‘Risk almaktan ve yenilikten yanayım’

Tuna Kiremitçi son romanı Uçan Halıların Ayrodinamik Sorunları için “Bu ancak köyün delisinin yazacağı türden bir roman” diyor.

‘Risk almaktan ve yenilikten yanayım’

DİLEK ATLI

Yazar Tuna Kiremitçi, April Yayınları’ndan çıkan son kitabı Uçan Halıların Ayrodinamik Sorunları’nda, okuyucuyu yepyeni bir serüvene çıkarıyor.

Mizahın eksik olmadığı sayfalarda ‘Aşk Romanlarının Unutulmaz Yazarı Berkay Uysal’ın önce kendisi, sonra ailesiyle olan ilişkisini romantik ve aksiyon dolu bir macerayla sorgulanıyor.

Gerçek ismi Abidin olan karakter ile hayatın ayrodinamiğini inceleyen Tuna Kiremitçi, Türk yazarların yanı sıra Natalie Portman’lı son romanı için sorularımızı yanıtladı.

 

Son kitabınız Uçan Halıların Ayrodinamik Sorunları’nın önceki kitaplarınızdan farkı nedir?

 

Bu ancak köyün delisinin yazacağı türden bir roman. Mizah, romans ve polisiyeyi bir araya getiriyor. Gerçi dönüp baktığımda bütün romanlarımın birbirinden farklı olduğunu görüyorum. Her kitapta farklı bir konu ya da anlatım biçimi denemişim. Fıtratım böyle herhalde! Haliyle, bu romanda da yenilikler var. Değişmeyen tek şey değişimin kendisi.

 

Berkay’ın derdi sadece dünyayı fethedecek bir roman mı yazmak? Yoksa Abidin ile barışmak mı?

 

İyi dramatik yapılarda kahramanın bir peşinde koştuğu hedefi olur, bir de asıl ihtiyacı. Bu ikisi genellikle aynı şey olmaz. Çatışma da zaten bundan doğar. Hayatta da çoğu zaman öyledir. Berkay dünyayı fethetmek istiyor ama asıl ihtiyacı Abidin ile barışmak; farkında olmasa da. Bu yüzden iki yolculuğu aynı anda yapıyor. Anadolu’yu diyar diyar dolaşırken aynı zamanda kendi içine doğru yelken açıyor. Onu kahraman yapan da bu çift yönlü cesareti.

 

AŞK ROMANLARININ UNUTULMAZ YAZARI…

Aşk Romanlarının Unutulmaz Yazarı: Berkay Uysal olmak, edebiyatçı olamamak var kitapta. Edebiyatçı olmak için ne yapmak gerek sizce?

 

Bizim sanat dünyasının adeti bir şey tutmuşsa onu millet bayılana kadar tekrarlamaktır. Aynı kafayı maalesef edebiyatta da görüyoruz. Esaslı yazarsa risk almaktan korkmaz. Ama kültür-sanat ortamımızın hali o kadar içler acısı ki, çoğu yetenekli gencin hevesi en baştan kırılıyor.

 

Berkay, Uçan Halıların Ayrodinamik Sorunları gibi bir kitap yazamaz mıydı örneğin?

 

Yazsaydı zaten romancı olurdu, roman kahramanı değil! Şaka bir yana, yazmak istemezdi bence, çünkü mizaha meraklı değil. Kendisi biraz eski kafa bir edebiyatçı. Bana XX. Yüzyıl’ın romantik yazarlarını hatırlatıyor. Onların o kendilerini aşırı ciddiye alan modernist ruh halini. “Uçan Halıların Ayrodinamik Sorunları” ise XXI: Yüzyıl kafasıyla yazılmış post-modernist bir roman. Berkay için bu kadarı fazla!

 

ORHAN PAMUK VE ELİF ŞAFAK…

 

Orhan Pamuk ve Elif Şafak ile kitabı kaleme almadan önce konuştunuz mu? İsimlerini kullanacağınızı biliyorlar mıydı?

 

Hayır. Aynı şekilde romanda isimleri geçen Natalie Portman, William Shakespeare, Gustave Flaubert, Müslüm Gürses ve IŞİD’i de önceden bilgilendirme ihtiyacı duymadım. Herhalde hepsine sürpriz olacak.

 

Kitabı yazarken dinlediğiniz müzikler, izlediğiniz videolar var mı? Sahiden de Konya, Kars, Van ve Diyarbakır’a seyahat ettiniz mi? Pamuk ve Şafak gibi…

 

Yıllardır edebiyat amaçlı yolculuklar yapıyorum zaten. Okurla buluşmak için Anadolu’yu karış karış dolaşıyoruz. Doğu’nun Paris’i gerçekte neresiymiş karar vermeye çalışıyoruz. Ama her yazdığım kitabın ayrı bir çalışma müziği oluyor gerçekten. Bu sefer nedense bol bol Chet Baker ve Müslüm Gürses dinledim.

 

Yazın süreciniz nasıl geçer? Siz de Berkay gibi kendi içinize çekilir misiniz?

 

Beyoğlu’nda büyüdüğüm için Nişantaşlı Berkay kadar nazlı değilim. Gerilla tipi bir yazarım. Her koşulda işime bakabilirim. Hayatta içime çekildiğim tek dönem ata toprağımız Bulgaristan’da geçen yıllarımdır. 2009’da beni yok etmeye çalışan medya ve edebiyat tetikçilerinden yılıp Sofya’ya gittim. Yalan haberler ve iftiralarla saldırıyorlardı. Gitmeden edebiyatı bıraktığımı açıkladım, peşimi bıraksınlar diye. Birkaç yıl boyunca zamanımın çoğu şehrin az dışındaki bir kasabada geçti. Vitoşa Dağı’nın eteklerinde küçük, gösterişsiz bir yerdi ama yeniden doğmamı sağladı.

 

Bu kitabı okuyanlar hayatın ayrodinamiği olduğuna inanacak mı sizce?

 

En azından kendilerine dönüp bakacaklardır. Farkındalıkları gelişecektir. Yeni pencereleri fark edeceklerdir. Gönül gözlerini aralayacaklardır. Laf aramızda, aslında en iyi kişisel gelişim kitapları iyi yazılmış romanlardır zaten!

 

‘Kolay yoldan zengin olurdum’

 

191 sayfalık bu hikayede hissedilir eleştiriler var. Neleri eleştiriyorsunuz? Özeleştiri de var mı?

 

Berkay gibi olmak isteseydim en çok satan romanımı her yıl klonlayarak kolay yoldan zengin olurdum. Ama risk almaktan ve yenilikten yanayım. Gerçek sanat böyle olur. 10 yıl önce yazdığım “Yolda Üç Kişi”nin Fransızca baskısı hakkında Le Monde’da “mizah ve ironiyle dolu bir roman” yazmıştı. Hâlâ memlekette bazıları “neden ilk defa mizah denedin?” diye soruyor. Medyamızın ve edebiyat dünyamızın hali bu maalesef. Şimdi bunu hicvetmeyeceksin de neyi hicvedeceksin? 

 

İlişkilerin ayrodinamiği

 

Ayrodinamik nedir? Kitapta vurguladığınız gibi ilişkilerin de ayrodinamiği olur mu?

 

Kitaptakiler benim değil Berkay’ın karısı Zeynep’in görüşleri. Ama iki sevgilinin bir araya gelişiyle süper bir icadın doğduğu da gerçek. Dört kollu, dört bacaklı, iki başlı bir ilahi varlığa dönüşüyoruz. Tanımlanamayan bir uçan nesneye. O zaman rüzgârı arkamıza aldığımızı hissediyoruz. Sevgiliyle birleşince tasarımımız mükemmelleşiyor. O halde ışıkyılları boyunca uçabiliz.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X