Görmez’den Diyanet personeline veda

Diyanet İşleri Başkanlığı görevinden emekliye ayrılan Prof. Dr. Mehmet Görmez, başkanlık personeline veda etti.

Görmez’den Diyanet personeline veda

Diyanet İşleri Başkanlığı görevinden emekliye ayrılan Prof. Dr. Mehmet Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonu’nda düzenlenen programda başkanlık personeline veda etti. Program, Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanı Hafız Osman Şahin’in Kuran-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Görmez, veda konuşmasına, “Sahip olduğumuz hayatı, her nimeti, her nefesi bize emanet eden celal ve ikram sahibi zatı ve kendisi için yapılan iyilikleri baki, bunların dışındaki her şeyi fani ilan eden yüce Rabbime sonsuz hamdüsenalar olsun.” diye başladı.

Bugün bir veda konuşması için değil insani bir kardeşlik vazifesini ifa etmek ve helalleşmek için huzurda bulunduğunu ifade eden Görmez, “Yedi yılı Diyanet İşleri Başkanlığı, yedi yıla yakını da Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı olmak üzere yaklaşık 14 yıldır uhdeme tevdi edilmiş olan çok ağır ama bir o kadar onurlu ve şerefli bir emaneti, Başkanvekilimize tevdi etmek üzere bugün bu salonda bir araya gelmiş bulunmaktayız.” dedi.

“Müslümanların istiklaline gölge düşürmek isteyenlere fırsat vermesin”

Diyanet İşleri Başkanlığı görevini bırakırken herkesten helallik isteyen ve herkese hakkını helal ettiğini belirten Görmez, “Yüce Rabbim, milletimizi İslama, Müslümanlara hizmet etme şerefinden mahrum etmesin ve Müslümanların istiklaline, istikbaline ve izzetine gölge düşürmek isteyenlere fırsat vermesin. Rabbim, bu ağır vazifeyi ifa ederken, bize inanan ve güvenen, bize destek ve yardımcı olan herkesten razı olsun.” temennisinde bulundu.

Görmez, hayatın bütünüyle bir emanet olduğunun altını çizerek, “Öyle ki insan, kendi canının, hatta bir tek nefesinin dahi sahibi değil, emanetçisidir. Dünya hayatında vazifelendirildiğimiz bütün işler de bize emanettir. Bizler Allah’ın dinine, emirlerine ve nehiylerine uymamız, İslama, Kuran’a ve Allah’ın kullarına hizmetlerimiz nispetinde vazifemizi yapmış yahut yapmamış, emaneti korumuş yahut korumamış oluyoruz.” şeklinde konuştu.

Görevini bırakırken sorumluluğunun, mesuliyetinin devam ettiğini belirten Görmez, “Diyanet İşleri Başkanı olarak ne kadar sorumluluk sahibi idiysem, bugün İslam ümmetinin herhangi bir ferdi olarak mahiyet olarak aynı ve derece olarak farklı bir sorumluluk taşıyorum. Diyanet İşleri Başkanı olarak, milletimize, ümmet-i Muhammed’e, Kuran’a ve İslama elimden gelenin en iyisiyle hizmet etmekle mükelleftim. Sorumluluklarım itibariyle değişen hiçbir şey yok, bugün dahi aynısıyla mükellef olduğumu biliyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

“Bundan sonra gelecek olan yeni Diyanet İşleri Başkanımıza ve çalışma arkadaşlarına 113 ülkedeki bütün Müslümanlara, milletimizin her bir ferdine hizmet etmeye hazır bir müessese bırakıyorum” diyen Görmez, bu vesileyle bazı korku, endişe ve düşüncelerini paylaşmak istediğini söyledi.

“İlmiyyenin önemi her türlü izahtan varestedir”

Diyanet İşleri Başkanlığının, milletin gönlündeki yeri ile gönül coğrafyasında ihraz ettiği mevki ile devlet bürokrasisindeki yeri arasındaki farklı konumlarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ifade eden Görmez, “Kadim devlet geleneğimizde adı kalemiyye olan bürokrasi elbette önemlidir. Fakat devletin bekası için ilmiyyenin ve manevi hizmetlerin önemi her türlü izahtan varestedir. Bu köklü müessesenin salt bürokratik bir kurum mu yoksa ilmiyyeyi de temsil eden dini-manevi hayatımızı sevk ve idare eden bir müessese mi olacağına artık kesin bir şekilde karar verilmelidir.” değerlendirmesinde bulundu.

Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığının ve Türkiye Diyanet Vakfının bütün çalışanlarından haklarını helal etmelerini isteyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugüne kadar birçok toplantıda, ziyarette kendilerine hitap etme şerefine nail oldum. Bundan sonra da Allah’ın izniyle cami cemaati olarak kürsülerde minberlerde konuşurlarken onları dinleyeceğim, namazlarda arkalarında saf tutacağım. Benim kendilerine verebileceğim duadan başka bir hediyem yok. Fakat onların bana lütfedecekleri en büyük hediye, ‘Emaneti hakkıyla yerine getirmeye çalıştın, ümmete karşı samimi davrandın, ilmin izzetini korudun, Allah yolunda elinden geldiğince çaba gösterdin.’ şeklindeki bir hüsnü şehadet olacaktır.”

Görmez, sözlerini Hz. İbrahim’in “Allah’ım, arkadan gelecekler içinde iyilikle anılmayı bana nasip eyle” duasıyla tamamladı.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X