Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi’nin ardından 1923’te Bursa’nın Nilüfer ilçesine bağlı Görükle semtine göç edenlerin torunları, hem kendi anılarını hem de daha önce bölgede yaşayan Rumların hatıralarını 3 yıl önce faaliyete giren “Mübadele Evi”nde yaşatıyor.
Nilüfer Belediyesi ile Bursa Lozan Mübadilleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği öncülüğünde Görükle semtinde 2016 yılında “Gidenlerin ve gelenlerin anısına” temasıyla açılan Mübadele Evi, Türkleri ve Rumları temsil eden bir müze konumunda bulunuyor.
Görükle’deki Rumlardan kalma iki katlı binanın restorasyonuyla oluşturulan Mübadele Evi’nde, geçmiş dönemde hem Rumlar hem de Türkler tarafından kullanılan tarım aletleri, elbise, mutfak gereçleri ve dokuma aletleri ile çok sayıda kişisel eşya yer alıyor.
Mübadele Evi’nin kurucularından ikinci kuşak mübadil Bayram Akıncı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bursa Lozan Mübadilleri Kültür ve Yardımlaşma Derneğini kurduktan sonra kültürün gelecek kuşaklara aktarılması için bir kültür evi oluşturmaya karar verdiklerini söyledi.
Ellerindeki tarihi malzemeler çok olduğundan Nilüfer Belediyesiyle iş birliği yaparak Mübadele Evi’ni hizmete açtıklarını belirten Akıncı, şöyle konuştu:
“20-25 yıldır biriktirdiğim ve bölgedeki göçmenlerden topladığım tarihi eşyaları buraya bağışladım, ayrıca çoban kepeneği, yatak odası eşyası, ayna, yolluk, kilim, mutfak gereçleri gibi birçok eşyayı da Rumlardan temin ettik. Yunanistan’da bu anlamda kurulan 4 dernekle iş birliği halindeyiz. Kültürümüzü yaşatmak adına hem biz onlara hem de onlar bize çok sayıda tarihi eşya verdi. Bir müzeden daha fazlası diyebilirim. Burayı gezen insanlar geçmişi hatırlıyor. Buradaki yaşanmışlığı hissediyor.”
“Dostane bir şekilde ilişkilerimizi sürdürüyoruz”
Bursa Lozan Mübadilleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Ali Korkut da Türkiye’de ilk kurulan mübadil dernekleri arasında yer aldıklarını anlattı.
Dernek olarak kültürlerini gelecek kuşaklara aktarmak için faaliyetler yürüttüklerini aktaran Korkut, şunları kaydetti:
“Göç yollarında yitirdiğimiz vatandaşlarımız için her yıl mevlit okutuyoruz, denize karanfil bırakıyoruz. Onun dışında eski dönem kültürlerimizi yaşatmak için Hıdırellez şenlikleri yapıyoruz. Yeni nesli Yunanistan’a götürüp dedelerinin doğdukları toprakları gezdiriyoruz. Oradaki derneklerle iyi ilişkiler içindeyiz. Onlar da aynı acıyı yaşadığı için karşılıklı olarak birbirimizi çok seviyoruz. Dostane bir şekilde ilişkilerimizi sürdürüyoruz.”
“Bir taraftan üzüldük, diğer taraftan sevindik”
Üçüncü kuşak mübadil 71 yaşındaki Nazım Alagöz de dedelerinden Yunanistan’da Türkler ile Rumların iç içe dostça yaşadığını dinlediğini belirtti.
Balkan Harbi ile oradaki huzurun sona erdiğini vurgulayan Alagöz, “Bir taraftan 500 yıllık ata toprağını terk ederken üzülüyorduk ama diğer taraftan Anadolu’ya geleceğimiz için mutluyduk. Görükle’ye ilk yerleşenler bizim dedelerimiz olmuş. Burada ipek böcekçiliği, hayvancılık ve tarım ile geçimlerini sürdürmüşler. Rumların bıraktığı fırın, su kuyuları ve çeşmeleri kullanmışlar. Mübadillerin Anadolu tarımına büyük katkısı oldu. Bunun dışında geleneklerimizden kopmadan yaşamımızı sürdürüyoruz.” diye konuştu.
Derneğin kurucularından ikinci kuşak mübadil 77 yaşındaki Mehmet Beytekin ise atalarının kendilerine iyi bir ortam bıraktığını dile getirdi.
Eskiden çok yoksulluk çektiklerini, bugün ise şükrettiklerini söyleyen Beytekin, “16 yıl Avrupa’da kaldım. Döndükten sonra derneğimizi kurduk ve faaliyetlerimize başladık. Oradaki geleneklerimizi elimizden geldiği kadar yaşatmaya çalışıyoruz. Yemeklerimizi, düğünlerimizi geleceğe aktarmak istiyoruz.” dedi.