TBMM Genel Kurulunda, Helal Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın görüşmeleri sürüyor.
Tasarının tümü üzerinde milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Zeybekci, Helal Akreditasyon Kanun Tasarısı’nın, bir yılın üzerinde yapılan bir çalışmayla, bütün kurum ve kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak hazırlandığını belirtti.
Kurulun helali, haramı belirlemeyeceğini, helal ile haramın 36 ülkenin oluşturduğu bir kurul tarafından zaten belirlenmiş durumda olduğunu anlatan Zeybekci, kurumun helal belgesi vermeyeceğini, helal belgesi verebilecek olan kuruluşları akredite yapacağını, onları takip edeceğini ifade etti.
İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler içinde helal akreditasyon amacıyla oluşturulan ilk kurum olacağını ve Türkiye’nin bunda öncülük edeceğini anlatan Zeybekçi, altyapısı, standardizasyonu, teknik kadrosu, tecrübesi, laboratuvarları Türkiye kadar yeterli olmayan birçok ülkede de kurumun faaliyet göstereceğini açıkladı.
Zeybekci, şunları söyledi:
“Türkiye’de üretilen hiçbir ürünün üzerinde helalle ilgili bir şüphe yoktur; geçmişte de yoktu, bugün de yoktur, gelecekte de olmayacak. Bu düzenleme, Türkiye’de bir ihtiyaç olduğundan kaynaklanan bir sebeple de ortaya çıkmamıştır. Türkiye’de helal haramla ilgili bir kısıtlama, sınırlama, bir uygulama yoktur ancak sadece domuzla ilgili Tarım Bakanlığının bir şartı vardır: İçerisinde domuz karışımı olan veya domuz eti olan tüm ürünler üzerine görülür ve ayrıca sergilenmek ve stoklanmak kaydıyla böyle bir uygulamaya tabi olmak zorundadır. Üzerine de yazılmak zorundadır. İçinde ne kadar domuz olduğu da açıklanmak zorundadır.”
“Helal Akreditasyon Kurumu büyük bir ihtiyaçtan dolayı ortaya çıktı.” diyen Bakan Zeybekci, sözlerine şöyle devam etti:
“İngilizlerin bir sözü var: ‘Kuralı koyan altını alır.’ Bugün dünyada ülkeler ikiye ayrılıyor: Bilgiyi üretenler, bilgiyi tüketenler; kuralı koyanlar, o kurala uyanlar. Bu kurum, ülkemiz ve ihracatçımız açısından son derece faydalı olacak, ihracatımızı artıracaktır. Nasıl? Şu anda birçok ülke kendine göre standartlar koyuyor. Bu kurala göre artık tek standart olduğu için Helal Akreditasyon Kurumunun akredite ettiği bir kurum tarafından helal belgesi alan bir kuruluşun gönderdiği ürün, bütün bu ülkeler tarafından kabul edilmek zorunda olacak. Onun için ben bunu son derece faydalı görüyorum.”
TBMM Genel Kurulu’nda Helal Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın tümü üzerindeki görüşmelerde siyasi parti temsilcileri söz aldı.
AK Parti Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun, küresel ekonomide önemli değişiklikler ve dönüşümlerin yaşandığını, böyle bir dönemde dış ticarette etkin ve girişken olmanın artık bir tercih değil ihtiyaç olduğunu, gittikçe büyümekte olan küresel helal pazarına da bu gözle baktıklarını ve önemsediklerini söyledi.
Dünyada 1,8 milyar Müslümanın yaşadığını dile getiren Ercoşkun, Müslüman nüfusun, helal ürün ve hizmetlere ilişkin ilgisi ile talebinin giderek arttığını kaydetti. Ercoşkun, “Helal deyince aklımıza sadece tükettiğimiz gıdalar gelmesin. Bugün helal kavramı kozmetikten, eczacılık ürünlerine, tekstilden lojistiğe kadar pek çok ürün gurubu ile hizmette talep edilen ve katma değer yaratan bir unsur olarak ön plana çıkıyor.” diye konuştu.
Ercoşkun, en temel amaçlarının ortak helal standartlarına dayanan bir helal belgelendirme sisteminin Müslüman ülkelerinde tesisini sağlamak olduğunu belirterek, “İşte bu sistemin oluşumu için son tuğlayı da Helal Akreditasyon Kurumu ile koymayı hedefliyoruz.” dedi.
MHP İstanbul Milletvekili İzzet Ulvi Yönter, parti olarak helal akreditasyona karşı olmadıklarını, arzularının Türkiye’nin helal akreditasyonda dünya pazarından daha fazla pay alması olduğunu söyledi.
Bu alanda gerekli altyapı, birikim ve tecrübeye sahip Türk Akreditasyon Kurumunun (TÜRKAK) mevcut olduğunu ve sistem, ürün, hizmet, laboratuvar ile personel alanlarında akreditasyon hizmeti verdiğini dile getiren Yönter, “Gelin TÜRKAK’ı helal akreditasyon konusundaki eksikliklerini tamamlayarak daha aktif hale getirelim. Bu alanda bir kurum varken yeni bir kurumun ihdas edilmesinin ne tip bir soruna neden olacağını da zaman elbette gösterecektir. Bugüne kadar helal ürün alanında sayısız çalışmalara imza atan TÜRKAK varken bu kurumdan bağımsız bir yapı oluşturulması öncelikle girişimcimizi yoracak, meşgul edecektir.” diye konuştu.
HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya da 4 Kasım 2016’da HDP eş genel başkanları ile milletvekillerinin gözaltına alınmasının “açık ve net siyasi bir darbe” olduğunu öne sürdü. Kaya, “Helal sadece yediğimiz, giydiğimiz değildir. İnsanların emeğini çalmak, özgürlüğünden alıkoymak en büyük haramdır.” ifadesini kullandı.
CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır ise televizyonlarının başında Meclisi izleyenlerin şu anda “Türkiye’deki bütün sorunları hallettiniz de sıra buna mı geldi?” diye milletvekilleriyle dalga geçtiğini ileri sürdü. Bayır, “Alın teri ve emeğinizle kazandığınız para helal paraysa aldığınız şey helaldir. Ayakkabı kutularındaki dolarlarla alıyorsan o haramdır. Benim anlayışım budur.” ifadesini kullandı.