Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, “Türkiye’nin milli birliğe ihtiyacı var ama milli birlik, bir kişi gibi düşünmek değildir. Milli birlik, herkesin birbirini dinlemesi ve böylece Türkiye’nin ortak sorunları için ortak çözümler üretebileceği bir noktada buluşmasıdır.” dedi.
Feyzioğlu, bazı programlara katılmak üzere geldiği Samsun’da bir restoranda gazetecilere yaptığı açıklamada, hazırlıkları sürdürülen yargı reformu stratejisinin seçimlerden sonra açıklanacağını belirtti.
Hakimler ve Savcılar Kurulunun (HSK) yapısının değiştirilmesi gerektiğini savunan Feyzioğlu, “Maalesef bir sıkıntı var ama bunu aşmak zorundayız. Yetkili makamlar stratejiyi hazırlarken ‘Biz de dahil olmak istiyoruz’ dedik. Elimizin tutulduğunu gördük. Memnuniyet duyuyorum. Sıkılı bir yumrukla el sıkışamazsınız. Elinizi uzatırsınız, tutan tutar. Tutmayanın kendi sorumluluğudur ama kimse ‘Sen niye bu kadar önemli bir süreçten uzak durdun?’ diyemez.” ifadelerini kullandı.
TBB’nin aktif şekilde sürece dahil olmasını önemli gördüğünü dile getiren Feyzioğlu, “Bize ABD’den, Avrupa’dan ders veren çok. Kimilerinde haklılık var. Kendimizi düzeltmek zorundayız.” diye konuştu.
Türkiye’nin 15 Temmuz darbe girişimini yaşadığını, olağanüstü bir dönemden geçildiğini anlatan Feyzioğlu, şöyle devam etti:
“Yargının içinden FETÖ mensuplarını temizledik diyorsak, bundan sonra HSK’nin hem demokratik hem de siyasi iktidardan bağımsız şekilde oluşmasını sağlamamız lazım. Çünkü yaratılmak istenen algı şu, siyasi iktidarın önünde 50 telefon var, ‘Şunu tutukla, şunu at, hapset.’ Maalesef, yargının HSK düzenlemesine baktığınızda da yapısı itibarıyla siyasi iktidarın doğrudan ve çok ciddi şekilde etkisine, oluşumu itibarıyla açık olduğunu görüyorsunuz.”
Türkiye’nin milli birliğe ihtiyacı olduğuna işaret eden Feyzioğlu, “Ama milli birlik, bir kişi gibi düşünmek değildir. Milli birlik, herkesin birbirini dinlemesi ve böylece Türkiye’nin ortak sorunları için ortak çözümler üretebileceği bir noktada buluşmasıdır. Ortak akıldır. Bunu yapabiliriz, tecrübeyle yapabiliriz. Bu niyeti de görüyorum artık insanlarda.” ifadelerini kullandı.
“Hukuk fakültesi mezunları komiser muavini olabilir”
Feyzioğlu, Türkiye’de hukuk fakültelerinin kalitesinin çağdaş bir dünyada kabul edilemeyecek seviyede olduğunu söyledi.
Bir profesör görmeden mezun veren hukuk fakülteleri bulunduğunu belirten Feyzioğlu, öğretim üyeleri ile öğrencilerin eğitim öğretim kalitesinde de eksiklikler görüldüğünü dile getirdi.
Yargı reformu stratejisinde, sınavı gündeme getirmek istediklerine işaret eden Feyzioğlu, “Mutlaka bir sınav gelecektir. Hukuk fakültelerini bitirip diplomasını alanlar, hakim, savcı, noter ve avukat adayı olmadan önce bir baraj sınavına tabi tutulacaklardır. Kalitesini yükseltmeyen hukuk fakülteleri kontenjanlarını dolduramayacaktır. Avukatlar arasında da açlık sınırı seviyesinde yaşayan meslektaşlarımız var.” değerlendirmesinde bulundu.
“Hukuk devletinin sağlığını etkileyecek şekilde” bir çözüm ürettiklerini anlatan Feyzioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yıllarca polis akademisi öğrencilerine hukuk öğretmeye çalıştık. Bir soruşturma fiiliyatta savcının emrinde yürür ama polisin hukuka saygılı olması demek ‘Hukuk devleti vardır’ demektir. Proje şudur, hukuk fakültesi mezunlarının büyük sayılarla komiser muavinliği kadrolarına alınması. Çünkü her hukuk fakültesi mezununun avukat olması şart değil. Bugün avukat sayımız ihtiyacın iki katı. Polis amirlerinin tıpkı Amerika FBI’da, Avrupa’nın bazı ülkelerinde olduğu gibi hukuk fakültesi mezunu olmasını sağlarsak hukuk öğrenmiş değil, hukukçuluğun üstüne çok etkili polislik öğrenmiş bir emniyet teşkilatına sahip oluruz. Böylece soruşturma dosyaları ilk andan itibaren büyük titizlikle hazırlanır, zaman kaybı olmaz. Bu gerçekten bir medeniyet projesidir. Sayın Adalet Bakanı’nın projesini önemsiyorum, tam destek veriyorum. İçişleri Bakanı’nın da bu projeye sıcak baktığını öğrendim. Kendisiyle bu konuda yüz yüze konuşmaya hazırım arzu edilirse.”
Yatırımların bir numaralı koşulunun, hukuk güvenliğini sağlamak olduğunu dile getiren Feyzioğlu, “Çok güvenilir, siyasetin müdahalesine tamamen kapalı, siyaset de yapmayan bir yargı düzenini kuracaksınız. Seçilmemiş bir hakimin seçilmiş gibi siyaset üretmesini kabul edemeyiz. Bir hakimin seçilmiş bir siyasetçinin talimatıyla hareket etmesini de hiçbir şekilde kabul edemeyiz.” dedi.