Engin Özpınar
Engin Özpınar

Putin’le ikili görüşme Trump’ın sonu mu olacak?

Helsinki Zirvesi’nin ardından gazeteciler Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’a liderlerin görüşmesinin nasıl geçtiğini sordular.

Lavrov’un yanıtı ilginçti, “Süperden daha iyiydi” dedi.

Rus Bakan’ın bu sözleri duyulur duyulmaz, herkes anlamıştı ki, zirvede kazanan Putin olmuştu.

Örneğin ABD Başkanı, Rusya’nın Ukrayna’daki askeri varlığını gündeme getirmemiş, Kırım’ın işgali sorununa hiç değinmemiş, Londra’nın ricasına karşın Noviçok saldırılarından söz etmemiş, ABD seçimine müdahale konusunu ağzına bile almamıştı.

Tabii ki, bu durumda zirve, Kremlin açısından “süperin de süperi” olmuştu.

*

Helsinki Zirvesi ABD’de Demokratlar, Cumhuriyetçiler, siyasal bilimciler, uzmanlar, yazarlar ve çizerlerce tam bir felaket olarak algılandı. Hemen herkes burnundan soluyordu.

Gazetelerde, ABD Başkanı’nın kendi ülkesini bırakıp Putin ve Kremlin’in saflarına geçtiğini yazıyorlar ve “Trump Rusya’yla işbirliği yaptı. Hem de açıkça. Kendi üst düzey istihbarat yetkililerine ve FBI’a ihanet etti” diyorlardı.

Eski CIA Başkanı John O. Brennan, Trump’ın Helsinki’deki basın toplantısı performansının “kusurlu davranışlar” sınırını aştığını ileri sürerek Twitter üzerinden şöyle yazıyordu: “Bu vatan hainliğinden başka bir şey değildir. Cumhuriyetçi vatanseverler neredesiniz???”

*

Sözünü sakınmayan biri olarak tanınan Cumhuriyetçi Senatör  John McCain, bu özelliğini Trump’a ateş püskürerek bir kez daha kanıtladı. McCain, Donald Trump’ın basın toplantısını “Hafızalardaki en utanç verici ABD Başkanı performanslarından biri” olarak değerlendirdi.

Helsinki Zirvesi’ni “trajik bir hata”, ABD Başkanlığı için bir “dip nokta” olarak tanımlayan John McCain, Trump’ın yalnız “aciz” değil aynı zamanda “Putin’e karşı koymak için isteksiz” davrandığını savundu.

Senatöre göre Trump’la Putin basın toplantısında aynı metinden konuşuyormuş gibi gözüküyorlardı.

Trump’ın bir açığı vardı da, bunu sadece Ruslar mı biliyordu?

Demokratların Temsilciler Meclisi’ndeki lideri Nancy Pelosi’nin dilinin altında bir şey vardı. Bunu açıkça söyleyemiyordu.

Pelosi’ye göre, Başkan Trump’ın Putin’in karşısında ezik büzük kalmasının bir nedeni olmalıydı.

Koskoca ABD’nin bir Başkanı’nın, Putin’den çekinmesine anlam vermek kolay değildi.

*

Cumhuriyetçi senatörler arasında Güney Carolina temsilcisi Lindsey Graham’ın Trump’ın gözünde ayrı bir yeri vardı. Graham her fırsatta Trump şakşakçılığı yapıyordu.

Ne var ki, o bile “Helsinki Zirvesi, ABD Başkanı’nın Rusya karşısındaki zayıflığının işareti olmuştur” diyerek saf değiştirdi ve Trump karşıtı kampa katıldı.

Bu arada ABD’nin Moskova Büyükelçisi Jon Huntsman’ın kızı muhafazakâr yorumcu ve yazar Abby Huntsman “Hiçbir pazarlık halkını ve ülkeni satmaya değmez” diyordu.

Trump’ın medyadaki en büyük destekçisi Fox News’teki yorumcular bile artık şunu kabul ediyorlardı:

“Trump ABD’yi satmıştı ve bu düşünce giderek toplumun tüm kesimlerine yayılıyor ve yerleşiyordu.”

 

ABD Başkanı’nın cehaletine AB’den “Jefta” hamlesi

 

Avrupa, Trump’ın Amerikası’ndan hayır gelmeyeceğini istemeye istemeye de olsa kabul etti artık.

Trump’a göre ekonomi, “sıfıra sıfır, elde var sıfır” oyunuysa ve bu oyunda “bir tarafın kazancı diğerinin kaybına eşitse” onunla konuşmanın, görüşmenin hiçbir anlamı olamaz.

Çünkü o tarafların kazançlı çıkacağı ticari anlaşmaların yapılamayacağına inanıyor demektir.

Bu durumda AB’nin Trump başkanlığındaki ABD’yle uğraşmak yerine Japonya’yla anlaşması her iki taraf için de yararlı sonuçlar doğuracaktır.

İşte imzalanan ekonomik ortaklık anlaşması, Jefta!

600 milyonluk nüfusa serbest ticaret alanı açacak olan dünyanın en büyük anlaşması.

Bir diğer açıdan bu anlaşma Trump’ın küresel ticaretteki himayecilik ve izolasyon politikalarına da set çekmiş olacak.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X