Katliamcı önceden saptanabilir mi?

Toplu katliama yol açan saldırganların eyleme geçmeden önce tespit edilip edilemeyeceği tartışmaya açılıyor. Saldırganın önceki davranışlarından ve çevresindekilere verdiği mesajlardan ipucu elde edilebilir mi?

Katliamcı önceden saptanabilir mi?

119 yalnız-kurt terörist incelemesine göre:

 

%82.4’ünde çevresi saldırganın eylem niyetini sezmiş

%63.9’unda saldırgan bir veya iki kişiye şiddet içeren bir eylem yapacağını söylemiş

%22.7’sinde eylemden önce açıkça uyarı yayınlamış

%54’ünde aile ve arkadaşları saldırganı öfkeli olarak tanımlamış

%62.5’inde ise saldırganda eyleme doğru giderek artan bir öfke var

 

ABD’de Orlando şehri, eşcinsel bara düzenlenen katliamla sarsılmıştı. 50 kişinin hayatını kaybettiği 53 kişinin de yaralandığı saldırıda, tuhaflıklar da yok değildi aslında. Örneğin saldırgan, yardım hattı olan 911’i arayarak hem radikal terör örgütü IŞİD adına hem de IŞİD’in düşmanı El-Nusra Cephesi adına bağlılık yemini etmişti. Ayrıca saldırgan kadınlara, Yahudilere, siyahi insanlara ve eşcinsellere olan nefretiyle tanınmasına rağmen, görgü tanıklarının ifadesine göre eşcinsel çöpçatanlık uygulamasını kullanmış ve saldırının gerçekleştiği Pulse isimli eşcinsel gece kulübüne birkaç yıl boyunca gitmiş.

 

Peki, tüm tuhaflıklar bunlarla mı sınırlı? Her şeyden önce bir insanın içeriye girip rastgele ateş etmesi ve katliam yapması normal bir durum mu? Eğer normal değilse bu durumun ardında yatan nedenler nelerdir? Ve bilim bu nedenleri nasıl açıklayabilir?

 

Yalnız-kurt saldırganlar

 

Uzmanlar, herhangi bir örgüte bağlı olmayan, karışık ve karanlık motivasyonlara sahip bu tip katilleri terörist olsun ya da olmasın “yalnız-kurt saldırganlar” olarak isimlendiriyor. Bu kişiler tek tip bir şablona uymuyor. Bu da araştırmacıları ideolojilerden uzak, daha bireysel ve davranışsal modeller üzerinde çalışmaya yönlendiriyor.

 

Bir araştırmaya göre toplu katliam yapan saldırganların %83’ü eyleme geçmeden önce yakınlarındaki insanlara planlarını ima ediyorlar. Orlando saldırganında da durum değişmemiş: FBI’a göre saldırganın eşi saldırının olacağından haberdarmış ve eşini vazgeçirmeye çalışmış.

 

Şiddetin genel geçer kuralları yok

 

Saldırganın eşcinsel çöpçatanlık uygulaması kullanması ve Pulse gece kulübünü sık sık ziyaret etmesi, akıllara “saldırıyı gerçekleştirmesinde kendine olan nefretinin rolü olabilir mi?” sorusunu getiriyor. Kendine olan nefretin dışarıya yıkıcı biçimde patladığına ilişkin bilimsel kanıtlar da bulunuyor. 2012 yılında yapılan psikolojik bir araştırmaya göre gizli eşcinsel olan insanlar – kelime çağrışım sorularıyla tespit edilmiş – kendilerini heteroseksüel olarak tanımlamaya daha meyilliler ve eşcinsellere karşı daha fazla düşmanlık besliyorlar.

 

Ebeveynlik de, kişilerin gizli cinsel arzuları ve dışarıdan görünen cinsel yönelimleriyle yakından ilişkili faktörlerden. 2012 yılında yapılan bir başka çalışmaya göre sert ve katı kuralları olan ailelerde büyüyen çocuklar, hoşgörülü ailelerin çocuklarına göre cinsel kimlik karmaşasını daha yoğun yaşıyorlar.

 

Yalnız-kurt teröristlerini veya toplu katliam faillerini anlamaktaki sorun, aslında sadece öfke ve nefretin şiddeti öngörmekte yetersiz kalmasıdır.

 

Uzmanlar, şiddeti açıklamada belirli bir kalıbın bulunmadığının altını çiziyor. Geçmişte çoğu bilim insanı terörizmi yıkıcı ancak mantıksal temelli bir karar bağlamında değerlendiriyordu. Örneğin 1950’li yıllarda Kuzey İrlanda’da doğan milliyetçiler genç yaşlardan itibaren İngiliz egemenliğine karşı politik mesajlara maruz kalmıştı ve sonuç olarak ideolojileriyle uyumlu silahlı milis kuvvetlerine katılmakta tereddüt etmemişlerdi.

 

IŞİD gibi cihat yanlısı gruplar çoğunlukla geçmişiyle sorunları olan, hapishanedeki insanları kişisel aydınlanma ve çok daha anlamlı bir yaşam vaatleriyle cezbediyor. Kimsesiz piyonlar ise saygınlık kazanmak ve kişisel öfkelerini, umutsuzluklarını örtmek için politik meseleleri kullanıyorlar. Bu açıdan saldırganlarda birbiriyle örtüşen çok çeşitli motivasyonlara rastlayabiliriz.

 

Ruh sağlığı sorunları da var

 

Bazı araştırmacılar intihar bombacıları gibi basit teröristlerin eylemlerinde ruh sağlığı sorunlarının etkili olduğunu düşünüyor. Alabama Üniversitesi’nden adli ceza profesörü Adam Lankford yazdığı kitapta, intihar saldırganlarında ruh sağlığı sorunlarının çok yaygın olduğunun öne sürüyor.

 

Verdiği örneğe göre incelenen 130 intihar teröristi vakasının 44 tanesi depresyon veya post-travmatik stres bozukluğu belirtileri gösterirken, 104 kişi saldırıdan önce kriz geçirmiş, 12 kişi ciddi fiziksel hasar ve engele sahipken 66 kişi aniden sevdiği bir yakınını kaybetmiş.

 

Lankford’un bu analizi, intihar eylemcilerinin psikolojik olarak normal olduğunu iddia eden yaygın kanıya ters. Bu da bizi zaman ve kültürel bakımdan teröristin içinde yetiştiği ailesel ve çevresel faktörleri anlamaya yönlendiriyor.

 

ABD söz konusu olduğunda yalnız-kurt teröristler, rastgele ateş eden toplu katliamcılara oranla daha az intihar eğilimi gösteriyorlar. Bu ikisi arasındaki fark ise şu: Teröristler eylemlerinde politik bir amacın arkasına sığınırken, toplu katliam yapan saldırganlar daha çok kişisel motivasyonlarıyla hareket ederler.

 

Motivasyon her zaman net olmayabilir

 

Ancak bu ikisi arasındaki çizgi her zaman çok da net değildir. Örneğin ABD’de Charleston kilisesindeki Afro-Amerikan cemaate ateş açan saldırgan terörizmden daha çok nefret suçu işlemesine rağmen, ırklar arası savaş başlatmak niyetinde olduğu için politik bir motivasyonu da vardı.

 

Ayrıca hangi saldırganların ideolojik motivasyona sahip olduğunun ayırdına varmak oldukça güçtür. Örneğin 2007 yılında Virginia Tech katliamında saldırgan kendini İsa gibi şehitlik mertebesine ulaştırdığını söylese de biz saldırganı açıklamada bunun yeterli olmadığını biliyoruz.

 

Terörist örgütler sürekli değişim gösteriyor

 

Bir diğer sorun ise terörist örgütlerin sürekli kendilerini yenilemesi ve geliştirmesidir. İsrail güvenlik güçleri erkek intihar bombacılarını yakalamaya başladığında, teröristler patlayıcı kuşanmış kadınları göndermeye başladı. Nijerya’da İslami militan grup Boko Haram saldırılarda çocukları kullanıyor. IŞİD çeşitli noktalarda şiddet yanlısı mahkûmları savaş yetimlerine yardım çağrısıyla, gerçekçi olmayan öğütler vererek bünyesine katıyor.

 

Sabit bir saldırgan profilinin olmaması ve sürekli değişen terör örgütü yapısı nedeniyle müdahale etmek epey zorlaşıyor.

 

Toplu katliamları öngörmek çok zor

 

Uzmanlar sabit olmayan saldırgan profiline müdahale etmenin çok zor bir görev olduğunu bildiriyor. Standart ölçütler, teröristlerin şiddet riskini ölçmekte yetersiz kalıyor. Bu yüzden bilim insanları “Faydalanılabilir İnsanları Tanıma Kılavuzu” adı verilen yeni bir yöntem geliştirmiş bulunuyor.

 

Böylece radikal İslam, hayvan hakları savunucuları, aşırı sağ ideolojiler, İrlanda Cumhuriyet Ordusu gibi ideolojilere bağlı şiddete meyilli insanların belirlenmesi ve önlem alınmasının sağlanabileceği düşünülüyor.

 

Bu kılavuzun İrlanda Cumhuriyet Ordusu ve İslami teröristleri tanımada faydalı olduğu görülse de hayvan haklarını şiddete başvurarak savunan veya ideolojik olmaksızın okullara girerek ateş açan saldırganları tanımada yetersiz olduğu belirtiliyor. Bu yüzden teröristleri önceden saptama yeteneği, orta dereceli olarak değerlendirilebilir.

 

Terörist kendini nasıl belli ediyor?

 

Bir diğer yöntem ise internet üzerinden yazışmalarda otomatik metin analizleriyle dil özelliklerinin belirlenmesi ve kendine, diğerlerine zarar vermeye yönelik üslubun tespit edilerek tehlikeli durumların önüne geçilmesine dayanıyor.

 

Şu an için teröristleri ve toplu katliamcıları önlemenin en iyi yolu saldırganın çevresindeki insanların davranışları gibi görünüyor. Bir çalışmada 119 yalnız-kurt terörist incelendi; vakaların % 82.4’ünde çevredeki insanların eylem gerçekleşmeden önce saldırganın niyetini sezdiği ortaya çıktı. %63.9 vakada saldırgan bir veya iki kişiye şiddet içeren bir eylem yapacağını söylemiş, % 22.7’sinde ise eylemden önce açıkça uyarı yayınlamış. % 54’ünde aile ve arkadaşları saldırganı öfkeli olarak tanımlamış. % 62.5’inde ise saldırganda eyleme doğru giderek artan bir öfkenin söz konusu olduğu gözlenmiş.

 

Orlando katliamı tipik bir vaka mı?

 

Tüm bu bilgiler ışığında Orlando katilinin tipik bir vaka olduğu söylenebilir. İş arkadaşları ve eski eşi saldırganı öfkeli ve şiddet yanlısı olarak tanımlarken babası, saldırganın eşcinsel bir çifti öpüşürken gördüğünde sinir krizi geçirdiğini belirtiyor. FBI tarafından 2013 ve 2014 yılları arasında terörizm hakkında konuştuğu için sorgulanmış ancak dosya kapatılmış. Planlardan haberdar görünen eşi silahları temin ederken saldırganın yanında olmasına rağmen, yetkililer saldırı planının son hamleleri hakkında fazla bilgi sahibi değil.

 

İşte bu nedenlere bağlı olarak saldırganların çevresi daha da fazla önem kazanıyor. Uzmanlara göre saldırganların çevresindeki insanlar duruma seyirci kalmamalı; çok geç olmadan herhangi bir saldırıya yönelik duyum aldıklarında yetkililere haber verip şüpheli konumdan kurtulmalılar.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X