‘İstediğimiz an güvenli bölgeyi oluşturabiliriz’

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, “Biz, kendi sınırlarımız içinde güvenli bölge oluşturabiliriz. Bununla ilgili zaten çalışmalar yapılıyor. İstediğimiz an güvenli bölgeyi oluşturabiliriz” dedi.

‘İstediğimiz an güvenli bölgeyi oluşturabiliriz’
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “Biz, kendi sınırlarımız içinde güvenli bölge oluşturabiliriz. Bununla ilgili zaten çalışmalar yapılıyor. İstediğimiz an güvenli bölgeyi oluşturabiliriz. Hem askeri anlamda sınır güvenliğimizi kuvvetlendirmek hem de dışarıda önlenemeyen, tampon bölge denilen yerde önlenemeyen çok yoğun göçmen kitleleri gelirse onları alabilecek güvenli bölge” dedi.
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Afganistan ziyaretine eşlik eden Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, uçakta gazetecilere, TİKA’nın Afganista’daki çalışmaları hakkında bilgi verdi ve soruları yanıtladı.
 
TİKA’nın, zor bir coğrafya olan Afganistan’da özellikle Taliban sonrasında yoğun faaliyetlerde bulunduğunu belirten Kurtulmuş, TİKA’nın sağlıktan eğitime, altyapıdan tarıma kadar birçok alanda 2004’ten 2014’e kadar 970 kusür proje yaptığını ve yapmaya da devam ettiğini söyledi.
 
Bugün zaman olması halinde açılışı yapılacak yol ve altyapı çalışmalarında da TİKA’nın imzası bulunduğunu anlatan Kurtulmuş, TİKA’nın, Hazreti Mevlana’nın babasının, Belh şehrindeki türbesini tamir ettiğini ancak buranın Afganistan’taki bazı çevrelerin türbelere karşı olması nedeniyle kültür merkezi olarak restore edileceğini bildirdi. Kurtulmuş, Atatürk döneminde Afganistan’a gelerek sağlık hizmetleri veren ve yapımı 1933’te tamamlanan Dr. Rıfkı Kamil Urga Hastanesi’nin de restore edilerek sağlık bakanlığı yönetim binası olarak kullanılacağını, buranın arkasına yapılacak 2 yeni binayla da sağlık hizmetleri verileceğini kaydetti.
 
Türkiye’nin bölgede birçok proje yapmasının iftihar vesilesi olduğunu ve bu projelerin çok büyük manevi değeri bulunduğunu belirten Kurtulmuş, TİKA’nın Afganistan’daki çalışmalarının Afgan halkı tarafından da takdirle takip edildiğini, büyük destek bulduğunu ifade etti.
 
TİKA’nın yürüttüğü 970 kusür projenin maddi değerinin milyar dolarlarla ifade edildiğine dikkati çeken Kurtulmuş, “Biz, ‘İyilik yap denize at, balık bilmezse halik bilir’ dediğimiz için bunların değerlerinin hesaplanmasında mütevazi davranıyoruz. Kullandığımız personelin maaşlarını, hizmetlerin değerini hesaba katmıyoruz. BM hesaplarıyla hesaplanınca 1 milyar dolara yakın 10 yıl içinde Türkiye’nin katkısı var” dedi.
 
Bir gazetecinin, TİKA’nın yurtdışındaki yatırım ve projelerinin “paralel yapı” ile mücadeleyle birlikte hız kazanıp kazanmadığını sorması üzerine Kurtulmuş, “Hayır hiç alakası yok. TİKA’nın çalışmalarının güçlenmesi Türkiye’nin uluslararası alanda artan itibarı ve gücüyle ilgilidir. Türkiye’nin vizyonu geliştikçe, eski Türkiye’de etrafına örülen o çelik duvarları yıkıp geçtikçe dünyanın birçok yerinde bizim kültürümüze ait birçok metruk eserin olduğunu görüyoruz. Ayrıca birçok yerde insanların mağdur ve mazlum insanların yardım beklediğini düşünüyoruz” yanıtını verdi.
 
TİKA’nın birçok Afrika ülkesinde de faaliyetler yürüttüğünü, birçok ülkenin sadece sorunları dile getirirken TİKA’nın çözümler ürettiğini anlatan Kurtulmuş, herkesin kuraklık ve susuzluktan yakındığı dönemlerde TİKA’nın Nijer’de su kuyuları açtıdığını söyledi. Kurtulmuş, “Türkiye hem kendi ufku açıldığı için hem kendi gücü arttığı için dünyanın dört bir yanına yayılma, oradaki eski eserleri tamir etme, onarma imkanımız geliştiği için bunları yapıyor. Dünyanın birçok yerinde yardıma muhtaç birçok insan ortaya çıkıyor, bu anlamda yardımların, TİKA’nın faaliyetlerinin artmasının temel sebebi bu” diye konuştu.
 
IŞİD ile bazı Kürt gruplar arasındaki çatışmalar
 
Kobani’de IŞİD’in geri çekilmeye başladığı haberlerinin geldiği anımsatılarak, bunun gelen sığınmacı sayısını etkileyip etkilemediği sorusu üzerine, Kurtulmuş, Kobani’de şu anda sivil nüfusun çok az sayıda olduğuna dikkati çekti. Kurtulmuş, “Kobani’de hem şehirde hem de etrafındaki kırsal kesimdeki insanların büyük bir kısmı kısa sürede Türkiye’ye geldi. Bizim söylediğimiz çok sayıda sığınmacı gelebilir öngörüsü, Allah muhafaza, savaşın başka bölgelere yayılması ya da Halep gibi önemli şehirlerde ciddi güç dengeleri değişimi sonucu ortaya çıkması muhtemel sayıdır. Bu durumda yüzbinlerce hatta milyonla ifade edilebilecek yeni bir göç dalgası gelebilir. Kobani’den zaten gelecek olanlar geldi, daha fazla Kobani’den göç gelmesi zaten mümkün değil” dedi.
 
Güvenli bölge ve tampon bölge konusu
 
Kurtulmuş, “güvenli bölge” ya da “tampon bölge” oluşturulması halinde Suriye’den gelen sığınmacıların buraya yerleştirilmesinin söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine şunları kaydetti:
 
“Bu konuda çok kafa karışıklığı var. 3 tane kavram var uluslarası hukukla ilgili. Bunlardan birisi ‘uçuşa yasak’ bölge, bir diğeri ‘tampon bölge’. Tampon bölge askeri amaçla da olabilir, sivil amaçla da olabilir. Bunlar bizim sınırlarımızın dışında olacak olan şeyler. Bunların olması için ya BM kararı olması lazım ya koalisyon ülkelerinin bu konuda bir karar alması, yaklaşımda bulunması lazım. Bu doğrudan doğruya Türkiye’nin yapacağı birşey değil. Bir de güvenli bölge var. Biz, kendi sınırlarımız içinde güvenli bölge oluşturabiliriz. Bununla ilgili zaten çalışmalar yapılıyor. İstediğimiz an güvenli bölgeyi oluşturabiliriz. Hem askeri anlamda sınır güvenliğimizi kuvvetlendirmek hem de dışarıda önlenemeyen, tampon bölge denilen yerde önlenemeyen çok yoğun göçmen kitleleri gelirse onları alabilecek güvenli bölge. Bu üçü birbirinden farklı şeyler. Tampon bölge ile güvenli bölge kavramları farklı.”
 
Güvenli bölge oluşturulmasıyla ilgili olarak askeri yetkililerin nerelerin askeri ve mülteci bakımından güvenlikli hale getirilmesi konusunda çok detaylı çalıştığını vurgulayan Kurtulmuş, “Güvenlikli bölge bir tedbir, hazırlık, illa bu adım atılmayabilir de” dedi.
 
“Uluslararası sistemin insafına terk etmeden…”
 
Koalisyon ülkeleri için savaşın uzak bir bölgede yaşandığını, pratikte bölgede yaşananların koalisyon ülkelerini ilgilendirmediğini dile getiren Kurtulmuş, “Bütün dünyadaki siyasal dengeleri bozan bir savaş, Suriye’de cereyan ediyor. Zaten dünya sistemi bırakın Suriye’deki sorunu çözmeyi Ukrayna’daki sorunu bile çözme kabiliyetini kaybetmiş bir durumda” değerlendirmesinde bulundu.
 
Suriye’de yaşananların Türkiye için son derece önemli olduğunu, güney sınırında yaşayan vatandaşların birçoğunun savaş bölgesinde akrabaları bulunduğunu ve oradaki denge değişikliklerinden Türkiye’nin birinci derecede etkilendiğini anlatan Kurtulmuş, “Türkiye, uluslararası sistemin insafına terk etmeden kendi güvenliğini sağlamak durumundadır, bununla ilgili her türlü adımı kararlı şekilde atmak durumundadır. Bizim güvenli bölge dediğimiz çalışma da buna matuf” diye konuştu.
 
Türkiye’nin 3 günde 200 bin, 4 yılda da 1,5 milyon mülteciyi kabul ettiğini, hiçbir ülkenin bunu kabul etmesinin mümkün olmadığını belirten Kurtulmuş, “Kimse böyle bir özveride bulunmaz. Ne ABD, ne Rusya, ne İngiltere bulunur. Bizden çok daha zengin ülkelerin hiçbirisi böyle bir özveride bulunmaz. Aynı zamanda askeri açıdan, her türlü güvenliği sağlayacak tedbirin alınması lazım. Bunu illa koalisyon ülkelerinin veya uluslararası sistemin alacağı kararlara bırakamayız” ifadelerini kullandı. Kurtulmuş, “Türkiye’nin hiçbir ülkenin bir karış toprağında gözü yok eyvallah. Hiçbir ülkedeki siyasi rejim değişikliğinin ne şekilde olacağı Ahmet mi, Mehmet mi idare edecek bu da bizi ilgilendirmez bu da eyvallah. Ama sonuçta Türkiye’nin fiziki, fiili olarak güvenliğini sağlamakla yükümlüyüz, onun için de güvenli bölge düşünülen tedbirlerden birisi” dedi.
 
Numan Kurtulmuş, “Güvenli bölgeden kastımız çok büyük bir mülteci kampı mıdır?” sorusuna “Hayır, bunu bir askeri bölge olarak düşünün. Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nün bahçesi de askeri güvenli bölgedir. Oradaki hareketlerin, giriş-çıkışların kontrol altına alındığı yerdir. Buranın büyük yerleşim yeri olmaması, çok sayıda insanın yaşadığı yerleri kapsamaması şeklinde düşünülüyor. Mevcut kamplarımızda bir sorunumuz yok” yanıtını verdi.
 
Kurtulmuş, bedelli askerlik sorusu üzerine, toplumda böyle bir talebin olduğunu ancak içinde bulunulan şartlarda bu talebin karşılanmasının zor olduğunu söyledi.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X