‘Hayatın kendisini yazıyorum’

Gazeteci İsmail Saymaz, Bursa ziyaretinde edebiyatla olan serüvenini anlattı. Saymaz, “Yazdığım öyküler, benim hayatımdan gerçekler. Çok azı kurgu” dedi.

‘Hayatın kendisini yazıyorum’

DİLEK ATLI

Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi’nin konuğu olarak Bursa’ya gelen gazeteci İsmail Saymaz, kaleme aldığı kitaplar ve edebiyat ile olan ilişkisi hakkında konuştu. 

Saymaz, yayımlanan 7 kitabını gazetecilik mesleğinin bir devamı olarak kabul ettiğini, bu nedenle kendini yazar değil, gazeteci olarak gördüğünü söyledi.

Yaşar Kemal’in öyküsel röportajcılık tekniğine ve kendisinin 16 yaşında yazdığı şiirlere de değinen Saymaz, Kafa dergisinde yayımlanan öyküleri içinse, “Onlar benim hayatımdan kopup gelen öyküler. Çok azında kurgu var” dedi.

 

ŞİİRLE BAŞLADI…

Gençliğinin Rize’de geçtiğini kaydeden Saymaz, o yıllarda türküyü sevdiği için şiirlerini bu formda kaleme aldığını dile getirdi.

Edip Cansever, Turgut Uyar gibi büyük şairleri de o dönemde okuduğunu dile getiren Saymaz, “şiir serüveni”ni şöyle anlattı:

“Bu ustaları okuyunca şiir haddime değil diye düşündüm. Başımdan da trajik ve duygusal bir vâka geçince şiir yazmayı bıraktım. Rize’nin günlük gazetelerinden birinde şiirlerim yayımlanmıştı. Gazeteciliğe devam ettim. Çünkü fark ettim ki asıl olan kurgusal bir hayatı değil, hayatın kendisini anlatmak. Tüm sahiciliğiyle hayatı haber yazarak anlattığımız zaman en harikulade yazarın tasarımladığı bir dünyadan daha somut, daha kesin bir dünyayı okura sunabiliyoruz.”

Yaşar Kemal, Sabahattin Ali, Orhan Pamuk ve Ahmet Hamdi Tanpınar gibi yazarları sevdiğini vurgulayan Saymaz, şöyle devam etti:

“Yaşar Kemal için hep anlatılır; arzuhalcilik yaparken öyle içli dilekçeler yazarmış ki köylüye dönüp yazdığı metni okuduğunda şikayeti olan köylü, ‘Sahi, böyle mi olmuş?’ dermiş. Ben de biraz Kemal’e öykündüm. Derdim, adliye kapısında bekleyip avukat tutmaya parası yetmeyen sıradan insanların sıradışı hikayelerini anlatmak. Çünkü büyük hikayeler, sıradan insanlara aittir. Yazdığım öykülerde de böyle. Dedemin başından geçenleri anlatmayı sevdiğim için onun hikayelerini kaleme almayı denedim. Kafa dergisinin önümüzdeki sayısında babamı anlattım. Çünkü çalışırken gözünü kaybetmişti. Bunun öyküsünü anlatmalıydım.’

 

YAŞAR KEMAL’İN RÖPORTAJCILIĞI…

Yaşar Kemal’in röportajcılığı bir edebiyat türü olarak kabul ettiğini hatırlatan Saymaz, şunları kaydetti:

“Gazetecilik de sadece röportajcılığa istisna tanır. Yaşar Kemal’in sokak çocukları, orman yangını, kaçakçılar röportajları bunlara örnektir. Kaçakçılar röportajında Kemal, Antep kahvehanesinde kendini ‘Kaçakçı Kemal’ diye tanıtır. Kaçakçılar ile birlikte Suriye’ye geçer ve silahlı çatışmaya girer. Böylesi röportajcılığın temsilcisi kalmadı. Timur Soykan’ın ‘Tanrı Misafirleri Oteli’ni çok sevdim. Harikulade bir röportaj kitabıdır. Bunun yanı sıra, gazetecilikten edebiyata yönelen Ece Temelkuran ve Pınar Öğünç’ün kitapları dikkat çekici. Beni okurken güldürebilen Mahir Ünsal Eriş’in kitaplarının yanı sıra Murat Uyurkulak’ın Tol’ü kayda değer bence.”

Yaşananları kaleme alıyor

 

Kendi yaşamından hikayeler de yazdığını belirten İsmail Saymaz, “Bunlardan biri, 1990’lı yılların başında Rize’de Rus Pazarı’nda kaset satan ve bir Gürcü kadına aşık olan çocuğun hikayesi. Kurguladığım öykülerim de var. Bu hikayeleri bir kitaba dönüştürme niyetimse, yok. Ben öykü yazarak gazeteciliğin kurallı yazı dilinden kendime bir hava alma yeri yaratıyorum sadece.”

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X