Kaza; 8 Eylül 2010 günü saat 04.30 sularında İzmir-Çeşme otoyolunda meydana geldi. M.T. idaresindeki otomobil, yola aniden çıkan domuz sürücüsüne çarptı. Çarpmanın etkisiyle kontrolden çıkan otomobil bariyerlere çarparak takla attı. Araçta yolcu olarak bulunan N.A. kaza yerinde hayatını kaybederken A.G.G. ise kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Kaza yerine gelen İzmir Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şubesi ekipleri, kazada sürücü M.T.’nın kusuru olmadığını, kazaya otoyola kesik tellerden çıkan domuz sürüsünün sebebiyet verdiğini tutanak altına aldı.
Kazayla alakalı soruşturma başlatan İzmir Cumhuriyet Baysavcılığı’nın talebiyle Adli Tıp Kurumu’nca hazırlanan raporda da olay mahalindeki fotoğraflardan kaza yerindeki otoyolun yanında bulunan tellerin açık olduğunun tespit edildiği belirtildi.
Kazada kusurlu bulunanların yargı önünde hesap vermesi için acılı aileler hukuk mücadelesi başlattı. İzmir İdare Mahkemesi’nin yolunu tutan N.A.’nın babası ve kardeşi, Karayolları Genel Müdürlüğü hakkında maddi ve manevi tazminat davası açtı. Davacı baba için 15 bin TL maddi, 20 bin TL manevi, davacı kardeş ise 10 bin TL manevi tazminat talep edildi. Davalı iradenin kazada kusurlu olmadığına dikkat çeken İdare Mahkemesi; otoyol kenarında mevcut tel örgülerde yırtıklar bulunduğunu, karayoluna hayvan girişini yol boyunca engelleme imkanı olmayan Karayolları Genel Müdürlüğü’nün olayda atfı kabil kusurunun bulunmadığına hükmetti.
Mahkeme; olay mahallinde otoyola giren yabani domuzun sonuç üzerinde asli derecede etken olduğuna karar vererek davanın reddine hükmetti. Mahkemenin kusuru domuza yüklemesiyle şok yaşayan aile,, kararı temyiz etti.
Emsal nitelikte bir karara imza atan Danıştay 15.Dairesi, gerekli tedbirleri almayan Karayolları’nın kazada kusurlu olduğuna hükmetti. Kararda, Anayasa’nın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun belirtildi. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda otoyolun; ’Özellikle transit trafiğe tahsis edilen, belirli yerler ve şartlar dışında giriş ve çıkışın yasaklandığı yaya, hayvan ve motorsuz taşıtların giremediği, ancak izin verilen motorlu araçların yararlandığı ve trafiğin özel kontrole tabi tutulduğu karayoludur.’ şeklinde tanımlandığı vurgulandı. Karayolları Genel Müdürlüğü’nün yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmakla yükümlü olduğu hatırlatıldı. Kararda şöyle denildi: “Dava konusu olayda; kazanın oluşumunda birinci derece etkili olan sebebin otoyola giren domuz sürüsünün olduğu belirtilmiştir. Mevzuat hükmünde de tanımlandığı üzere söz konusu otoyolda domuz sürüsünün bulunmaması gerektiği tartışmasız olduğundan, otoyolun bakım, onarım, trafik güvenliği hususların sağlanması konusunda davalı idarenin görevli ve sorumluluğunun bulunduğu ortadadır. Ancak bunu sağlayamayarak trafik kazasına neden olduğu anlaşıldığından olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu sonucuna varılmıştır. Bu durumda; kazanın oluşumunda araç sürücüsünün kusursuz, davalı idarenin ise Adli Tıp Kurumu raporunda yola çıkan domuz sürüsüne atfedilen oranda, yani %100 oranında kusurlu olduğu, dolayısıyla kazanın oluşumunda otoyolda gerekli trafik güvenliği tedbirlerini almayan davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu sonucuna varılmıştır. Bu itibarla, idari hizmet kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır. İdare Mahkemesi’nin kararının bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”