İstanbul’daki olay, 1986’da Üsküdar’da bulunan Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde meydana geldi. İddialara göre Bağcılar’da yaşayan Mustafa-Nezahat Kantar çiftinin ilk bebeği, 7 aylıkken hastanede dünyaya geldi. Erken doğan erkek bebek, sağlık sorunları nedeniyle bir süre hastanede kalmak zorunda kaldı. Yaklaşık iki hafta kadar hastanede tutulan bebek için hastane görevlileri tarafından aileye ‘öldü’ denildi. Bebeğin cenazesi de aileye teslim edilmedi.
58 yaşındaki baba Mustafa Kantar yıllar sonra hayatının en çarpıcı haberini aldı. Kantar’ın ağabeyinin bir arkadaşı, o dönem hastanede görev yapan hemşire Necla T.’yi tanıdığını, hemşirenin bebeği gizlice alıp Bursa’ya götürdüğünü, bir süre sonra da Makedonya’ya gittiğini aileye söyledi. Aldığı haberle şaşkına dönen Mustafa Kantar, eşiyle birlikte çocuğunun izini sürdü, ancak bir türlü ulaşamadı.
“EVLADIMI TANIMAK İSTİYORUM”
Sabah gazetesinden Yunus Emre Kavak’ın haberinde görüşlerine yer verilen Mustafa Kantar, “O dönem imkânlarımız yoktu. Çocuk doğdu. ‘İki hafta burada kalacak’ dediler. Biz de evimize gittik. Hastaneye sık sık gidip gelemedik. Telefonla arayıp durumunu soruyorduk. Necla adında bir hemşire vardı. Bizi de ağabeyimin arkadaşı aracılığıyla önceden tanırdı. O, sürekli bebeğin durumunun iyi olduğunu, sağlığına kavuşacağını söyledi. İki hafta sonra hastaneye gittiğimizde ise bize bebeğin öldüğünü söylediler. Cenazemizi istediğimizde ise, ‘Biz onu gömeriz, size gerek yok’ deyip vermediler. O olay öyle kapandı gitti. Şimdilerde 4 evladım var. Geçen ay o hemşire ile ortak arkadaşımıza denk geldim. Hemşire o dönem hastaneden bir bebek almış ve işi bırakıp Bursa’ya yerleşmiş. Anlattığı tarih, günü gününe uyuyor. Benim evladım hayatta ve Bursa’da şimdi ticaretle uğraşıyormuş. Adresini bulmak istiyorum. Ben bir ize ulaşamıyorum. Hastaneden de bilgi alamadım. Yetkililerden yardım istiyorum. Evladım nasıl biri, iyi mi kötü mü, ne yapar, yüzü nasıl bilmek istiyorum” dedi.