Akben, bankacılık ve finans sektörünün 2017 yılı gerçekleşmeleri ve 2018 öngörülerine ilişkin yaptığı değerlendirmede, 2017’nin bankacılık ve finans sektörünün küresel ve yerel dalgalanmalara karşı dayanıklılığının bir kez daha test edildiği ve bu testten de yüzünün akıyla çıktığı bir yıl olduğunu belirtti. Bank Of China’nın Türkiye’ye gelmesiyle birlikte ülkeye doğrudan sermaye aktarımı olduğunu ve olacağını ifade ederek, ”Bu aynı zamanda bizlere ülkesel çeşitliliği de kazandırıyor. Avrupa bölgesinden bankalarımız var, şimdi Çinli iki bankamız oldu. Japon bankamız mevcut. Körfez bölgesinden bankalar mevcut. ABD’den, Rusya’dan ve İngiltere’den bankamız var. Bu çeşitlilik de bizler için önemli, bir sigorta anlamı taşıyor. Körfez bölgelerinden sektöre ilgi var” diye konuştu.
OPERASYONLARA MARUZ KALIYORUZ
Yerli yatırımcıların da söz sahibi olmaları gerektiğini dile getiren Akben şunları kaydetti: ”Zaman geliyor bir takım operasyonlara maruz kalıyoruz. Bu durumda içeride yerli, güçlü yapılar oluşması lazım. İş adamlarımız banka kuramıyorsa diğer finansal kuruluşlardan (leasing, tüketici finansmanı gibi) kursun… İş adamlarımıza bu çağrıyı hep yapıyorum. Sermaye önce içeride birikir. Sektörün yüzde 46-47’si yabancı sermayeli. Tabi ki gelen yabancı sermaye de yerli sermayeye dönüşüyor. Dışarıdan da sermaye çekmemiz lazım, bu güzel bir durum. Demek ki, ülkemize güveniyorlar. Bunun yanında içerideki yastık altı ya da atıl duran varlıkların da sermayeye yansıması lazım.”