Bahçıvan, ‘’Bu konuda artık üç maymunu oynama dönemimiz bitti” dedi.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, depreme hiç kimsenin hazır olmadığını belirterek, sanayinin de bunlardan bir tanesi olduğunu söyledi.
Bahçıvan, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İstanbul’un bir deprem tehdidi altında olduğunu herkesin kabullenmesi gerektiğini ifade eden Bahçıvan, bugün Türkiye’yi bekleyen en büyük riskin İstanbul’da olacak güçlü bir deprem olduğunu kaydetti. Bahçıvan, şöyle devam etti: ‘’Endişelenilen boyutta bir depremle karşı karşıya kalırsak bu ülkenin 3-5 senesini değil, çok senesini ciddi anlamda riske atar. Bu konuda hiçbirimiz hazır değiliz. Bireyler olarak hepimizin bu konuda eksiğinin çok fazla olduğunu düşünüyorum. Sanayi de bunlardan bir tanesi. Depremle ilgili öz eleştirimizi yapmak, yapabileceklerimizi öne çıkarmak adına İSO olarak, sorumluluğu güçlü bir şekilde almaya kararlıyız. Yönetim kurulunda bu konuyu biz ciddi anlamda tartışıyoruz. İstanbul’daki tüm sanayi firmalarının hakikaten samimi ve sağlıklı bir check-up’ının yapılması gerek. Bu check-up neticesinde, uygun olmayan firmaların da çok hızlı bir şekilde dönüşümlerinin yapılması lazım. Kabul edelim ki, sanayi tesislerimizin İstanbul içerisinde önemli bir bölümü eski ve çok katlı binalar… Her sektörün kendi öz eleştirisini en sağlıklı şekilde yapması gerek. Bu konuda artık üç maymunu oynama dönemimiz bence bitti.”
RAHAT OLMA LÜKSÜMÜZ YOK
Olası bir depremde, sanayicilerin bulunduğu binalar konusunda İstanbul’da bir tehdidin olduğunu dile getiren Bahçıvan, bunun artık açık açık konuşulması gerektiğinin altını çizdi. Erdal Bahçıvan, ‘’Bunu çekinmeden de söylüyorum; bakın, tehdidimiz var İstanbul’da… Bunu söylemezsem ben vebal altına girerim. ‘İstanbul’un sanayi şehri olması önemli’ derken böylesi önemli bir riski de ortaya koymak durumundayız. Hepimizin uyanık kalması lazım. Bu iş hakikaten ülke için, evlatlarımız için bizi bekleyen en büyük risk. İşte bir anda geldi, salladı. Bu gelmeyecek rahatlığında, umursamazlığında olma lüksümüz yok. İstanbul sanayisinin dönüşümü konusunda bir metodoloji belirleyeceğiz. Burada herkesin, masadaki ortakların bir şekilde el ele verip çözüm bulması gerek. Sanayici olarak bu sorumluluğu kendi adımıza gündemimizde tutacağız” diye konuştu.
EN ÖNEMLİ SEBEP FAİZLERİN DÜŞMESİ
Türkiye’nin büyüme hedefleri ve Yeni Ekonomi Programı’na değinen Bahçıvan, İSO’nun açıkladığı Türkiye İmalat Satınalma Yöneticileri Endeksi’nin (PMI) kendileri için en önemli referans olduğuna dikkati çekti. PMI’in 18 ay sonra ilk defa eylülde 50 rakamını yakaladığını hatırlatan Bahçıvan, ‘’50 demek, olumlu seviyenin tabanı demek. Bu rakamın eylül ayında 18 ay sonra 50 çıkmış olması önemli. Otomotiv, son ayların en iyi satışını yaptı. Konutta ciddi bir artış var. Perakende sektörü tekrar ciddi şekilde hızlanıyor. Faizlerin düşmesi bunların en önemli nedeni” dedi.
UMUT IŞIĞI GÖZÜKTÜ
Faizlerde yakalanan seviyenin insanların tekrar gecikmiş olan tüketimlerini harekete geçirme noktasında moral verdiğini ifade eden Bahçıvan, ‘’Bu yolun daha çok başı… Türkiye’nin geçmiş olan kayıpları toparlaması için daha zamana ihtiyacı var. Ama son bir yıldır yaşadıklarımız içerisinde bugüne baktığımız zaman tünelin ucundaki ilk ışıkları görmeye eylül ayında başladık” diye konuştu. Gelinen süreçte ekonomide önümüzdeki ayların daha olumlu geçeceğini vurgulayan Bahçıvan, o umut ışığının gözüktüğünü anlattı. Risklerin de konuşulması gerektiğine işaret eden Bahçıvan, dünyadaki gelişmelerin çok hoş gitmediğini, ülkelerin satın alma güçlerinin ve satın alma trendlerinin düştüğünü söyledi.
İHRACATTA ZORLANACAĞIZ
Erdal Bahçıvan, ‘’Dünyada pazar imkanları ve koşullarının maalesef önümüzdeki süreçte giderek daralmaya başlayacağının işaretlerini görüyoruz. Küçülme oranlarındaki sürekli yenilemelere baktığımız zaman giderek daha negatifleşen, daha kötümserleşen bir tablo var. İç pazar bu sefer sanki bizim için biraz daha önümüzdeki ayların kurtarıcısı olacak ama ihracatta biraz zorlanacağız gibi… Bunun işaretleri geldi” dedi. Ülkelerin korumacılık önlemlerini hatırlatan Bahçıvan, dünyayı bekleyen en büyük belirsizlik ve tehdidin de bu olduğunu belirtti.