‘Laiklik terörün panzehiridir’

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “İslam dünyasına sesleniyoruz; lütfen laikliği benimseyin. Laiklik, inançlara siyasetin müdahale etmemesi demektir. Ederse ne olur? İşte Paris olur. Laiklik terörün de panzehiridir” dedi.

‘Laiklik terörün panzehiridir’

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Toplantıya gelişinde Kılıçdaroğlu’na İzmir’den gelen Aydınlılar Derneği üyelerince efe kalpağı takıldı.

Konuşmasının başında Fransa’da yaşanan terör saldırısına değinen Kılıçdaroğlu, Paris’te teröre karşı gerçekleştirilen yürüyüşün ise herkesin düşüncenin özgürce ifade edilebileceği bir dünya istediğini ortaya koyduğunu söyledi.  

Kendilerinin de CHP olarak her türlü düşüncenin özgürce ifade edildiği bir Türkiye ve dünyadan yana olduklarının altını çizen Kılıçdaroğlu, dünya liderlerinin de terör ile İslam arasına mesafe koyan, yapıcı açıklamalarını takdirle karşıladıklarını belirtti. Kılıçdaroğlu, liderlere bu yaklaşımlarından dolayı teşekkür etti. 

Terörle mücadelenin artık bir ülkenin iç işi olmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Terörle mücadelede uluslararası boyuta bakmak gerekiyor. Terörün kimi, nerede, nasıl vuracağı belli değil. Dünya terör konusunda güç birliği, bilgi birliği yapmak zorundadır. Paris saldırısı bunu açıkça göstermiştir. Terörün lanetlenmesi gerektiği bütün uygar dünyanın ortak görüşü olarak ortaya çıkmıştır. Terör bir insanlık suçudur, nereden ve kimden, hangi gerekçe ile gelirse gelsin lanetlenmelidir. Biz öteden beri CHP olarak terör nereden ve kimden gelirse gelsin lanetliyoruz ve kınıyoruz.”

Saldırıların, İslam dünyasında laikliğin ne kadar önemli olduğunu da gösterdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün laikliği benimsemesinin İslam dünyasında Türkiye’nin öncü rol oynamasını sağladığını vurguladı. Kılıçdaroğlu, “Bütün İslam dünyasına sesleniyoruz; lütfen laikliği benimseyin. İnançların güvencesidir laiklik. Düne kadar laikliği dinsizlik olarak tanımlıyorlardı. Laiklik inançların güvencesidir. İnsanların inançlarına siyasetin müdahale etmemesi demektir. Ederse ne olur? İşte Paris olur. O nedenle laiklik terörün de panzehiridir” diye konuştu. 

“Eline silah alıp masum insanları öldürmek İslamiyet değildir”

İslam’ın bir barış dini olduğuna, zengin bir tasavvuf kültürü bulunduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, “Eline silah alıp masum insanları öldürmek İslamiyet değildir ve onu şiddetle reddediyoruz. Bütün uygar dünya da reddediyor” dedi.

Kılıçdaroğlu, aynı zaman dilimi içinde Nijerya’da 2 bin insanın din iman adına katledildiğini, Lübnan ve Yemen’de de terör olayları yaşandığını, İstanbul Sultanahmet’te bir polisin şehit edildiğini aktararak, terörün acımasızlığını vurguladı. 

Türkiye’nin terör konusunda hep mesafeli durduğunu, cihatçı, radikal grupların yuvalandıkları yerlerin ise Afganistan ve Pakistan olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Ama yanlış bir Suriye politikasıyla o radikal grupların gelip Türkiye’ye komşu olduğunu gördük. Hükümeti uyardık, bir değil, iki değil, üç değil, defalarca uyardık. Böyle bir politika izlerseniz terör örgütleri size komşu olur. Bunu yaparsanız fatura Türkiye’ye bir gün çıkar dedik. Her seferinde, ‘siz zaten Baas’çısınız’. Niye Baas’çı olalım? Biz CHP’yiz. Demokrasiden, özgürlükten, laiklikten yanayız. Neden Baas’çı olalım? Biz sizi uyardık. Sorumlu bir siyasal parti olarak uyardık. Ama onlar dinlemediler. Bütün dünyadan radikal unsurları getirdiler, Türkiye üzerinden Suriye ve Irak’a geçirdiler. Bütün dünya bunu biliyor. Katar’dan para aldılar, ellerine silah verdiler, ‘git Suriye’de, Irak’ta kardeşlerini öldür’. Gittiler ve kardeşlerini öldürdüler. hala öldürüyorlar. İslam coğrafyası kan akıtan bir coğrafya oldu. Neden olsun bunlar?”

“Büyük ülkeyiz ama küçüklerin oyuncağı olan bir ülke değiliz biz”

Hükümetin uyarılarını dikkate almaması sonrasında ilk faturanın Cilvegözü’nde ardından Reyhanlı’da meydana gelen saldırılarda çıktığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Sıkılmadan, arlanmadan CHP’yi sorumlu tuttular. Biz uyarıyoruz, onlar bizi sorumlu tutuyorlar. Sonunda mahkeme, davalar görüşülüyor, CHP’nin hiçbir sorumluluğu yok. Çıkıp özür dileyecekler mi bizden? Adam olsalar özür dilerler ama adam değiller. Ne söyleyeyim ben?” değerlendirmesinde bulundu.

AK Parti iktidarının tüm uyarılarına rağmen Suriye’nin, Irak’ın, Mısır’ın iç işlerine müdahale eden bir anlayış yürüttüğünü, bunun kabul edilemez olduğunu ve Türkiye’yi yalnızlaştırdığını savunan Kılıçdaroğlu, dış politikanın milli olması, iktidarın muhalefetin eleştirilerini dikkate alması gerektiğini bildirdi.

Kılıçdaroğlu, iktidarın eleştirilere karşı “Biz büyük ülkeyiz” dediğini aktararak, “Evet büyük ülkeyiz ama küçüklerin oyuncağı olan bir ülke değiliz biz. Siz bu noktaya getirdiniz” ifadesini kullandı.

“Masum insanları kesmek ne zamandan beri terör kapsamından çıktı?”

Türkiye’nin tarihte dost olduğu ülkelere bugün gergin ilişkiler içinde olduğunu ileri sürerek, şöyle konuştu:

“Dış politikada yalnız kaldılar. Kimsenin itibar etmediği bir ülke konumuna geldiler ve dönüp kendilerine şunu söylediler; ‘Bizim yalnızlığımız değerli bir yalnızlıktır’. Hangi değerli yalnızlık? Eğer siz diğer ülkelerle samimi ve içten bir bağlantı kurarsanız, ekonomik, kültürel ilişkilerinizi geliştirirseniz sizin saygınlığınız olur. Davutoğlu, Fransa’ya gittiğinde bazı çevreler tarafından acımasızca eleştiriliyorsa oturup kendisine bir bakması gerekiyor. ‘Neden ben eleştiriliyorum?’ IŞİD denen terör örgütü, bütün dünyada kabul ediliyor, bir kişi kabul etmiyor, bir iktidar, bir parti kabul etmiyor; Adalet ve Kalkınma Partisi. Neden, hangi gerekçe ile kabul etmiyorsunuz? Masum insanları kesmek ne zamandan beri terör kapsamından çıktı? İşin özeti Türkiye iyi yönetilmiyor.”

“Bu soruyu soruyorsan, CHP’ye iktidar kapısını araladın demektir” 

Vatandaşların kafasında “Ne olacak bu memleketin hali?” sorusunun olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bu soruyu soruyorsan, yurttaş olarak görevini yerine getiriyorsun demektir. Bu soruyu soruyorsan, CHP’ye iktidar kapısını araladın, beraber olacağız, Türkiye bütün sorunlarını aşacak demektir” şeklinde konuştu.  

Kılıçdaroğlu, “Türkiye öyle bir noktaya geldi ki uyuyan hücrelerin yuvası halinde. Terör örgütlerinin, uyuyan hücreleri Türkiye’de konuşlanıyor. Paris saldırısından sonra AKP’nin hemen hemen her kanadından ‘Benzer olay Türkiye’de de olabilir’ kaygısı dile getirildi. Niçin? Siz terörle beraber yattınız, terör örgütleriyle beraber yattınız, onlara silah, cephane verdiniz, insan malzemesi sağladınız” dedi. 

İktidarın sınır güvenliğini sağlayamadığını da ileri süren Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Hiçbir zaman CHP Genel Başkanı olarak Suriye’den gelen mültecilerle ilgili niçin geliyorlar diye bir soru sormadım. Her insana yardım etmek Türkiye Cumhuriyeti’nin görevidir. Ben bunu bilirim. Ama o sınırlar terör örgütü mensupları için yol geçen hanına döndü. Türkiye’de eğitildiler, adres olarak Türkiye’yi verdiler. Bizim itirazımız buydu. Davutoğlu, Paris’e gittiği için eleştiriliyorsa nedeni budur.” 

“Bunların çocukları hiçbir sınava girmeden atanıyorlar”

Konuşmasında işsizliğe de değinen Kılıçdaroğlu, Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç’un AK Parti’ye yakın bazı kişilerin sınavsız olarak kamu kurumlarında göreve başlatıldığına ilişkin iddialarını hatırlattı. 

İşçinin, memurun, emeklinin çocuğunun iş bulamadığını, KPSS sınavlarına girmek için kurslara para harcadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bunların çocukları hiçbir sınava girmeden, doğrudan devlet memuru atanıyorlar. Bütün yurttaşlarıma sesleniyorum; onların çocukları sınavlara dahi girmeden atandılar, senin çocuğun ise sınava girdiği halde atanamıyor. ‘Bu bir adalettir’ diyorsan adresin belli, Adalet ve Kalkınma Partisi. ‘Burada bir adaletsizlik var’ diyorsan adresin yine belli, Cumhuriyet Halk Partisi” diye konuştu.  

İktidarın en çok duble yol yapmakla övündüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, kar yağışı nedeniyle İzmir-İstanbul karayolunun 47 saat ulaşıma kapalı kaldığını söyledi. “Burası Sibirya mı?” diye soran Kılıçdaroğlu’nun, sözlerini “Ben havuz medyasından bekledim, ‘sorumlusu CHP’dir’ diye bir haber atarlar diye? Akıllarına gelmemiş herhalde ki böyle bir haber çıkmadı. Neyse ben şimdi söyleyeyim de yarın manşetleri atsınlar, ‘yolları kapatan CHP’dir’ diye” şeklinde sürdürmesi salonda gülüşmelere neden oldu. 

Öte yandan geçen hafta katıldığı bir toplantıda ayakkabı fırlatılmasının ardından Kılıçdaroğlu’nun konuşması sırasında grup salonunda bulunan koruma polislerinin sayısının arttırıldığı ve daha geniş güvenlik çemberi oluşturulduğu gözlendi.

Kılıçdaroğlu, dört eski bakanla ilgili TBMM Soruşturma Komisyonu’nun kararına değindi. 

Savcılığın “hangi bakanın ne kadar rüşvet aldığına” dair bir rapor hazırlayarak, komisyona gönderdiğini bildiren Kılıçdaroğlu, rapordaki bakanların aldığı iddia edilen rakamları ve tarihlerini okudu. 

Zafer Çağlayan’a ait bölümde bir de piyano bulunduğunu ancak rakamın açıklanmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Herhalde piyanoyu büyük bir ihtimalle Sayın Köylü’le armağan etmiştir, komisyon başkanı. Komisyon başkanına da o kadar düşsün yani, o kadar emek harcadı bunları beraat ettirmek için, ona da bir piyano versinler ne olacak?” diye konuştu. 

Diğer iddiaları da açıklayan Kılıçdaroğlu, en masumun ise Egemen Bağış olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, “O yüzden herhalde bu hakara makarayla idare etmeye başladı” ifadesini kullandı. 

“Hafızalardan silinmesin” diye bunları aktardığını belirten Kılıçdaroğlu, “bunların delili yok” dendiğini söyledi. 

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Fotoğraf var, para var, para kasaları var, aldıkları paralarla satın aldıkları gayrimenkuller var, banka hesapları var, bütün bunların hepsi var. Diyorlar ki ‘yeterli delil yok.’ Daha ne olsun, bunlardan birisi de kalkmış diyor ki ‘bakanların her şeyi kabul ettiklerini varsaysak bile suç işlediklerine dair bende hiç şüphe oluşmadı.’ Yani adam kabul ediyor, ‘ben rüşvet aldım’ ‘hayır sen almadın bende bir kanaat oluşmadı’ diyor. Ne söylemişti, bu rüşvet yiyen bakanlardan bir tanesi Rıza Sarraf’a ‘senin önüne yatarım’ demişti, bu da herhalde aynı yatma teranesi ile gidecek, öyle anlaşılıyor.”

Hakkı Köylü’nün 13 Ekim 2014 tarihinde Maliye Bakanlığı’na bir yazı yazarak, dosyanın incelenmesi için bir uzmanın bilirkişi olarak gönderilmesini istediğini aktaran Kılıçdaroğlu, iki gün sonra bir uzmanın görevlendirildiğini vurguladı. 

Uzmanın “Eski bakanın kendileri, eşleri ve çocuklarının mal varlıklarının, gelirleriyle orantılı olup olmamasına” bakmasının istendiğini savunan Kılıçdaroğlu, bilirkişinin raporunda gerek Zafer Çağlayan, gerekse diğer bakanların, mal varlıkları ile gelirleri arasında ciddi bir orantısızlık olduğunu tespit ettiğini kaydetti.

Kılıçdaroğlu, uzman bilirkişiyi isteyenin kendileri olmadığını söylerken, “Gidip araştırıyor ve yolsuzluk olduğuna dair raporunu başkana veriyor. Şimdi diyorlar ‘delil var mı?’ Senin bakanın onun görevlendirdiği kişi, bunlar ne kadar para ödemişler, hangi bankada ne kadar paraları var, hangi gayri menkulü ne zaman almışlar, bütün bu ayrıntıların hepsi yazılıyor” dedi.

Uzmanın raporunun sonunda “gelirlerle mal varlığı arasında orantı yoktur” dendiğini de dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Ne demektir bu, ‘burada yolsuzluk var’ demektir. Bunun üzerine oturuyorlar, önce 22 Aralık’ta büyük bir olasılıkla 3 kişiyi Yüce Divan’a göndereceklerdi, araya birileri giriyor, toplantı erteleniyor sonra ‘efendim burada suç unsuru yoktur.’ Bu kararı verenler de ahlak var mı? Emin olun, yok, ahlakın kırıntısı da yok. Din iman var mı? Samimi söylüyorum, din iman da yok. Vicdan var mı? Vicdan da yok. Allah sevgisi, kul sevgisi; bunlar da yok. Hırsızlık yapılıyor açıkça. Bize deniyor ki ‘hırsızı biz koruduk, siz de ses çıkarmayın.’ Nasıl ses çıkarmayacağız? Şimdi Genel Kurul’a gelecek, büyük bir ihtimalle şöyle bir mizansen; televizyonun yayın yapmadığı bir güne getirecekler dosyayı, ‘millet öğrenmesin’ diye. Madem suçsuz, niye korkuyorsunuz? Çünkü hırsızlıkları ortaya çıkacak, ama biz sonuna kadar bu davayı sürdüreceğiz, bu bizim namus görevimiz, bu millete verdiğimiz sözdür. Ahlak için, vicdan için, tüyü bitmemiş yetim hakkı için yapacağız bunu. Eğer bunu yapmazsak Türkiye ağır bir fatura ödeyecektir.”  

Geçen geçen konuşmasında, genel kuruldaki Yüce Divan oylaması sırasında “vicdanınızı dinleyin” diye AK Parti’li milletvekillere seslendiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin itibarını koruyun, TBMM’nin itibarını koruyun, ‘bu parlamento yolsuzluk dosyalarını kapattı’ diye düşünceyle anılmasın Türkiye’de ve dünyada. Her yolsuzluğun üzerine kararlılıkla giden bir parlamento kimliğini ortaya koyun” diye konuştu.

Emekli, dul ve yetimlere yapılan zamlar

Emekli, dul ve yetimlere yapılan zamlara da değinen Kılıçdaroğlu, “Onlar malı götürüyorlar. Emekliye dönüp bakıyorum nesi var? Yetim aylıklarına yapılan zam; 6 lira 99 kuruş. Ne büyük bir para, lütfetmişler. Dul aylıklarına 9 lira 32 kuruş, 600 lira aylık alana 13 lira 98 kuruş, 800 lira aylık alana 18 lira 64 kuruş, bin lira alana 23 lira 30 kuruş, bin 47 lira emekli aylığı alana yapılan zam 24 lira. 700 milyarlık kol saati takıyor, dosyası kapanıyor senin dosyasını ben açıyorum, emeklinin dosyasını ben açıyorum, senin hakkını ben savunuyorum, sonuna kadar savunacağım, savunmak benim görevimdir” değerlendirmesini yaptı. 

Emeklilikte Yaşa Takılanlar Platformu’nun salonda olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, onların da sorunlarını bildiklerini ve onlarla ayrı bir toplantı yapacaklarını bildirdi.

Kılıçdaroğlu, anayasasında sosyal devlet yazan bir ülkede hiç kimsenin açlığa, işsizliğe, gelirsizliğe, yoksulluğa mahkum edilemeyeceğini kaydetti.

“Emeklilere sözüm söz…”

Emeklilerin sorunlarına ilişkin, tüm emekli derneklerinin katılımıyla  bir toplantı yaptıklarını ve 12 maddede görüş birliği sağladıklarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, daha önce açıkladığı bu maddeleri yeniden dile getirdi. 

Emeklilerin sağlıklı bir intibak yasası, sağlıkta katkı payı alınmaması, dini bayramlarda bir maaş ikramiye, banka promosyonu alma, refahtan pay alma, sendika kurma hakkı gibi talepleri olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Bütün emeklilere sözüm söz, 12 madde, seçim bildirgesinde aynen yer alacak. Emeklinin hakkını 12 yılda kimse savunmadı, hep sırtlarını döndüler sana. Senin şimdi bir görevin var; Haziranda seçim var, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne sırtını döneceksin, karşıya bakacaksın altı oku göreceksin. Bağımsızlığı, insan haklarını, özgürce yaşamayı göreceksin orada. Herkesin mutlu bir şekilde yaşadığı Türkiye’yi göreceksin. Hedefimiz bu. Bu hedefe kilitlendik, yolumuzu böyle sürdüreceğiz.”  

Abbas’ı karşılama töreni

Bugün ayrıca KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın, 3. ölüm yıl dönümü olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Bir yiğit insan, bir mücahitti” diye tanımladığı Denktaş’ı saygıyla andığını söyledi. 

Kılıçdaroğlu, toplantıdan ayrılırken, gazetecilerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı karşılaması sırasında, tarihteki 16 Türk devletinin askeri kıyafetlerini giyen askerlerin de karşılamada yer almasını sorması üzerine, “Benim muhatabım değil” yatını verdi.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X