“Ağacı yontmak suretiyle kabartma şekiller yapma sanatı” olarak tanımlanan naht sanatını, 30 yıl boyunca özel eğitim kurumlarında yaptığı edebiyat öğretmenliğiyle birlikte yürüten İnci, eserlerinden bazılarını sipariş üzerine Pakistan, Suudi Arabistan ve Amerika’ya gönderdi.
İnci (68), AA muhabirine yaptığı açıklamada, aslen Sakaryalı olduğunu belirterek, 40 yıl önce okumak için Bursa’ya geldiğini ve bir süre gazetecilik yaptığını söyledi.
İstanbul’da bir sanatçının “Ağaç Oya” adını verdiği bir galeri açtığını, burada işlediği eserleri sergilediğini anlatan İnci, şunları belirtti:
“O sanatçıyla iki arkadaş beraber röportaj yapmıştık. Röportajda bize uzun uzun bilgi vermişti. Bu sanatın çok zevkli olduğunu, stres attığını, kendisine ‘ağaç kurdu’ dendiğini, kıl testereyle keserken çıkan seslerin kendisine çok haz verdiğini ifade etmişti. Ben de bu sanatı yapmaya orada karar verdim. Atıf Özbilen adındaki o sanatçının tarifi üzerine ben kendi kendime bu işe başladım. O, evler, çiçekler, ağaçlar, otomobiller gibi şeyler yapmıştı, ben bunu hat sanatında uygulamayı kafama koymuştum. Bir kıl testere alarak kendi kendime çalışmaya başladım. Kendimin hem ustası hem de çırağı oldum, çok güçlükler çektim. İşin tekniğini tırnaklarımla kazıyarak kendi kendime öğrendim.”
İnci, özellikle Bursa Ulu Cami’de bu sanatla yapılmış eserler olduğunu, bunlardan ilham aldığını vurguladı.
“İlk sergimi Irgandı Sanat Köprüsü’nde açtım”
İnci, 5 yıl gazetecilik, 30 sene de öğretmenlik yaptığını hatırlatarak, naht sanatını öğretmenlik yaptığı dönemde de sürdürdüğünü ve 40 senedir hiç bırakmadığını anlattı.
Yaptığı eserleri arkadaşlarına, dostlarına hediye ettiğini belirten İnci, “2013 yılında bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine Irgandı Sanat Köprüsü’nde ilk sergimi açtım. Daha sonra Ankara’da, İstanbul’da, çeşitli illerde 20’yi aşkın bireysel ve karma sergilerde yer aldım. Eserlerim ilgi çekiyor. Ekonomik olarak fazla destek almasak da ben bu işi hobi olarak yapıyorum. Geçimimi bu işten sağlamıyorum, o yüzden şikayetçi değilim.” diye konuştu.
İnci, çoğunlukla ahşap görüntüsü veren kavak, kontrplak, meşe benzeri levhalar kullandığına değinerek, bir eseri süresinin büyüklüğüne ve işçiliğine göre bazen birkaç günde bazen de bir ayda tamamladığını belirtti.
Naht gibi sanatların yaşaması gerektiğini vurgulayan İnci, 80’li yıllardan bu yana güzel gelişmeler olduğunu, özellikle belediyelerin bu alanlarda çeşitli kurslar açtığını dile getirdi.
İnci, herkesin bu sanatı yapabileceğini, bir anda mükemmelliğe ulaşmanın mümkün olmadığını ancak zamanla daha güzel eserler ortaya çıkartılacağını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Yurt dışına Pakistan’a, Suudi Arabistan’a, Amerika’ya gönderdiğim eserler var ama onun dışında özel talep noktasında bundan sonra bir açılım yapabiliriz. Onun için girişimler, etkinliklerde yer almak gerekiyor. Sergimi gezen Pakistanlı bir dil eğitimi veren arkadaşımız eserlerimden birini satın aldı. Bir Türk ile evli Amerikalı bir bayan o da Tayyare Kültür Merkezi’nde (TKM) iki eserimi beğendi, Amerika’ya götürdü. Sergimi gezen bir arkadaşımız da bir eserimi Amerika’daki akrabasına gönderdi. Emekli olmadan önce yaptığım eserleri saymazsak 7-8 yıldır ürettiğim eserler 500’ü aşmıştır diye tahmin ediyorum.”