İstanbul’da medikal firma sahibi 3 kardeş, memleketleri Elazığ’da babalarından yadigar kalan üzüm bağında üretimi sürdürdü, ekonomiye katkı sundu.
İstanbul’da medikal firması sahibiyken 57 yaşında işini çocukları Devrim ve Erkan Baran ile Fatma Baytaş’a bırakıp, 2002 yılında memleketi Elazığ’ın Çatalharman köyüne dönen Şükrü Baran, doğduğu topraklara vefa borcunu ödemek için birikimi ile aldığı 1500 dönüm arazinin 350 dönümüne 27 bin öküzgözü üzümü fidesi dikti.
O dönem kentin en büyük üzüm bağlarından birini oluşturan Baran, yetiştirdiği tescilli öküzgözü üzümünün Elazığ’da üretiminin yaygınlaşmasına da öncülük etti.
Baran, üzüm üretimini daha geniş bir alanda sürdürmek ve daha fazla istihdam sağlamayı hedeflerken 2010 yılında vefat etti.
Bunun üzerine Baran’ın İstanbul’da yaşayan biri kız 3 çocuğu babalarının hatırasını yaşatmak için “Şükrü Baran Bağı” adını verdikleri üzüm bağına sahip çıktı.
Özveriyle çalışan kardeşler üretim yaptıkları alanı 350 dönümden 10 yılda 600 dönüme çıkardı, 300 dönüm alanda da ceviz ve badem yetiştirdi.
Hem İstanbul’daki işlerini sürdüren hem de kilometrelerce uzaklıktaki baba yadigarı üzüm bağına sahip çıkan 3 kardeşin çalışması takdir görüyor.
“Bölgedeki en büyük üzüm üreticilerinin başında gelmekteyiz”
Kardeşlerden Devrim Baran, AA muhabirine yaptığı açıklamada, babalarının çiftçilik bilgisi olmamasına rağmen yaptığı araştırmalar sonucu oluşturduğu örnek bağ ile yörede öküzgözü üzümü yetiştiriciliğinin yaygınlaşmasını öncülük ettiğini belirterek eldeki imkanlar ile neler başarılabileceğini gösterdiğini söyledi.
Baran, babasının emeği sonunda bölgenin en büyük üzüm bağına sahip olduğunu, yetiştirdiği üzümler ile Türkiye’de bağcılıkta tanınan bir isim haline geldiğini anlattı. Devrim Baran, babasının hedefinin üzüm bağını 1000 dönüme çıkararak daha fazla üretim ve istihdam sağlamak olduğunu ancak bunu gerçekleştiremeden vefat ettiğini aktardı.
“3 kardeş olarak babamızın doğup büyüdüğümüz bu topraklara bıraktığı emanete, baba yadigarı üzüm bağına sahip çıkmak için buradayız. Babamızdan kalan 350 dönüm bağı üç kardeş 600 dönüme çıkardık. Bölgedeki en büyük üzüm üreticilerinin başında gelmekteyiz. Bunu daha da ilerilere taşımak istiyoruz. Yaptığımız yatırımları gören diğer yatırımcıları da buraya davet ediyoruz.” diyen Baran, üretime daha fazla katkı sunmak için üzümün yanı sıra 300 dönüm alanda ceviz ve badem yetiştiriciliğine başladıklarını bildirdi.
Bağcılığın keyif ve huzur veren bir iş olduğuna işaret eden Baran, istihdam ve üretime katkı sağlayabilmenin gurur verici olduğunu kaydetti.
“Her bir üzüm yaprağında babamızı görüyoruz”
Fatma Baytaş babalarının vefatının ardından hem medikal firmasını hem de bağcılığı 3 kardeş dayanışma içerisinde yürüttüklerini belirtti.
Babalarını emanetine sahip çıkmak ve onu daha ileriye taşımak adına özveriyle çalıştıklarını anlatan Baytaş, “İstanbul’daki işimiz devam ediyor, bırakmış değiliz. Ama babamızdan gördüğümüz toprak ve memleket sevdası bize de miras kalmış ki Elazığ’a geldik.” dedi.
Baytaş baba yadigarı bu güzel bağı daha da geliştirmek istediklerini dile getirerek, “Bu bağdaki her bir üzüm kökünde her bir üzüm yaprağında ya da tanesinde babamızı, onun emeğini ve buraya olan sevgisini görüyoruz. Ayrıca memleketimizdeki insanlara bir istihdam sağlayabiliyorsak, kentin ekonomisine bir katkımız oluyorsa bu da bizim için ayrı bir mutluluk.” ifadesini kullandı.
Bağ bozumu sezonunda sona yaklaştıklarını, yaklaşık 50 mevsimlik işçi ile güzel bir hasat dönemi geçirdiklerini anlatan Baytaş, bu yıl 500 ton civarında rekolte beklediklerini sözlerine ekledi.
AA