da benim milletimin gerekli dersi, cevabı vereceğine inanıyorum.”
“Bürokratik oligarşiyi kaldıracağız”
Erdoğan, artık Diyarbakır Belediyesi önünde kızları kaçırılan annelerin olaylarına şahit olunmadığına vurgu yaparak, “Bu bölgelerde artık annelerin o huzursuzluğu yok. Sürekli benim yıllardır işlediğim bir konu vardır. Nedir o? Bürokratik oligarşiyi kaldıracağız. Şu anda bürokratik oligarşi yüzde 100 kalktı mı? Hayır. Ama bürokratik oligarşiyi biz şimdi bu yeni sistemle, yeni dönemde kesinlikle yok edeceğiz. İşte bu nereden olacak? Bu, bizim bu ileri demokrasinin perde arkasındaki inşallah uygulama bu olacak. Bunu getireceğiz.” dedi.
“Dersini çalışmamış”
“CHP’nin cumhurbaşkanı adayı İnce’nin ‘Kürt sorunu’ ifadesini kullandığının” hatırlatıldığı Erdoğan, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
“Onlara şunu sormak lazım, sizin terörle mücadele adına yaptığınız bir şey var mı? Bize bunu bir söyleyin. Terörle mücadele adına… Hatta FETÖ’yü de bir cümleyle geçiştirmişler. Var mı böyle bir şey? Yok. Daha ne konuşuyorsunuz? Sizin terör diye bir sorununuz yok bir defa ama AK Parti’nin ‘terör’ diye bir sorunu var. Terörle mücadele eden İsmail Metin Temel Paşa’yı afedersiniz gündemine getirip ‘Geldiğim günün hemen ertesinde apoletlerini sökerim.’ Yani adamın o kadar işleri var ki hemen geldiğinin ertesinde hemen apolet sökecek. O apoleti sen mi taktın da sen sökeceksin? Bu ülke bir hukuk devleti. Sen, hukuk devletinde ne zamandan beri bu işi cumhurbaşkanlarının yaptığını gördün? Ben, 3,5 yıllık cumhurbaşkanlığımda, 11,5 yıllık başbakanlığımda böyle bir adımı atamadım. Sen neye göre atıyorsun bu adımı? Bu çırak bile olamamış, diyorum ya. Bu ülkede neler oluyor, bitiyor bunlardan dahi haberi yok. Dersini çalışmamış.”
“Biz seni muhatap alır mıyız?”
Muhalefetin insansız hava araçları, silahlı insansız hava araçları, nükleer santral, 3. havalimanı, yerli otomobile savaş açtığı ifade edilerek, “Mesela Sayın İnce, kaldıracağım diyor, ama ertesi gün de çıkıp sizi üretim yapmamakla suçluyor. Zorlanıyor musunuz? Bu tutarsız, ikircikli, paradoks, hepsi yaşanıyor, hızlı trene karşı olan birisine nasıl cevap vereceksiniz?” şeklindeki soru üzerine Erdoğan, “Bunlar leblebi, çekirdek. Çünkü bu işin bizim için zor tarafı yok. Bunlar çırak bile değil. Biz artık ustalık dönemini geçirdik. Şu işlerin kabili telif değil.” dedi.
İnce’nin kendisini televizyonda programa çıkma davetini eleştiren Erdoğan, “Sen ‘Kanal İstanbul’a karşıyım’ diyen bir adamla neyi konuşacaksın? Utanmadan, sıkılmadan televizyona davet ediyor. Üzerimizden kalkıp reyting sağlayacak kendine. Biz seni muhatap alır mıyız?” ifadelerini kullandı.
“Prompter okumuyorum, prompteri yaşıyorum”
“Bu sırada hem prompter okuyorsunuz, hem salona hitap ediyorsunuz, o ara bir de Tayyip Elçi’yi izliyorsunuz. Bu alkışlanacak bir şey” denilmesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben prompter okumuyorum, prompteri yaşıyorum. Onlar farklı.” dedi.
Tayyip Elçi’nin yerinin dolu olması nedeniyle kendi yerine oturması işaretini verdiğini ve oraya oturduğunu aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
“Hemen, ‘Prompteri okuyamadı, takip edemedi, dondu kaldı’ falan diyor. Bir yerden dokunduracaklar ya, buradan yakalamaya çalıştı. Olayın gerçeğini, hakikatini anlatınca da oyun bozuldu. Bu malum grupların işi hep iftira at, tut, nasıl olsa iz bırakır değil mi? Burada da onu yapmak istediler. Ama o akşam 5-6 bin kanaat önderiyle bizim o iftarı yapışımız bunların bütün her şeyini alt üst etti. Ne yaparlarsa yapsınlar sonunda biz yolumuza devam edeceğiz. Burada bir gerçeği özellikle Kürt kardeşlerime açıklamak istiyorum. Bak ben ‘Kürt kardeşlerim’ diyorum, ‘Kürtler’ demiyorum. Burada bir incelik var. Niye, çünkü bizim dinimiz, ‘Ancak inananlar kardeştir.’ diyor. Ben Kürt kardeşlerimi inananlar olarak görüp, onlara kardeşim olarak bakıyorum. Onlar bizden, biz onlardanız. Onun için de kalkıp başka devlet kendilerine aramalarına gerek yok. Hatta hatta daha ileri gidiyorum, toprak aramalarına gerek yok. Bu toprakta yaşayacaklarsa zaten bizim garantimiz altındadırlar. Çünkü AK Parti bugüne kadar tüm Türkiye’nin partisi olmuştur. Diğerleri maalesef tüm Türkiye’nin partisi olamamıştır, etnisite üzerine hareket etmişlerdir veya bölgesel kalmışlardır. Ondan sonra bir yere gitmişlerdir, savundukları yer kavmiyetçiliktir. Ama bizde kavmiyetçilik yok.”
“Bugünün OHAL’i o OHAL değil”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, OHAL’in seçimden sonra kalkacağı yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine, göreve geldiklerinde, 2002’nin son aylarında Türkiye’de OHAL olduğunu ve OHAL’i bir ayda kaldırdıklarını anımsattı.
Erdoğan, o dönemde partiyi kurmak için Güneydoğu’yu dolaştığına işaret ederek, şu görüşlerini paylaştı:
“Bize o zaman ‘OHAL’i kaldırın yeter’ dediler. O zamanın OHAL’inde tüm ticari hayat o bölgede durmuştu. Mesela ben Cizre’yi dolaşıyorum, evlerin bahçelerinde TIR’lar kamyonlar var, çürümeye yüz tutmuş. Meğerse Irak tarafından mazot kaçakçılığı yapılıyormuş. ‘Biz geldiğimizde bunu halledeceğiz’ dedik. O zaman Abdullah Bey Başbakan, OHAL’i bir ay içinde kaldırdık. Ama bugünün OHAL’i o OHAL değil, orada kan gövdeyi götürüyordu. Ama şimdi biz o dönemi sıyırdık, o dönemden geçtik. Bu dönemdeki OHAL’in amacı, 15 Temmuz FETÖ terör örgütünün Türkiye’yi soktuğu atmosferden Türkiye’yi kurtarmak ve terörle mücadelede işimizi kolaylaştırmak. Şu anda biz herhangi bir yerde bir grev duyuyor muyuz, üniversitelerimizde bir olay duyuyor muyuz, hayır. Niye OHAL var. Fakat nasip olursa inşallah 24 Haziran’dan sonra bu OHAL’i masaya yatırıp, kaldırmak suretiyle bu süreci devam ettireceğiz. Bu demek değil ki tekrar OHAL gelemez mi. OHAL’in gelmesi sorun değil, eğer OHAL’i gerektirecek bir durum söz konusu olursa OHAL yine gelir ama niçin gelir, terörle mücadele için gelir. Çünkü terörle mücadelede asla bu işi sekteye uğratmamamız gerekir. Çünkü şu anda en önemli sorunumuz terör. Bunu başaracağız. Bunu başardığımız anda ekonomi de çok daha iyi noktaya gider, eğitim de çok daha iyi noktaya gider, ulaşım, yatırımlar, alt yapı hepsi çok daha iyi noktaya gider. OHAL’i biz burada kullanıyoruz. Yoksa vatandaşımın özgürlüklerinde, sosyal yaşamda değil. Böyle bir şey için onu engelleyen bir unsur olarak OHAL’i kullanmadık ki?”
“Beyaz Türklerin kimler olduğunu halkım çok iyi bilir”
Muharrem İnce’nin “Ben Türkiye’nin zencisiyim” dediği hatırlatılarak, “Acaba roller değişti mi? Yani dünün AK Partisi bugün Türkiye’nin beyaz Türkleri haline geldi, itilmiş kakılmışları da CHP’liler mi oldu?” sorusuna karşılık Erdoğan, “Bu ekranda hiç halkı aldatmaya gerek yok. Türkiye’de beyaz Türklerin kimler olduğunu benim halkım çok iyi bilir.” dedi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
“Şimdi Bay Kemal, Bay Muharrem’in şunu bilmesi lazım, ‘Ben bu millete efendi olmaya geldim’ o size ait, bize ait değil. Biz hizmetkar olmaya geldik, aramızdaki fark bu. Biz, bu ülkede yıllar yılı beyaz-zenci ayrımında beyaz Türk muamelesi görmedik, zenci Türk muamelesi gördük. Neyle? İnancımızla, fikrimizle, düşüncemizle. Bizim çocuklarımız imam hatiplerin kapısından çevrildi Bay Muharrem, senin çocukların çevrildi mi?”
İnce’nin bugün başörtüsü savunuculuğu yaptığının belirtilmesi üzerine de Erdoğan, “Başörtüsü konusunda savunamıyor da ‘Ben imam hatipte 3 yıl öğretmenlik yaptım’ diyor. Sen öğretmenlik yapsan ne yazar? Kim bilir o öğrenciler senden ne eza, cefa çektiler. Çünkü siz bir defa hep uygulamalarınızda başörtüsüyle ilgili, mesela Anayasa Mahkemesine gidişleri var. Nerede, malum o 417 kararında imzan var, senin de imzan var, Bay Kemal’in de imzası var. Kimi aldatıyorsunuz?”
“Bunların derdi koltuk”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Muharrem İnce’nin iki farklı propaganda yürüttüğü belirtilerek, bunu nasıl yorumladığının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
“Şimdi şöyle bir gerçek var; Bay Kemal biliyor ki Bay İnce seçilemeyecek. Bay Muharrem seçilemeyeceğini bildiği için bir defa koltuk noktasında bu kişiyi ekarte etmiş olacak. Bir daha bununla uğraşmayacak. Ama Bay Muharrem de biliyor ki ‘Ben her ne kadar burada elemine olsam da ben bunun başına bela olacağım.’ Öyle veya böyle. Kendine bu seçim kampanyalarında bir zemin oluşturma gibi bir gayreti olacak. Bundan sonraki süreçte CHP’nin içindeki özellikle bu dalaş çok daha farklı bir şekilde yürüyecek. Bizim bütün hedefimiz, 24 Haziran’ı başarıyla atlatmak, bunların da tabii derdi seçim değil, koltuk davası. Bu koltuğu kim kapar, bunun gayreti içerisinde bunlar bu süreci yürütüyorlar.”
ABD ile Münbiç anlaşması
ABD ile yapılan Münbiç mutabakatı hatırlatılarak, “Orada bir iddia var. ‘Türkiye, Münbiç karşılığında Doğu Fırat’la ilgili rezervlerinden vazgeçti.’ deniliyor. Bu doğru mu?” yönündeki soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir defa Münbiç’in böyle bir pazarlığı kesinlikle olmamıştır, bunların hepsi iftiradır. Biz bu tür konularda bir defa öyle kolay kolay pazarlığa oturmayız. Kim adına, neyin pazarlığını yapıyoruz?” dedi.
“Bir defa Münbiç Kürtlerin değildir” ifadesini kullanan Erdoğan, “Münbiç ne YPG’nin, ne PYD’nin hiç değildir. Yüzde 95 Araplarındır.” diye konuştu.
“Toplantı alanlarını vurduk”
Türkiye’nin burayla beraber Irak’la ilgili gelişmeleri olduğunun da altını çizen Erdoğan, şu anda Kandil üzerinde ısrarla durulduğunu aktardı.
Erdoğan, ilk adım olarak 20 uçakla Kandil’de 10 önemli hedefi vurduklarını hatırlatarak, bu hedefler arasında cephanelikler bulunduğunu bildirdi.
CHP’nin Kandil’de kimsenin kalmadığı iddialarına yönelik Erdoğan, “Bunların bilerek konuştukları yok. Neyi biliyor, kimden haber alıyor? Demek ki bunlara FETÖ olayında olduğu gibi herhalde Amerikan istihbaratı bilgi veriyor ona göre konuşuyor.” ifadesini kullandı.
Erdoğan, CHP’nin Kandil’den istihbarat aldıkları yönündeki açıklamalarına ilişkin de şunları kaydetti:
“Onu diyorlarsa zaten o daha büyük tehlike. O zaman benim halkımın çok iyi değerlendirmesi lazım. Şimdi Kandil sana böyle bir istihbarat veriyorsa bir, orası boşaltılmadı aslında. Biz işi bırakmadık, istihbaratımız çalışmaları sürdürüyor, bu yeni çalışmalarda yeni bilgilere ulaştık. Yeni bilgilerle beraber tekrar operasyonlarımızı yaptık. Bu son operasyonlarda oradaki çok önemli bunların toplantı alanlarını vurduk. Henüz neticesini almadık ama vuruldukları kesin. Bunu ilk defa sizinle paylaşıyorum. Belki bu akşam Silahlı Kuvvetlerin sitelerinde de yayınlanabilir. Öyle bir (konsey) toplantı. Buradan gelmek istediğimiz şey şu, bunların bizim için kimlikleri de önemli tabii. Şu anda biz adım adım bu işin üzerine gidiyoruz. Sincar bizim için neden önemli? Çünkü Sincar bizim için ikinci bir Kandil’dir. Onun için biz Sincar’da da böyle bir şeyi tespit ettiğimiz anda, gereğini yapacağız. Burada MİT’in yoğun bölgeyle ilgili çalışmaları devam ediyor.”
Suriye’nin kuzeyinde de aynı şekilde çalışmaların sürdüğünü belirten Erdoğan, kesinlikle gevşeme olmayacağını vurguladı.
İdlib’de de El Nusra’nın belli bir bölümüne karşı bir operasyonu Rusya’nın yaptığını bildiren Erdoğan, “Biz onlara da gerekeni söylüyoruz.” dedi.
Kandil’e kara harekatı
“Kandil’e kara harekatı olur mu?” sorusuna da Erdoğan, “Şimdi Kandil’le bulunduğumuz yer çok çok farklı bir yer. Bizim tabii Kuzey Irak’ta biliyorsunuz bazı üslerimiz var. Bu üslerin güçlendirilmesi lazım. Bunu yaparken de bunu Irak Merkezi Hükümetiyle beraber yapalım istiyoruz.” yanıtını verdi.
Erdoğan, Kandil’e yönelik operasyonda vurulanlar arasında önemli isimlerin bulunup bulunmadığına ilişkin bir soru üzerine, “Biz bunu büyük ihtimal olarak görüyoruz.” karşılığını verdi. Erdoğan, daha önce “İyi haberler vereceğim” şeklinde bir cümlesi olduğunun hatırlatılması üzerine, “O işte bu.” ifadesini kullandı.
Erdoğan, “Önümüzdeki saatlerde sonuçlarını göreceğiz” şeklindeki ifade üzerine de “Saat veya gün. Belli olmaz, çünkü kolay yerler değil.” dedi.
Bedelli askerlik
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bedelli askerlik konusunda bir takvim vermesine ilişkin soruya da bununla ilgili bir takvimi kendisinin vermesinin yanlış olacağını vurgulayarak, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bunu, benim başkan olduğum anda çalışacağım insan veya insanlar kimdir? Birinci derece Genelkurmay Başkanım’dır ve Milli Savunma Bakanım’dır. Onlarla beraber bunu tabii ki müzakere edeceğiz, tartışacağız. Şu anda bir defa ihtiyaç var mı yok mu, bu bir. İki, şu anda biz terörle mücadele ederken, bunun zamanlamasını nasıl yapağız. Çünkü bir tarafta terörle mücadele var, bir tarafta da bedelli askerlikle siz terörle mücadele noktasını bir kenara koyuyorsunuz. Onun için bu hassasiyeti göz önüne almamız lazım.”
Bu hassasiyet içerisinde bedelli askerliğin ne zaman çıkacağı konusunda diğerleri gibi bir adım atmayacağını vurgulayan Erdoğan, “Burada bir birikim var, bu birikimi de biliyoruz. Dolayısıyla biz şimdi Bay Muharrem gibi bu işin dışında değiliz ki. Elimizde de bir birikim var, bunun beklentisi var, yurt dışından var, yurt içinden var. Bunun rakamını çok cüzi bir miktara da indirdik. Şu anda bu kapıyı açtığımız zaman buraya ciddi bir huruç harekatı olacaktır. Aslında burayla ilgili atılacak çok farklı adımlar da var. Onun için ben Genelkurmay Başkanıma da Milli Savunma Bakanıma da söyledim. Biz bu yeni düzenlemeleri silahlı kuvvetlerle ilgili çok daha farklı ele almamız lazım.” dedi.
F-35 savaş uçaklarının gelip gelmeyeceğine ilişkin bir başka soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda bir manisi yok. İşi Savunma Sanayi Müsteşarlığımız takip ediyor. Zaten pilot noktasında gönderildi, orada belli bir eğitim falan da aldılar. Takvim çalışıyor. Şu ana kadar da 800 milyon dolar biz bunlar karşılığında ödeme yaptık. Bu ödemelerimiz de aksamadan devam ediyor. Yani biz bir defa sözleşmemize sadığız, herhangi bir orada da aksama söz konusu değil.” karşılığını verdi.