Bir tuğla fabrikasında gece bekçisi olarak çalışan genç, iddiaya göre komşu fabrikadaki arkadaşının yanına yemeğe gitti. Bu sırada trafo binasına giren hırsızlar, yüklü miktarda kablo ve elektrik malzemesini çaldı. Görev yerini terk eden bekçiye sinirlenen patron, genci tazminatsız kovdu. İş Mahkemesi’nin kapısını çalan gece bekçisi, iş sözleşmesinin iş yerinde yaşanan hırsızlık nedeni ile feshedildiğini, davalı işveren tarafından iş yerinde bulunan bekçi kulübesinin yıktırıldığını, davacı işçinin yemekhanede durduğunu öne sürdü. Çalışan, yemekhanenin bulunduğu yerden fabrika arazisini görmesinin mümkün olmadığını, arazide yeterince aydınlatma da bulunmadığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etti. Davalı işveren ise davacının bekçi olarak çalışmasına rağmen görevinin gereklerini yerine getirmediğini, yıkılan fabrikada korunacak tek şey olan trafonun korunması için yeterli önemi göstermediğini, aynı zamanda davacının gece trafonun çalındığını görmediği gibi sabah günün aydınlanmasından sonra da çalındığını fark etmediğini, bu nedenle iş sözleşmesinin haklı nedenle sona erdirildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme, bilirkişi raporuna dayanılarak iş sözleşmesinin feshinin haklı sebebe dayandığı gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin taleplerinin reddine, fazla çalışma ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarına yönelik talebin ise kabulüne karar verdi. Kararı taraf avukatları temyiz etti. Yargıtay, kararı usül yönünden bozdu. Yeniden yapılan yargılamada İş Mahkemesi, davalı işverence yapılan feshin haklı nedene dayanmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verdi. Kararı davalı işveren temyiz edince devreye bu kez Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. Emsal nitelikteki kararda, gece bekçisinin görev yerini terk ederek yemeğe gittiğine dikkat çekildi. Kararda şöyle denildi:
“Somut uyuşmazlıkta; bozma ilâmı sonrasında çözümü yaptırılan kamera kaydının içeriği, dosyadaki bilgi ve belgeler ile soruşturma dosyasındaki ifade ve tutanaklar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalıya ait fabrikada meydana gelen hırsızlık olayının yaşandığı gece davacının bekçi olarak fabrikada görevli olduğu, tuğla fabrikası yıkılmış olmakla birlikte fabrika arazisi içinde korunması gereken idari binalar ile trafonun bulunduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı işçi hırsızlığın yapıldığı gece herhangi bir gürültülü ses duymadığını beyan etmiş ise de güvenlik kulübesine 200 metre uzaklıkta olan ben 800 kilogram civarındaki trafonun yaklaşık 10 metre yükseklikten aşağı atılarak içindeki parçaların çalınması ve 1,5 metre yükseklikte tuğla duvar üzerindeki dikenli tellerin 3 metrelik bölümünün kesilmesi eylemini davacının duymaması hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. Kaldı ki davacının soruşturma sırasındaki beyanında o gece fabrikanın çevresinde dolaşmadığını ve komşu işyerinde çalışan arkadaşları ile yemeğe gittiğini ifade ettiği görülmüştür. Kamera kayıtlarında da davacının 02.23-05.55 saatleri arasında kamera açısına hiç girmediği ve fabrika çevresini denetlediğine dair bir kayda rastlanmadığı anlaşılmıştır. Dosyada mevcut delil durumu itibarıyla görevli olduğu çalışma saatleri içerisinde davalı iş yerinde yaşanan hırsızlık olayında davacının bekçi olarak ağır ihmali bulunduğu, üzerine düşen denetim görevini gerekli şekilde yerine getirmediği ve feshin haklı nedene dayandığı anlaşıldığından kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi yerine yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”