Çünkü bisiklet kullanımının yaygınlaşması demek daha az otomobilin trafiğe çıkması demektir. Bisikletle ulaşım sağlayan kişinin evinden işine gittiğini varsayarsak şöyle ihtimaller söz konusu olabilir.
Bu kişi iş güç sahibi biri olduğundan muhtemelen bir otomobile de sahiptir. Ve eğer bisiklete biniyorsa otomobili evinin önünde kalacak yani trafiğe çıkmayacak demektir. Bisikleti işe kadar gitmek veya bir toplu ulaşım aracına varmak için kullanıyor olabilir. Yani mesela evden çıkıp bir-iki kilometre uzaktaki metro istasyonuna bisikletiyle gidiyor olabilir.
İşte bu durumda bu kişinin bisikletini akşam dönünceye kadar korumak yerel yönetimin ve kolluk kuvvetlerinin görevi olmalıdır.
Yerel yönetimler özellikle metro istasyonları ve merkezi otobüs durakları yakınında bisikletlerin güvenle parkedilebileceği alanlar yaratmalı, kolluk kuvvetleri de bu bisikletlerin korunması konusunda sorumluluk üstlenmelidir. Çünkü başta da söyledik ya; buralara parkedilen her bir bisiklet trafikte rahatlama, çevrede ve atmosferde ferahlama demektir.
Bursa özeline gelecek olursak, insanlara yaşadığınız kentin en büyük sorunu nedir diye sorulduğunda son yılların en popüler yanıtı ‘trafik’ olmaktadır.
Yani trafik, Bursa’nın en önemli sorunları arasındadır. Peki bu sorunu çözmek öncelikle kimin görevidir. Önce yerel yönetimlerin, sonra emniyetin ve en sonra da trafiği kullanan vatandaşların.
“Hadi belediye ile polisin sorumluluğunu anladık da vatandaşın elinden ne gelir” diye soruyorsanız, bu sorunun yanıtı, “mesela bisiklete binmek gelir” olabilir.
Evet kentin trafik sorununun çözümüne vatandaş şunları yaparak katkı sağlayabilir. Vatandaş öncelikle, tek kişinin ulaşımı için büyük bir arabayı trafiğe sokmanın alternatiflerini düşünmelidir. Bu alternanitflerden ilki kısa ve orta uzaklıktaki mesafeleri yürümek, ikincisi toplu ulaşım olanaklarından faydalanmak ve üçüncüsü de bisiklet kullanmaktır. Yani eğer vatandaş kent içi ulaşımı için yürüyor, otobüse-metroya biniyor veya bisiklet kullanıyorsa trafik sorununun çözümü için üzerine düşeni yapıyor ve bu davranışıyla yerel yönetimlere ve trafikten sorumlu polis birimlerine yardımcı oluyor demektir. O halde belediyelere ve polise düşen de vatandaşın bu doğru davranışını teşvik etmek ve ona özellikle bisiklet kullanımı konusunda kolaylıklar sağlamak olmalıdır.
Örneğin doğru düzgün korunmayan bir metro istasyonundan bisikleti çalının vatandaş şikayette bulunuyorsa burada söz konusu olan hırsızlığın kente karşı işlenmiş bir suç gibi algılanması ve böyle önemsenmesi beklenir.
Çünkü bir kez daha hatırlatalım; metro istasyonuna bisikletiyle gelen her vatandaş, çözümünden birinci derecede belediye ve polisin sorumlu olduğu trafik soruna çare üretiyor demektir. Ve bunu yaptığı için cezalandırılması değil ödüllendirilmesi gerekir.
olay.com.tr