İçişleri Bakanlığı, 2020 yılının ilk 6 ayındaki uyuşturucuyla mücadele çalışmalarını ve alınan sonuçları içeren raporu yayınladı. 1 Ocak-22 Haziran 2020 tarihleri arasındaki operasyonlara ilişkin verileri içeren raporda, çarpıcı rakamlar yer aldı. Raporda, yılın ilk 6 ayında ülke genelinde 63 bin 281 uyuşturucu operasyonu düzenlendiği, operasyonlarda, 21 ton 461 kilogram esrar, 4 ton 463 kilogram eroin, 1 ton 76 kilogram metamfetamin, 332 kilogram bonzai, 225 kilogram kokain, 16 milyon 830 bin 497 kök haşhaş ele geçirildiği belirtildi. Operasyonlarda gözaltına alınan 90 bin 844 şüpheliden 9 bin 456’sı tutuklanarak cezaevine konuldu. Uyuşturucu kullandığından dolayı hayatını kaybedenlerin sayısında azalma olduğu belirtilen raporda, 2015’te 590, 2016’da 920, 2017’de 941 ve 2018’de 657 iken geçen yıl bu sayı 342 olarak kayıtlara geçtiği ifade edildi. Uyuşturucuyla mücadele operasyonları ve farkındalık çalışmaları sayesinde, son 3 yılda uyuşturucudan kaynaklı yaşamını yitiren kişi sayısı 599 azaldı.
SAHTE REÇETE ŞEBEKESİNE OPERASYON DÜZENLENMİŞTİ
Raporu değerlendiren Altınbaş Üniversitesi Çocuk Koruma ve Bakım Hizmetleri Program Başkanı ve Aile Danışmanı Öğr. Gör. Barış Tuncer, uyuşturucuya bağlı ölümlerde azalış olduğunu ancak doktor kontrolünde kullanılması gereken kırmızı-yeşil reçeteye tabi sentetik ilaçların kullanımında belirgin bir artışın görüldüğünü ifade etti. Geçtiğimiz günlerde Ankara Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri de doktorların e-reçete şifrelerini kullanarak uyuşturucu etken maddesi içeren ve uyuşturucu bağımlılarının tedavisinde kullanılan ‘Lyrica’ isimli ilacı aldığı tespit edilen şebekeye operasyon düzenlemişti. Operasyonda, emekli vatandaşların kimlik bilgilerini kullanarak 130 adet sahte reçete çıkardığı belirlenen şüphelilerin, kamuyu 250 bin TL zarara uğrattığı ve sahte reçetelerle aldıkları ilaçları uyuşturucu bağımlılarına sattığı tespit edildi.
İLACI BAŞKASININ ADINA YAZDIRIYORLAR
Doktor kontrolünde kullanılması gereken bazı ilaçların sahte reçete ile temin edildiğini anlatan Öğr. Gör. Barış Tuncer, “Uyuşturucu ve psikotrop özelliği olan ilaçlar var. Bu ilaçlara sentetik ecza ismi veriliyor. Bu ilaçlar yeşil ve kırmızı reçeteyle satılıyor ve doktor kontrolünde kullanılması gerekiyor. 2018’de 2 milyon sentetik ecza ele geçirildi. 2020’nin ilk 6 ayına baktığımızda ise ele geçirilen miktar 1,5 milyon. Kalan 6 ayda da bu kadar geçirilirse yakalanan miktar 3 milyona ulaşacak. Bu ilaçların amaç dışı kullanımı, suistimali katlanarak artıyor. Aradığı uyuşturucu maddeye ulaşamayan kişiler, sahte reçetelerle başkasının adına yazdırarak bu ilaçları tercih ediyorlar. Bu konuda acilen önlem alınması bu kontrollerin artırılması gerekiyor. İçişleri Bakanlığı’nın başarılı operasyonları var. Yani çok fazla sayıda uyuşturucu madde yakalanıyor. Fakat uyuşturucu arzının azalmasına rağmen, uyuşturucu tacirleri farklı maddeleri piyasaya sunabiliyor” değerlendirmesinde bulundu.
AKRAN BASKISI MADDE KULLANIMINA TEŞVİK EDİYOR
Madde kullanımı açısından en riskli dönemin ergenlik dönemi yani 15-24 yaş arası olduğunu belirten Öğr. Gör. Tuncer, “Uyuşturucu madde kullanan gençlerin yüzde 75’i bunu arkadaşları ve yakın çevrelerinden alıyorlar. Yani bir anlamda akran baskısı söz konusu. Bu noktada anne babalara naçizane bir tavsiyem olacak. Çocuklarına kesinlikle akran baskısına direnebilmeyi, ‘hayır’ demeyi öğretmeleri gerekiyor. Çocuklarının arkadaşlarını ve arkadaşlarının ailelerini tanımaları gerekiyor. Çocuklarının nerede, ne zaman, kiminle olduğunu bilmeleri önemli. Çocuk çok fazla para harcamaya başladıysa, ders başarısı düştüyse, okul devamsızlığı varsa, dikkat dağınıklığı yaşıyorsa vücudunun farklı yerlerinde morluk ve kırmızılık görülüyorsa, ailesinden uzaklaşmaya başladıysa, sürekli yalnız kalmak istiyorsa davranışlarında öfke patlaması gibi değişimler görünüyorsa ailelerin bu belirtileri dikkate alması gerekiyor” diye konuştu.
“HEKİMLERİN KAŞELERİNİ KULLANARAK SAHTE REÇETE ÜRETEBİLİYORLAR”
Eczacıların e-reçetenin sahte olup olmadığını anlamasının güç olduğunu belirten İstanbul Eczacılar Odası Yönetim Kurulu Üyesi Zozan Padel ise şunları söyledi:
“Kırmızı ya da yeşil reçeteyle yani özel reçeteler ile hastalara verdiğimiz bazı ilaçlar var. Bunlar morfin türevleri ya da sinir hücrelerini uyuşturarak tedavide kullanılan ilaçlar olabilir. Bu ilaçların yüzde 95 ila 97’si devletin kurduğu elektronik reçete sistemiyle hastaya veriliyor. Halen çok az miktarda kağıt reçete kullandığımız da oluyor. Suistimal boyutunda kırmızı ya da yeşil reçetelere bir şekilde ulaşan kişiler, hekimlerin kaşelerini kullanarak sahte reçete üretebiliyorlar. Doktorların reçete yazdığı şifreler bir şekilde ele geçirilerek sahte reçete üretilebiliyor. Burada olay aslında Emniyet’in sorumluluğunda. Çünkü bizim eczane olarak elektronik yazılan reçetenin sahte olup olmadığını anlama ihtimalimiz yok.”
“KEPENK ARKASINDAN ÇALIŞMA BAŞARILI SONUÇLAR VERDİ”
Gece nöbetinde uygulanan kepenk arkasından çalışma sisteminin başarılı sonuçlar verdiğini söyleyen Zozan Padel, “İstanbul’da yaklaşık 3 yıldır gece 12.00’den sonra kepenk arkasından çalışıyoruz. Hastalarımız bundan dönem dönem rahatsız oldular ama burada amacımız toplumun ve eczacının güvenliğini sağlamak. O ilacı almak için gecenin bir yarısı eczaneye gelen kişi aslında bağımlılığın tepe noktasında, muhakkak ilaca ulaşması gereken kişi oluyor. Bu kişi zarar verici olabilir. Bu uygulama sonrası gasp amaçlı eczaneden alınan uyuşturucu ya da çalınan uyuşturucu ilaç oranında ciddi bir azalma var. Mücadele edilmesi gereken kısım hekimlerin şifrelerini alarak hekimin bilgisi dışında sahte reçete üretiminin engellenmesi” ifadelerini kullandı.
AİLELER ÇOCUKLA GÜÇLÜ BİR İLETİŞİMDEN YANA
Çocukların bu tür maddeler ile tanışmasından endişeli olan aileler ise gerekli önlemleri almaya çalışıyor. Büyüdüklerinde çocuklarının arkadaşlarıyla iletişim halinde olacağını belirten bir anne, “Çocuklarım henüz küçük ancak ileride arkadaşlarını tanımak isterim, arada sırada çantalarını kontrol ederim. Bir anne olarak elimden ne gelirse yaparım. Çocuklarımla her konuda genel olarak bir iletişim halindeyiz. Bu tür maddelerle ilgili de onları bilgilendiririm” dedi. Aile ve çocuk arasında sıkı bir iletişim olması gerektiğini söyleyen bir başka ebeveyn ise “Aile ve çocuk arasında sıkı bir iş birliği, güçlü bir iletişim olmalı. Çocukları takip etmek gerektiğini düşünüyorum. Bazen bilgileri dahilinde, bazen de onlardan habersiz bir şekilde çocukları takip etmek gerekiyor” diye konuştu.
İletişim çağında olunduğunu hatırlatan bir başka vatandaş da “Ailelerin çok dikkat etmeleri lazım. Artık iletişim çağındayız ve çocuklar birçok şeye çok daha çabuk ulaşıyor. Hangi sitelere girdiklerini, kimlerle görüştüklerini, onları çok fazla sıkmadan uzaktan takip etmeliyiz. Acaba kiminle görüşüyor, ne yapıyor ve nerelere gidiyor? Bunların cevaplarının önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.
DHA