Sercan YAVUZ
Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, “Dijital Platform” programında önemli açıklamalarda bulundu.
Nilüfer’de bulunan hormonlu binalarla ilgili son durumunu aktaran Özdemir, şunları söyledi: “Eskisi kadar cesur değilim. Benim samimi bir lafımdan sonra bazı arkadaşlar, bazı tehditlerden korktuğuma dair yorumlar yaptılar. Ben 78 kuşağıyım hiç kimseden korkum yoktur. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul’daki diğer belediye başkanlarımıza ve memurların ve de siyasilerin tutuklanması sırasında yaptıkları sorguda, her para için -nereden bunu aldınız, niye bunu verdiniz- söylemlerinden sonra eskisi kadar cesur değilim. Çünkü ben bu parayı legal alıyorum. Hikâye şu; Arsasının hakkı mesela 100 daire ise vatandaş 130 daire yapmış. 100 daireden 130 daireye çıkabilmesi için arsanın daha büyük olması lazım. Mesela 1000 metre büyük olması lazım diyelim. 1000 metrenin bedelini öde belediyeye diyoruz. Senin sorununu çözelim. Yeni ruhsatlarda bu sorun yaşanmaz ama geçmişten gelen ruhsatlarda bir şekilde daire almış insanları yok sayamayacağımıza göre daire almış vatandaşlarımızın burnu kanamasın diye bunu çözmem lazım. Resmî olarak hesap kitap yapıyordum. Bu meseleyi çözerim diyordum. Şimdi o kadar cesur değilim diyorum.”
“KURBAN OLAYIM ESKİ TÜRKİYE’YE”
“Merkezi hükümet şu an açık bir şekilde belediyelere -turpun büyüğü- diyor ve insanları gereksiz bir şekilde içeri alıyor. Şu anda Ekrem Bey’in içeri alınma gerekçelerinin 50 katı Tayyip Bey’in belediye başkanlığı döneminde vardı. Dünya kadar davalar vardı. Hiç kimse Tayyip Bey’in belediye başkanlığı görevinden bile almadı. Benim mücadele ettiğim beğenmediğim ömrüm boyunca daha bir iyi hukuk sistemi daha iyi bir demokrasi olsun diye kavga ettiğimiz eski Türkiye’nin döneminde o belediye başkanı görevine devam ediyordu. Kurban olayım eski Türkiye’de diyorum şimdi. Bugünkü hukuk sisteminde, merkezi hükümetin gücü karşısında kimse hayır diyemiyor bu yüzden eskisi kadar cesur değilim. Bu resmi legal belediyeye bağış yapın kısmından kaygı duyduğumu söylemek istedim. Tabii yine de birtakım çözümler üretmeye devam ediyoruz ama eskisi kasar cesur hareket etmiyorum.”
“GÖREVİMİZİ YAPIP GİTMESİNİ BİLİRİZ”
“Bizi de ilgilendiren 600 bin Nilüferlinin çıkarıdır. İnsanların hortumlarını aldık vatandaşa doğru çevirdik bundan dolayı saldırı da yiyoruz tehdit de alıyoruz ama hiçbir şey bizi korkutmaz. 78 kuşağıyız hayatta yaşamadığımız bir şey kalmadı. Bu yüzden kimseden çekinecek durumda değilim. Belediye başkanlığı bir kamu görevidir. Görevimizi yapıp geri gitmesini de biliriz.”
“OLAYA HÂKİMİZ DİREKSİYONU TUTUYORUZ”
Nilüfer Belediyesi’nin ekonomik yapısıyla ilgili de bilgi veren Başkan Özdemir, “Finansman açısından dengeleri bozulmuş bir yapı var. Bu sadece Nilüfer’e ait bir şey değil. Ne yazık ki Türkiye’deki belediyelerimizin birçoğunda benzer sorunlar var. Olaya hâkimiz direksiyonu tutuyoruz. Zaman zaman sorunlar yaşasak bile kolaylıkla bu sorunları geçiyoruz. Tüm sorunlar çözülmüş diyemem. Problemlerimiz var ama mücadele ediyoruz. Daha önce hakim değildik ama şu an hakimiz. Personel maaşları ödenemiyor diye söylem çok kullanılıyor. Biz Nisan 15’inde işe başladık. Bir gün önce maaşlar ödenmişti. 57 milyon personele borcumuz vardı. Onu da birkaç hafta içerisinde kapattım. Birkaç kere daha benzer geç ödemeler oldu. Şimdi de olabiliyor. Yüzde 85’ini yatırıyoruz. Yüzde 15’ini 3-5 gün içinde yatırıyoruz. Eskisine göre çok daha yönetilebilir durumdayız. Biraz daha zamana ihtiyacımız var” dedi.
“KÖYLÜMÜZÜ KOOPERATİFLEŞTİRİYORUZ”
Nilüfer’deki tarım ve turizm alanlarıyla ilgili ciddi çalışmalar yaptıklarını kaydeden Şadi Özdemir, şu bilgileri paylaştı: “Nilüfer ilçesinin tarım toprakları çok kıymetli ama insanlar üretimden vazgeçmeye başlamış ve genç nüfus şehirde fabrikalarda işçi olarak çalışıyor. 59-60 yaş ortalamasında bir grup üretim yapmaya devam ediyor. Köylülerimizi şu anda örgütlüyoruz, kooperatifleştiriyoruz ve kooperatif üzerinden tüm ürünlerini satın alma güvencesi veriyoruz. Ürettikleri ürünleri kooperatif aracılığıyla alıyoruz. Ama belediye olarak bunları ücretsiz dağıtarak sürdürülebilir kılamam. O kooperatiflerin de tüketim mekanizmasını oluşturuyoruz.”
“Biz şunu göstermek istiyoruz; Genç kardeşim 25 -30 bin liraya çalışıyorsun, senede 300-350 bin lira para alıyorsun. Bu parayı da zaten aylık harcamalarına yetiştiremiyorsun. Gel burada çalış 1 milyon kazan. Başka yerde 4 yılda kazandığını burada 1 yılda kazandığını genç arkadaşımızın önüne fotoğraf olarak koymam lazım ki o arkadaşımız tekrar buraya geri dönmeyi düşünsün. Bunun çalışmalarını yapıyoruz ama bir taraftan da üretim dışı kalmış tarım alanları var. Ama benzer yerlerde ahududu üretimi bunlardan bir tanesidir. Kadriye köyümüz yükseklik olarak iyi bir köy. Alaçam’da, Gözede’de, Kestel’in dağ ilçelerinde buradan insanlar geçiniyor. Ahududu için 2 aylık çalışma gerekiyor. 12 aylık çalışma gerektiren durum yok. Böğürtlen de öyle. Bu topraklarda ahududu ya da böğürtlen ekmiyoruz. 2,5, 3 dönümlük bir alanda belediye olarak ahududu ektik. Bu yaza yemek için olabilir ama önümüzdeki yaza 2-3 dönümlük bir alanda satış için ne kadar gelir elde edildiğini oradaki köylüye göstereceğiz. Dolayısıyla 2 aylık bir çalışmanın elde ettiği bu geliri köylü görecek ve etmediği tarlalara ahududu ekmeye başlayacak.”
“AYVAKÖY’Ü TURİZM İÇİN ÖRNEK KÖY İLAN ETTİK”
“Gölyazı, Ayvaköy, Fadıllı, Akçalar bölgesinde aynı zamanda turizm yatırımlarını da planlıyoruz. Ayvaköy’ü örnek köy ilan ettik. Orada bütün evler ayva sarısı rengine boyanıyor. Orada çok kıymetli mağara var. İnsanlar oraya yalnız çıkamıyor. Valimizle de bu konuyu görüştük. Orman Bakanlığı’nın bize merdiven yapmamız için izin vermesi gerekiyor. O izinleri alıyoruz. Seyir terası yapacağız. Orada yarı maraton, bisiklet koşuları, karavan, parklarla besleyip meyve sebzecilik ve hayvancılıktan vazgeçmeyip gelir elde etmeye devam edilecek. Hem de turizm gelirleriyle bütçelerini daha da fazlalaştıracaklar.”