Bayram, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ulaşım sektöründeki dönüşüm ve yakıt teknolojilerine ilişkin gelişmelerin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde hızlandığını söyledi.
Tüm teknolojik gelişmelere rağmen dizel motor teknolojisinin en az 30 yıl daha ulaşım sektöründe ciddi bir paya sahip olacağına işaret eden Bayram, sadece otomobilde değil, ticari ağır vasıta, traktör ve deniz taşımacılığında ciddi oranda dizel motorların kullanılacağını ifade etti.
Bayram, artan elektrikli araç kullanımında avantajlı konuma geçmek için Avrupa, Çin ve ABD’de lityum-ion bazlı batarya üretimi yarışı yapıldığını, bu atılımların ulaşımda alternatif kaynak kullanımına yönelik teknolojilerin hızla gelişmesine katkı sunacağını anlattı.
Küresel araç ve batarya markalarının Avrupa yatırımlarının düşük emisyonlu üretim biçimleri olduğunu ve hali hazırda Çin’de 8 batarya fabrikasının çalışmalarının devam ettiğini dile getiren Bayram, “Ulaşım sektörü keskin bir virajın eşiğinde. Avrupa’da şu anda 25 noktada toplam 650 gigavatsaatlik kapasiteye ulaşan batarya fabrikaları kurulum aşamasında. Otomotiv markaları birbiri ardına yüzde 100 elektrikli modellerini tanıtmaya başladılar. Hatta Mini ve Jaguar gibi markalar artık tamamen elektrikli otomobil üreteceklerini açıkladılar. Avrupa’nın giderek sıfır emisyon hedeflerine hızla yaklaşıyor olmasından kaynaklı tüm AB ülkeleri elektrikli araçlara teşvik ve özel haklar tanıma kararı aldılar.” değerlendirmesinde bulundu.
Ulaşımda teknoloji üreten firmaların da büyük bir rekabet içinde olduklarına işaret eden Bayram, “2017 yılında Samsung, Tesla-Panasonic’in tanıttığı yeni pil hücresi 2170’e karşılık, rekabet üstünlüğü ve pazar payını artırmak adına kendi yeni pil hücresini tanıtmıştı. Tesla daha sonra 4680 adıyla daha yüksek enerji yoğunluğuna sahip pillerini tanıttı. Ardından Volkswagen Grubu da kendi özel pil altyapısını tanıttığı ‘Power Day’ etkinliğini gerçekleştirdi. Tüm bu gelişmeler, otomotiv teknolojisinin lityum tabanlı piller etrafında şekilleneceğinin kanıtıdır. Lityum tabanlı pil üretimi önümüzdeki 20 yıl gündemimizin ana konusudur.” ifadelerini kullandı.
Depolamada maliyet düşüyor
Bayram, üretim kapasitesinin artmasıyla pil maliyetlerinde yaklaşık yüzde 40’lık bir düşüş yaşanacağını anlattı.
Bu oranın enerji depolama çözümlerinin ve elektrikli otomobil fiyatlarının çok daha ekonomik rakamlara ulaşmasını sağlayacağını vurgulayan Bayram, şöyle devam etti:
“Dünya pil üreticileri, küresel çapta elektrikli araçlara güç sağlayacak lityum-ion bataryaların üretimi için ihtiyaç duyulan ham madde tedarikinde, etkin güvence sağlayabilmek adına rekabet içinde. Son 10 yıldır hızla düşmeye başlayan 1 saatte tüketilen enerji (kW/s) bazında batarya maliyetleri 800 dolar gibi rakamlardan 150 dolara kadar geriledi. Küresel anlamda alternatif kaynaklı araç üretiminde rekabetin arttı. Bu rekabet sonucu batarya maliyetleri 2020 itibariyle saatte tüketilen enerji bazında 800 dolardan 150 dolara kadar geriledi. Bu durum tüketicilere ucuz araç olarak yansıyacak. Bu süreçte lityum-ion bataryalar ve hidrojen içerikli yakıt pillerinin etkisi artacak. Sektörde, Çin ve ABD’nin bu iki alanda öncü olması bekleniyor. Böylelikle, tüketiciler daha makul fiyatlarda bu araçlara ulaşabilecek.”
Türkiye’deki durum
Bayram, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de ulaştırma yöntemlerinde tercihlerin değiştiğini dile getirdi.
Türkiye’de geçen yıl bu çerçevede önemli adımlar atıldığını, yerli otomobil projesinde tamamen elektrikli otomobil üretiminin tercih edildiğini hatırlatan Bayram, şunları kaydetti:
“Henüz tüm motor çeşitlerinde emisyon oranına göre vergi sistemine geçmedik ama elektrikli ve hibrid araçlar özelinde vergi indirimi gerekiyor. Devlet politikamız, elektrik üretmek ve bunu depolamak olmalıdır. Bu konudaki farkındalığımız, şarjı biten akıllı telefonlarımızı şarj etme telaşında yaşadığımız endişe dolu saatler ile doğru orantılı olmamalıdır. Elektrikli ulaşımda küresel bir marka ve oyuncu olabiliriz. Avrupa pazarında, yasaklar nedeniyle açılacak ulaştırma boşluğunu, kaliteli ve verimli elektrikli ulaşım markalarımız ile kapatabiliriz. Avrupa’da yasaklanacak ama üretiminden vazgeçilmeyecek olan modellerin, üretim kesişme noktası olabiliriz. Avrasya ve Arap ülkelerinin örnek pazar modeli olabiliriz.”
AA